- 753 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAHARIN BAHTI
Baharda baharı yaşamak var, çocuklar gibi koşmak var, kuşlar gibi uçmak var, tabiata karışmak var, ezgileri unutmak var ve her şeyi aşabilmek var, hepimizde bir kavuşma sevinci var. Bayram edercesine ailece kır pikniklerine gitme sevincimiz var. Baharın bahtına taht kurmak var. Sanki hayatın gözleri yeniden açılıyor. Çoğu kez inkâr ettiğin âlemin, o dirilişlerini gözlerinle görürsün. Sanki o büyük dirilişin ispatlayıcıları habercileri gibi. Anlayana, bilene, görene. Yoksa daha evvel ömrümüzden çok baharlar geçmişti.
Artık insanların kışlık giyecek ve yakacak dertleri kalmamış kuru, meyvesiz yapraksız kuru ağaçlar ve dıraz topraklar geride kalmış, baharın ışıltılarıyla, toprak güneşle kucaklaşarak gülücükler saçmaya başlamış. Ne olur gülücükler dağıtan o hayata sizde sevinçle bir bakınız, içinizdeki hasetleri atınız. Gönlünüze bir fidan dikiniz ve onun dallarına ve zümrüt çimenlerine bakarken gözleriniz pırıl, pırıl olacaktır. Her sabah kalktığınızda, o güzelim havanın iştahını alacaksınız. Her gün yeni bir güzellik yeni bir güzel koku ve yeni bir renk bulacaksınız. Kuşlar sanki sevinçlerinden ağaç dallarında konserlerini veriyorlar. Bu ne ihsandır bu ne ikramdır. Bazen düşünüyorum da ya hiç bahar gelmeseydi ya hep böyle kışta kalsaydık ne olurdu halimiz. Öyle ise kavuştuğumuz bu büyük ikram sofrasına bizimde bir ikramımız olsun diyorsanız önce şöyle bir ufuklara bakınız ve üzerinde durduğumuz, bize hizmetçilik yapan bu toprağa bir hizmette biz yapalım. Bir tarla ekelim veya bir bilene yardım edelim, bir ağaç dikelim, bir gül dikelim onudamı yapamıyorsun hiç değilse toprağa bir tohum atınız, o nokta kadar tohum dahi size karşılığını verecektir ve sizi sevindirecektir.
Hani ozon tabakası inceliyor, hava sıcaklıkları artıyor, buzullar eriyor korkuları ve endişeleri her gün artıyor ama unuttukları bir şey var. Atmosferi nemli tutan, oksijen salan, iklimleri dengeleyen erozyonu önleyen ağaçlarımızı kestiler. Tarlaları bahçeleri yok ettiler parsellediler, üzerine asfalt yollar döktüler apartman bloklarını diktiler. Bir düşünün bu asfalt ve beton kaldırımlardan keza yükselen binaların tepelerinden yansıyan sıcak basınçlı güneş ışınları, hem hava sıcaklığını artırıyor hem havanın nemini düşürüyor hem de oksijenimizi kesiyor. Geri tepmeli top gibi ozon tabakasına baskı yapıyor. Bir ağaçlık yöreye gittiğinizde hemen bir farkın bir serinliğin olduğunu anlayacak ve o güzelim serin havayı teneffüs edeceksiniz. Bilhassa büyük yerlerinde toprağın yüzüne hasret kaldık.
Çiçekler vardır her köşeden mis kokulu sergilerini açmışlar, ağaçlara bakarsın türlü tatlarda rengarenk meyvelerini sarkıtıyor, böcekler kelebekler vardır maskot gibi dolaşıyorlar, toprak kokulu tarlalarımız vardır gıda hazinelerimizi oluşturur. Bu mutluluğu bahara çıkan, zıplayıp koşan danalarda çiçekler üzerinde uçuşan kelebeklerde, arılarda ve bütün canlılarda ki zindeliklerde göreceksiniz.
Baharımıza kavuştuk ardından yazımız da gelecek ama ne yazık ki ardından orman yangınları da başlayacaktır. Bir ideoloji uğruna zevk için, bir izmaritle veya bir piknik sonrası söndürülmeyen bir közle kül olan ormanlar. Bu güzellikleri bozanların, içerisinde ki hayvan ve böcekleri de beraberce yakanların, onların nefeslerini kesenlerinde nefesleri kesilmelidir. Cezai müeyyideler artırılmalı hatta mal varlığına da el konulmalıdır. Hani istemeyerek arabanızla bir trafik kazası yaptığınız da hem kendi hem de karşı tarafın bedelini ve cezalarını ödersiniz. İşte buda böyle olmalıdır. Öyleyse bu vatan ve üzerinde ki bütün nimetler de bizimdir. Hareketlerimize dikkat etmeliyiz, riskine de katlanmalıyız.
Ülkemiz coğrafi konumu itibariyle tabiat güzellikleriyle, nimetler içerisinde yüzüyor. Tarih boyunca elde etmek için uğruna savaşlar yapılan, içerisinde İstanbul şehrinin bulunduğu, çağ değiştiren dünya merkezi. Nasıl ki insan yapısının dörtte üçü su ise ülkemizin sınırlarının dörtte üçü de sularla denizlerle kaplıdır. Şükrünü bilelim, nimetler içerisinde yüzerken isyan etmeyelim, toprağın kıymetini bilelim, varken hasretliğini çekmeyelim. Ülkemizin gülen güzelliklerini çocuklarımıza da sevdirmeliyiz, solanları diriltmeliyiz, sahip çıkmalıyız, aşılamalıyız. Şehirlere yığıldıkta sanki ne oldu, ne ahlaki unsurlar kaldı nede bin bereket kaldı. Hasetlikler solsun, hep hasretler olsun, bahar gibi bahtımız da açık olsun. 2009
Mustafa CEYHUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.