- 1147 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GEÇMİŞTEKİ KAYIP HAYATLAR ...2
Uykunun verdiği mahmurlukla kalkmıştım ayağa. Herkes karşımda. Gözleri fal taşı dilleri lal olmuş gibi. Bir iki adım atma gayreti içindeydim. Gözeye varıp, elimi yüzümü, yıkamak için. Otların hışırtısı ile dönüp arkama baktım. Bir şeylerin kaydığını his etim. Çığlığım bile soğuk beyinli yılanın varlığını anlatamadı. Rüzgârın saç telinde bedenim. Koştum halime teyzeye sarıldım. Korkunun bazen kucaklaşmada iyi bir destek olduğunu biliyorum. O an onu yapa bildim beklide.
Ah! Anacığım benim. Sana kurban. Yanıma varıp ta beni göreydin. o zaman ne olurdu.
Sır ben miyidim?
Yoksa yılan mıydı? Gizli şimdilik bende bilmiyorum.
Meğerse o yılan, başımda bir saatten fazla beklemiş. Kimsecikler bir şey yapamamış. Soluklarını tutup izlemişler beni ve o soğuk beyinli yılanı. Ramazan dayı bana az kendime geldiğimde anlatı. İşte böyle geçti başımdan. Sakın ağlama ana. Derdimi diyem ki bilesin.
Kaderin önüne hiçbir şey geçemez. Günahın terazisi kulun eline geçti mi? Ne söylesem boş. Kimi zaman, taş koyarlar. Kuru ile yaşı koyarlar. Benimse çileli başımı koydular. O terziye ama ben mahzundum.
Ve Anlatmadım kimseye.
Bu arada için ferah olsun. Az biraz Türkçe öğrendim. Gel otur kalk gibi. Konuşulanları, anlamak içinde. Pek zorlamıyordum. Hakım da kim ne diyorsa anlaya biliyorudum.
Mesela Benim gözlerimin maviliği bile köy halkın uğursuzluğun nişanesi olarak gösteriyordu. Sen ki! bana “mavişim nazar boncuğum” derken. O gözlerimden korkar oldum. Yılan bakışlı kız lakabını vermişlerdi bana. Bu köyde anneciğim.
De ki! Gidecek yerin varsa al başını çık yola. Bir şeyler beni bırakmıyordu bu köyde
Yaşamam gereken ne vardı acaba? Zaman eleyip sık dokuyordu.
Anladığım kadarılıyla. Benim ramazan dayılarda kalmam onlarda zarar vermişti. Bütün hayvanlarını. Köyün sürüsünde ayırdılar bu arada. Bu kendilerince bize bir cezaydı. Çarelerden çok ne var? Be! gülüm. Giyindim erkek elbisesini sarı filik saçlarımda kazıttım. Dağların yılmazlığında. Yılan gözlü çoban oldum. Allah zordaki kulana bir şekilde ulaşır bana da. Yürek cesareti verdi. Sığ ormanları dağları dolanıp geliyordum.
Biliyor musun? Anacığım! Ben kapılarında bir sıcak çorba içtiğim. Bu insanlara cesur bir evlat olmuştum. Onların sevgisine bütün sadakatimle bağlı kalmaya söz verdim. Ramazan dayı. İlçeye ineceğini akşamda demişti bize.”hanımlar ihtiyaçlarınızı deyin bana hele!” Gülümseyerek. Ben ise bir güllü yazma ve tırnaklarımı kesmek içinde tırnak çakısı istemiştim. Halime teyze “herif bulursa Zeynep kızıma birde sürme getir. Şu güzel gözleri daha bir güzelleşin” Hemi!
Ramazan dayı olur diyerek başını saldı.yattık bir neşe içinde o gece huzurun keyifi mutlu kılmıştı biz üç ayrı yüreği.Ama şimdilik.
