Anlam Kargaşası?
Dün akşam bir kaç Türkçe ehli dostlarımla incekara bir söyleşi yaptık;
Bana yakarışlarıyla söz alan arkadaşım,"Ben seni neden anlayamıyorum?"dedi.
Söz bana düşmeden,"Aslında çok dokunaklı,içimi ısıtan bir anlatışın var,üzeri paslanmış bir çok manidar kelimeyle,
bir atın yelesini aslana benzetiyorsun".
Aslında bu durum bir çoğumuzun yanından geçmiş,kimimiz cesaretsizlikten kimimiz nezaketten;Anlamıyorsan"Hee"de geç,
mantığı ile geçiştirmişizdir.
Aramızda,eğitim,kültür,görgü yada ırk farkı var demek çok yanlış bir yaklaşım.
Eğer böyle olsaydı,turuzim ve turist de olmazdı,bir çinli bir egeliyi anlayabiliyorsa,aynı corafyada anadan doğma
fevkalade zengin bir dili konuşan bizler birbirimizi niçin anlayamıyoruz,
Cevabım sayılacak düşüncelerim;Ayak üstü,dedikodu nüshasında konuşuyor olmamız,ve sürekli konuşuyor olmamız.
Bazen gazete almak için çıktığımda özelliklede annem."aman oğlum hergün gazeteye paramı yeter"
Kitapçı da gezinirken"Kitap karın doyurmaz"Adetimizden arınmalıyız,konuşmadan önce okumalıyız.
Aynı şeyleri yaşamayı seviyoruz,herşey yerli yerinde olsun istiyoruz,
Belki bazen lüks baskı,kalın kapaklı romanlar yerine içinde anlamsızlığı telafi eden az yapraklı adı bile duyulmayan
sanat eserlerine göz atmalıyız,
"Her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır"Öncelikle yoğurdu anlamalıyız.
Yoğurda uzanan her kaşık,ne kadar ahenkle yada sade biçimde uzansa da güzel,sesdeş anlamlar kazanacanı görerek,
bir birimizi daha net,daha samimi anlayabiliriz...