- 1315 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞUN ÖYKÜSÜ (10)
Eskiden dükkan olarak kullandıkları odq şimdi hem mutfak hem erzak odası olarak kullanılıyordu.Evlerinin hemen yanıbaşına iki katlı bir dam yaptırmışlar,üst katı işyeri,alt katıda depo olarak kullanılıyordu.Yine dede ve ebe ölmeden önce iki katlı ve iki odadan oluşan küçük bir dam yapmışlar,kar kürüme derdi olmasın diye üzerini kiremit çatı yaptırmışlardı.Ama şimdi bütün damlarının üzerleri kiremit çatı olduğu halde gelişigüzel,plansız ve dağınık olan bu birbirinden bağımsız odalara ananın gün boyu koşturup durması O’nu yoruyor,bacaklarındaki ince sızılar,dizkapaklarında toplanan sarı suların verdiği acılar kadını perişan ediyordu.
Altın,sigara içmeyi düşündü ama anasını rahatsız ederim düşüncesiyle dışarı çıkarak maltepe sigarasını kibritiyle ateşledi.Dış kapının eşiğine oturup,sırtını da duvara dayayarak gökyüzündeki uçuşup giden bulutları,o bulutların arasında gözüken mavi gökyüzünü ve gökyüzündeki özgürce dolaşan yıldızları seyretmeye başladı.Sigarasının dumanlarını tekrar tekrar bulutlara doğru üflediğinde o dumanların içinde uçuşan anıları yeniden canlanmaya başladı.O anılar ki,hiç dışarı vurulmamış,hiç başkalarına anlatılmamış,hiç paylaşılmamış anılardı.Sadece beyni ile yüreği arasında sıkışıp kalmış,dışa vurmak için ne beyni yüreğine söz geçirebiliyor ne de yüreği beynine söz geçirebiliyordu.Ah!bir anlatabilseydi...Ah!bir paylaşabilseydi...Belki yaşama yeniden sıkı sıkıya sarılacaktı.Çocukluktan bu yana;yataklarını,ekmeklerini,aşklarını ve bütün sorunlarını paylaştıkları Derma ağbeysiyle bile paylaşmıyor,O’na açılmıyordu.
Sallı at arabalarıyla tarladaki ekin yığınları harmanyerlerine çekilmiş,köyün boş alanları arpa ve buğday destelerinin bir araya toplanmasıyla devasa devasa harmanlar oluşmuştu.Allah göstermesin bir yangın çıksa belki köyün bütün evleri,bütünharmanları yanabilirdi.Köylüler harmanyerlerine toplanan yığınların kuruması için birkaç gün beklerler,bu arayı değerlendirmek için samanlıkta bekleyen dişleri dökülmüş düvenlerini çıkarırlar,düvenlerin altını katranla yağlarlar,atlarının koşumlarını tamir ederlerdi.
Altın,babasına yığınların tarladan harmanyerlerine taşınmasına yardım etmiş,abiside daha rahat bir iş olan dükkanlarını çalıştırmıştı.Düven sürme sırasında ise Altın dükkanı çalıştıracak,abiside düven sürecekti.Sapların kuruması için beklenen birkaç günlük süre içinde babası atlarının koşumlarını ve düveni elden geçirmiş Altın’la Derman’da biraz matematik çalışmışlardı.
Derman,düvenle harman sürme anını dört gözle bekliyordu.Çünkü Şevvali daha çok görececekti.Altın,tarladan yığın taşıma işinde ,babasına Derman’ın yardım etmesini istemiş,Derman bunu kabul etmediği için aralarında kavga bile çıkmıştı.Tabi Derman’ın düşüncesi başkaydı.Harman sürme işi günlerce sürecek,bu nedenle Şevval’i görmesi daha sık olacaktı.Altın ,abisinin niyetini biliyordu ama yinede onu anlamak istemiyordu.Bu sırada Şevval’in ise Derman’ın kendisine olan bu ilgisinden haberi bile yoktu.Derman kendi kendine gelin güvey oluyordu.Şevval’e ilgi duyduğunu sadece Altın’a açıklamıştı.O’da alaycı alaycı gülmüştü.Altın,abisinin kendisine açıkladığı bu sırdan yararlanıyor,kendisinin yapacağı işleri bile Derman’a yaptırıyordu.Yoksa bu konuyu babasına ve başkalarına açıklamakla tehdit ediyordu.Derman da ister istemez bu tehditlere boyun eğiyor,Altın’ın yapacağı angarya işleri yüklenmek zorunda kalıyordu.
O ağustos sıcağının altında dudakları çatlar,yüzü toz içinde kalır ve güneşten kararır,düvenin üzerinde saatlerce ayakta durduğu halde yorulmayı bilmez,Avanos toprağından yapılı kırmızı renkli su dolu sürahiyi tepesine diktiğinde bile yüreğinin yangını sönmez halde güneşin batmasını,akşamın olmasını istemezdi.Çünkü Şevval’i artık göremiyeceğini bilir akşamın o karanlı hüznü üzerine bir kabus gibi çökerdi.Akşam eve geldiğinde bütün duygularını Altın’la paylaşır,herşeyini anlatırdı.Bu yüzden birbirlerinin beyinlerinden geçenleri anlarlar,yüreklerinde kopan fırtınaları bilirler,birisinin ufak bir yerinde olan bir acıyı öbür birisi uzaklarda bile hissederdi.İşte böylesine birbirini seven iki kardeşin yaşadıklarını anlatırken _Nasıl oluyorda birbirlerinin hislerini bu kadar biliyorlar_diye düşünmesinler bu öyküyü okuyanlar. Devem edecek..
Derdem ERDEM