Sabahın duruluğunda kalktım. Aldım davarı önüme kattım. Nerde güzel mera varsa oraya salıyordum hayvanları mı?
Öğlen sıcağı iyice serilmişti. Az şu çam ağaçların duldası olmasa halimiz yamandı. Ta! Uzak yamaçta birilerini bana doğru koşa koşa geldiklerini gördüm. Bir yandansa bağırıyorlardı
Yılan gözlü kız!
Yılan gözlü kız!
Abooo! bunlar beni çağırıyorlar yüreğim lokma lokma bölündü. “Acaba ne oldu?”
Gelen turan ve Sadık abiyidi.
-Hayırdır! Ne tabanlarınızı çatlatıyorsunuz tez beri söyleyin bana
Ne oldu?
Turan:
Yoruldum az dur! Söyleyeceğimde. Bir damla suyun varsa içemem yüreğim şöriklendi. Eyle diyem sana diyeceğimi? Gııııı!
Suyu uzatım ama dizlerimin bağı çözülmüş halen titriyorum. Ne olup bittiğini bilmeden?
Bu arada Sadık ağabey bana dönerek”senin uğursuzlun halime teyzenin ölümüne sebebiyet verecekti nerdeyse. Damda bulgur sererken ve damın ortasından koca bir delik açılmış. Düşü vermiş. Baygın bulmuş, komşunlar kadıncağızı. Ağırlar sızılar içinde seni. bekler. Ne deyi verecek bilmiyoruz? Sen var git köye biz bakarız hayvanlarına dedi.
Ben hiç zaman kayıp etmeden hayvanları onlara bıraktım. Köye doğru koştum. Bir yandan benim onlara uğursuzluk getirdiğime nasıl kanat getirirler bunlar. Bu nasıl bir Müslümanlık. Söyleyin bana diyordum.
Eve vardığımda ise. Ağıtlar yükseliyordu. Eyvah! Öldü demek ki benim nur yüzlü anam
Olamaz!
Ama bu çığlıklar halime teyzenin. Demek ki ölen o değildi? Biri bana olanları anlatsa da kaygısı içindeydim. İçeri vardım. Kan gözyaşları içinde buldum. Halime teyzeyi. Ve sarıldım. Ne oldu? Anacığım Dedim.
“Ramazan dayını öldürmüşler. A! benim güzel kızım. Neyleriz biz söyle onsuz “feryat edip dizini dövüyordu. Halime teyze.
Belki ailem dışında ilk defa birine bu kadar içten acı duyarak ağlıyordum. Getirdiler cenazesini koydular ufak cami avlusuna. Giden bir gitmeyi görsün. Çarçabuk toprağın bağrı ile buluşturdular. O gün hayatımda en büyük yetimliği yaşadım babamdan sonra.
Bir var ki? Babamın ölüm aklıma gelmiyor. Senin anlatımlarında biliyorum. Seferberlik olmuş gitmiş Çanakkale’ye daha dönmemiş. Şehit çocukları gururun çocukları olur demiştin. Benim her ağlamamda unutmadı gııııııııı! Ana dediğini.
Zor günler salına salına sardı etrafımızı. Ramazan dayının ölümü zor günlerin bir nevi işreti idi. Halime teyze benim bildiğim kimi kimsesi yoktu. Ama ramazan dayının ise gurbet ellerinde. Bir gardaşı varmış. Oda mola Ahmet’tin bacısına vurulmuş. İstemiş vermeyince gönlüne yenik düşüp çekip gitmiş buralardan. Ve bu kadarın biliyorum. Onun hakkında.
Endişemiz bizimle, yatıp bizimle, kalkıyordu artık.
Ne olacak? Neler bekliyor bizi?
Sabah, ocakta. Ateşi yakmakla, uğraşırken. Kapı çalındı erkek sesleri. Halime teyze beni geriye saldı “sakın! Mutfaktan çıkamayasın? dedi.”
