- 1567 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Otçul hayvanlar Meclisi
Gözlerine dikkat et, gözlerine. Sözlerine değil. Tamam, sözleri insanın içini burkuyor belki, kasetten dinlesem ağlarım haline. Fakat o gözlerindeki sinsilik çok rahatsız ediyor beni. Dur sana bir masal anlatayım:
… “Ormanın kralı aslan bir gün yanına yardımcıları kaplan ve leoparı da alarak kuzey taraflarında bulunan Otçul Hayvanlar Meclisini ziyarete gitmiş. Uzun bir yolculuktan sonra akşam üstü ormanın kuzeyine varan aslan ve yardımcıları o geceyi dinlenerek geçirip ertesi gün yapılacak olan meclise katılacaklarmış. Gece bir hayvanın yaklaştığını sezen kaplan ve leopar derhal aslanın önüne atlayarak geleni karşılamışlar.
Hiçbir hayvana zarar veremeyecek bir geyikmiş gelen.
- Kimsin, ne istiyorsun? diye sormuş kaplan.
- Ben Başgeyikim. Kralımızla görüşmek isterim.
- Bırakın gelsin, görüşelim. demiş aslan.
Usulca yaklaşmış Başgeyik.
- Buyurun Başgeyik, nasıl yardımcı olabilirim?
- Efendim, çok uzun konuşmayacağım. Bu bölgedeki otçul hayvanların neredeyse yarısı geyiktir. Yarın meclisteki yüzdemizi siz de göreceksiniz. Ayrıca mecliste bir ara söz isteyeceğim. Oluşacak ortama dikkat etmenizi istiyorum.
- Yani sizi dinlemiyorlar mı, yeterince söz hakkı vermiyorlar mı demek istiyorsunuz. Meclisteki yüzdeniz nedir?
- Efendim yarın zaten gözünüzle göreceksiniz. Ben daha fazla açıklama yapmak istemiyorum.
- Peki.
Ertesi gün aslan ve yardımcıları Otçul Hayvanlar Meclisinde meclis başkanı Başgergedan tarafından Şeref Kayasına oturtulmuşlar. Bir gece önceki Başgeyikin telkiniyle meclise dikkat eden aslan yüz hayvanlık mecliste başgeyikle beraber sadece üç geyik görebilmiş. Meclisin yaklaşık yüzde altmışı gergedanlardan oluşuyormuş. Görüşmeler sırasında söz almak isteyen Başgeyik bütün diğer söz almak isteyen hayvanlar dinlendikten sonra kısa kesmesi şartıyla kürsüye davet edilmiş.
Çok kısa sürmek zorunda olan konuşmasında geyiklerin problemlerini dile getirmeye çalışan Başgeyikten sonra kürsüye çıkan Başgergedan o sıralar bölgenin öncelikli problemlerinin halledilmesi halinde geyiklerin problemlerine de eğileceklerine dair söz vermiş.
Buraya kadar zor dayanan aslan bu noktada dayanamamış ve tüm oradaki hayvanları korkutan bir kükremeyle kürsüye gelmiş. Ne yapacağını bilemeyen Başgergedan derhal kürsüyü aslana bırakmış.
Kürsüye çıkan aslan Başgeyik ile arasındaki diyaloğu aktardıktan sonra bu yaşadıklarına inanamadığını söylemiş ve sert bir ses tonuyla devam etmiş
- Ülkemde hiçbir hayvanın bir diğerini veya hiçbir grubun diğer bir grubu ezmesine izin veremem. Başgergedan bu iş düzelmeli. Her sene buraya geyiklerden kurulu bir heyet gönderip meclisi denetleteceğim. Umarım bir daha böyle bir manzara görmem veya göreni görmem.
Sinirli bir şekilde yuvasına dönen aslan ertesi sene geyiklerden kurulu bir heyet göndermiş kuzey bölgesine. Heyet çok olumlu bir raporla gelmiş. Mecliste geyikler yeterli temsil gücüne ulaşmış ve sözleri dinlenir hale gelmişti. Her sene buna benzer olumlu raporlar alan aslan beş yıl sonra bizzat kendisi yine yardımcıları ile birlikte ziyaret etmiş meclisi.
Mecliste kahraman olarak karşılanmış aslan. Kürsüye çıkan meclis başkanı Başgeyik
- İşte gerçek bir lider. Geyikleri bu mecliste layık oldukları yere getiren liderimiz önünde eğiliyorum. Çok teşekkürler efendim. demiş.
Şaşkın bakışlarla etrafını süzerek kürsüye gelen aslan.
- Teşekkür edecek bir şey yok. Biz sadece görevimizi yapıyoruz. Yalnız benim anlayamadığım bir şey var. Niye mecliste sadece geyikler var. Başka hiçbir hayvan yok? Ayrıca yolda buraya yakın yerlerde ve burada geyik dışında hiçbir otçul hayvan göremedim, demiş.”…
Nefreti sadece ona kötülük yapanlara değil ki. Bak önce kötülere genel bir isim verdi. Verdiği isim karakter bağlantılı değil, biyolojik. Sonra bu genel isme giren herkesi kötü görmedi mi. Kötüden doğan masum çocuğa biyolojik olarak o ismi veriyor ve o masumun başına gelen felakete sevinmiyor mu? O yüzden ağlatma beni onun haline. Dedim ya sözlerine değil, gözlerine bak gözlerine.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.