BİZ AYRILAMAYIZ 10. BÖLÜM
Zeynep Emine hanımın ellerini tuttu
" Eğer seni çok üzmezse anlat. Ama anlatmak istemezsen saygı duyarım."
"Yok kızım; anlatayım. Nasılsa duyacaksın."Gözleri dalgın; yıllar öncesine gidiverdi hayalleri.
İstanbul da idik. Kızım Yıldız liseyi bitirmiş; üniversite imtihanlarında Erzurum u kazanmıştı. Bir tek evlat yalnız göndermeyelim diyerek tayin istedik. Buraya çıkmıştı.. Canımız sıkıldı ama yinede yakın dedik.Ona Erzurum da bir ev tuttuk. Birde arkadaşbuldu.Beraber kalıyorlardı.
Hafta sonları bazen o; bazen biz gidiyorduk. Günler böyle geçiyordu. Benim de günlerim dolunca emekli oldum.
Çok zamanımı kızıma adadım. Onunla kalıyordum.Üç yıl böyle geçti. Bu köyü ve insanlarını çok sevmiştik. Onlar da bize kucak açtı. Günlerimiz çok güzel geçiyordu.
Kızımın okulu bitirmesine bir yılı kalmıştı. Tayini nereye çıkacak diye hayaller kuruyordu. Yazlarını burada geçiriyor diye bu odayı hazırladım ona... Nasıl sevinmiş; nasıl mutlu olmuştu anlatamam.
İşte ne olduysa o yaz herşey değişti birden... Buraya bir otobüs genç geldi. Kimi doktor çıkacak; kimi mühendisler vardı."Buraları görmeye,dağları gezmeye gelmişlerdi.
Doktor onlara çok ilgi gösterdi. Üç dört gün buralarda kaldılar. Nerden bilecek insan; mühendis çıkacak çocukla birbirilerini çok beğenmiş ve telefonlarını almışlar.
Kızım bizden bir şey saklamazdı her şeyini anlatır paylaşırdı.Birgünbaba ben evi dolaşayım dedi.Kızım hafta sonu beraber gidelim dedikse de; yok bu gün gider yarın dönerim deyince ses çıkarmadık. Üç yıl orada okumuş; orada yaşamış aklımıza bir kötü düşünce gelmedi.
Gidiş... O gidiş... Bir daha ne geri geldi; nede bir ses... Aramadık yer kalmadı.
Günler geçti haftalar aylar... Bir gün ben iyiyim beni merak etmeyin diye bir telefon geldi. Hepsi bu...Nerde; kiminle? Bilmiyoruz....
İşte kızım benim derdim..."
"Ne kadar oldu gideli?
" Bu yaz iki yıl bitecek... Odaya kapanıp saatlerce ağlıyorum. Ama çaresi yok...
Bir haberini alsak; iyi olduğunu duysak..."
"Peki onu giderken gören olmamış mı?"
"İstanbul arabasına binerken görenler olmuş. Yanında da biri varmış.Tarife göre o çocuk...Kamil Bey iki ay İstanbul u taradı yok...yok...Sanki yer yarıldı içine girdi.
Doktor hastalarla uğraşıyor oyalanıyor. Ben ne yapayım dört duvar arasında? Seni görünce kızım gibi geldin;çok sevdim. Onun için kabul ettim."
"Emine Teyze sana kızının yerini dolduramam.Sizleri bende çok sevdim. İyi bir dost; iyi bir kardeş arkadaş olmaya çalışacağım inan buna."
"Biliyorum; inandığım için sana bu odayı verdim. Bu güne kadar kimse girmedi oraya..
Doktor amcan bu konuda çok kızıyordu bana. Dışarıdan misafir bile gelse kesinlikle kimse giremiyordu. Ama sen... sen... başkasın ne bileyim; kanım kaynadı sana. İnşallah seninle avunurum.Sana kızım diyebilir miyim?"
Zeynep gülümseyerek Emine hanımın yanağını okşadı
" Tabi istersen diyebilirsin. Benim de şu an kızım denmesine ihtiyacım var.Beni çok mutlu eder."
Onlar böyle konuşurken vaktin geçtiğini hiç anlamadılar. Öğlen geçmiş; kapının sesi kendilerine getirdi.
Zeynep kalkıp açınca karşısında Ali Doktoru gördü.
"Merhaba" diye gülümsüyordu. Elinde iki yapma çiçek vardı.
"Gül mü; karanfil mi?"
Zeynep biraz şaşkın" Ali Doktor!" diye bağırdı.
Emine Hanım da kapıdan kim gelmiş diye bakıyordu.
Ali Doktoru görünce" Gel oğlum; gel hoş geldin." diye davet etti.