Gelen muhtar ve jandarmalardı. İfade vermek için ilçeye varmasını söyledi. Halime teyzeye. Onlar gidince çıktım odadan. Saklanmalıydım. Benim varlığım köyde bilinir dışarıda sırdı. Çünkü herkes suçlu sayılırdı. Beni sakladıkları için. Oysa nerden bilsinler ki. Bu iki güzel insanın hatırı için yerimi söylemediklerini. Ben yine hayvanları alıp vurdum kendimi yabana. Evin içinde kalırsam. Anılar gonca veriyordu. Ramazan dayı’nın gülüşü bana yiğit kızım deyiş can buluyordu. Her seferdi de.
Of! Bu nasıl bir şey. İsyan kalelerine nöbetçi olmakta günahtı. Hele akşam olsun anlarız sebebini. Kimin! Niçin vurduğunu. Ramazan dayı’yı?
Günün vedası güne olmazmış ama hava karardı. Ben beklerken keşkeleri. Halim teyze ve yanında. Muhtar birde Nuri emmi geldiler. Sofrayı kurduk kimsenin ağzını bıçak açmıyordun. Bense sakin bir o kadarda meraklıydım. Acabaların biri çatıyordu, kaşını diğeri geliyordu. Suratımı buz kesmişti sanki. Isınamıyordum. Ocağın başında ateşi bir çubuklar karıştırırken. Ne! diyecekler diye bekliyordum.
Halime teyze:
“Kader bak tüh!!!!!
Hemiii! Koca yürekli Ramazan ağa? Bir kuruş için canından oldun”
Bak anlatayım sana olayı. Ana ne kadar vicdansızlar var bu kâinatta duy, duyda. Söyle! Bildiklerine, onlarda. Bildiklerin. anlatı versin. Olur mu?
Ramazan dayı, sevilen bir insandı. Düşmanı hasım yoktu lakin. Bizde öyle biliyorduk.
Çok yıllar yıllar önce ramazan dayı’nın bir merakı varmış. Silah evet silah kendi kurşunları bile kendisi yaparmış.
Derken öyle bir kışı günü sobanın başında dört beş arkadaşı ile muhabbet ederken. Konu silaha gelmiş. Aslında onların bir çocukları olmuş. Beşikte daha yavrucak. Arkadaşın biri silahı eline almış. Emniyetinin açık olduğunu bilememiş yanlışlıkla tetiğe basmış. Kurşun sekiyor oradan oraya 19 yaşında olan arkadaşı birde beşikte uyuyan bebek vurulur. Tabi Ramazan dayı beş yıl yatar hapiste. Kan bedeli olarak ta, bir lira, para vermesi istenmiş arkadaşının ailesine verilmesi için. Ama hem de akrabasıymış. Fakat her nedense unutulmuş bu bedel. Bu güne aksamasının nedeni ise ramazan dayının mal varlığı. Karışı tarafa sus payı olmuş.
Dedim ya! Olay çok enteresan bir şey?
Ramazan dayı: bütün gün ilçede oradan oraya koşuşturmuş. Köye dönerken eski muhtar İsmail emi de beraberindeymiş. Sormuş ”Ya! Ramazan sen bütün gün ne dolandın durdun ilçede hayırdır.”
Hayırdır halaoğlu hayırdı demiş……………….
devam edecek.....
ŞADİYE GÜRBÜZ(ZARALICAN)
YORUMLAR
Hikayenin devamını heyecanla bekliyoruz çok güzel devam ediyor yazılıma biraz daha dikkat edersen" şöriklendi "bu kelimenin anlamı Türkçede yok yerel serinlenme anlamında sanırım ? Turan ve Sadık abi güzel rolde devamında bakalım nereye oturtacaksın bunları kolay gelsin Şadiye iyi gidiyorsun sahi sen romanci olmaya soyundun galiba seni kutlarım şunuda söyleyim anlatırken diikkatkonu dağılmasın selamlarımla.