Yeme Bizi

• 28 Nisan 2011 Perşembe 07:15:46

Yeme Bizi

Bildik hallerden bahsedeceğim.

Malum Anadolu halkı misafirperver, izzet ikram sever. Bir yolcu bir haneye misafir olur; hane sahibi yemekten önce kocaman bir tabakta dut ikram eder. Ev sahibi yemek işlerini organize ederken odadan arada çıktığında görgüsüz misafir avuçla duta saldırır ev sahibi içeri girdiğinde elindeki kürdanla tek tek batırır yerken şöyle söylermiş; “bizim oralarda dutu kürdanla nazik yerler”. Ev sahibi de lafı gediğine koymuş. Demiş; “bizim buralarda o kadar nezaketli değil ahali, doyana kadar avuçla yer, doyduktan sonra kürdanla!”

Aklıma geliverdi bir anımı anlatacağım.
30 seneyi geçti.
O zamanlar anarşi vardı, her gün siyasi cinayetlerde insanlar ölüyor yaralanıyordu. Anneler reşit yaştaki çocuklarına “hava kararmadan önce mutlaka eve gelin” diye nasihat ederdi! Babam merak ederdi nereye gittiğimi, kimlerle gezdiğimi; endişesinde haklı.
Bir cemaate misafir olmuştum. O zamanlar kapalı mekanlarda sigara yasağı yoktu, siyaset ise her yerde yaygın. Cemaatin bireyleri de sigara kullanmıyordu zaten. Siyaset konusunda ise sık Bediüzzaman / Üstat/Sait Nursi’nin “Eüzübillahimine şeytane siyaset” sözü tekrar edilirdi.

Babam sorunca cevabım da hazırdı;
-Baba bu insanlar siyasetten şeytandan kaçar gibi kaçıyor, sadece Allah için bize din öğretirler, sigara bile içmezler, hatta sigara içen arkadaşlarımıza ayrı oda gösterir ve Ramazanda dahi oruç tutmayanlara çay ikram ederler.
Babam gülerek aynen şunu söyledi.
-Oğlum biz bu işleri biliriz, önceleri hep böyle başlar. Önce nezaket dönemi olur, belli bir güce gelince de diklenmeye başlarlar siyaset konusunda da aldanma güçlenince hep beraber taraf olurlar.

Tabi ki ben babama inanmadım, ne bilecekti ki görmedi o nezaketi kendi gözüyle!
Şimdi mi?
Babam yerden göğe kadar haklıymış.
Davasına ihanet edenin elde ettiği küçük menfaatler ihanet ettiği davanın büyüklüğü ile kıyaslanamaz.

Saygılar

Ahmet Bektaş