Zeynep hala şaşkındı. Yana çekildi. Genç adam gülümseyerek" karar ver Gül mü; karanfil mi?"
"Tabiî ki gül; karanfili de severim ama... Gül favorim."
"Yok... ikisi olmaz. Biri anneye." diye gülü Zeynep e; karanfili de Emine hanıma uzattı.Kadıncağızın elini öptü. Aslında yaşlı değildi. Ama acı ve üzüntü saçlarını bembeyaz yapmış; zamansız çökmüştü.
Ali Doktor içeri girdi.Emine Hanım başının sargısını görünce
"Geçmiş olsun oğlum.İyi bir varta atlattınız."
Evet anam; Allah korudu da ölen olmadı.Yanlız hayvanlar dışında."
"Yaralılar nasıllar?"
" Köyde insan kalmadı.Orada yaşanacak gibi değil.Kısmet olursa aşağılara yerleştirecekler."
"Ya sen... sen ne yapacaksın?" diye baktı Zeynep.
"Şimdilik buralardayım. Merkez burası; bir iki köy var. Oraları dolaşırım. Yani buralardayım."
"Sevindim... ama nerde kalacaksın? Diğer doktor geliyormuş." .
"Evet gelmiş. Az önce tanıştık."
"Aa... nasıl biri; erkek mi, kadın mı?
Ali gülümsedi" Amma meraklısın."
"Nasıl merak etmeyeyim; ben ona evimi bıraktım."
"Evini mi?"
"Tabi ya... oraya ben yerleşecektim; ama o geliyor diye buraya geldim. iyi de oldu çok mutluyum burada."
Emine hanım gülümsedi" Bende çok memnunum. Zeynep kızımla iyi anlaşacağız."
Ali biraz buruk" İyi... bizde erkek evladız." diye baktı.
"Aaa sen oğlumsun. Senin yerin de ayrı" deyince üçü de güldü.
Zeynep Ali nin sargılarını açtı" Bunlar çıkmayacak mı?Artık dikişleri almak lazım."
"Tabi ama senden başkasına aldırmam."
"Önce bir çay iç. Kahvaltı yaptın mı?"
Ali" Hiç sormayacaksın sandım. Evet çay içerim."
Zeynep yine sordu" Ne olur söyle gelen kim?"
"Hı merak et" diye baktı müzipçe." Çok güzel, sarışın, yeşil gözlü, alımlı biri."
"Gerçekten kız mı?"
"Evet bir kız."
" Yalnız mı gelmiş?"
"Sen yalnız gelmedin mi?"
"Beni bırak; buraya yalnız gelmedim. Tayinim de çıkmadı. Çalışmaya da gelmedim. Benim ki gezmek; ikimiz farklıyız."
"Aslında abisi ile gelmiş; birkaç gün kalıp gidecekmiş. Yalnız kalacak. Yeni mezunlardan. Bir yıl başka yerde çalışmış.Buraya tayinini kendi istemiş."
"Saçmalama; insan kendi tayin ister mi buraya? Kim bilir neden geldi?"
" Öğreniriz."
Zeynep ortalığı topladı sonra" Benim işim bitti. İstersen dikişleri alabiliriz."
Ali yine gülümsedi" Dikişler mi; gelen doktor mu önce?"
"Ali saçmalama ben dikişleri düşündüm. Hatunu nasıl olsa görürüm. Hem bana ne gelenden. Burada bu gün varım; yarın yokum. Onu siz düşünün. Sağlık ocağı sizin. Beraber çalışacak olan da sizsiniz. Beni hiç ilgilendirmez."
"Yaaa öylemi? Hadi gidelim o zaman; al dikişleri" diye kapıya yöneldi.
" Hoşça kal anam."
Emine hanım" Ali oğlum akşam yemeğe gel olur mu?"
"Gelirim anam; gelirim. Şimdilik evim, yuvam yok; sokaktayım" diye gülümsedi.
Ağır adımlarla sağlık ocağına geldiler. Kızlar Zeyneb i görünce" Hazır evi buldun; bizi unuttun" diye takılmadan edemediler.
" Kızlar; yeni doktorunuza alışın diye gelmedim. Gözünüz aydın olsun."
"Aman" dedi Ayşe." Sinamekinin teki ben pek sevmedim."
" Seversin Ayşe; seversin, alışırsın dur hele.Doktor bey aletler nerede?Şu dikişleri alsak..."
"Sen mi alacaksın ?" diye Kamil Bey Zeyneb e baktı.
"Başkasına aldırmazmış."
Neşe içinde işini bitirdi. Kamil Bey dikkatle inceliyordu" Bunları sen mi atmıştın?"
"Evet attım ve aldım. Nasıl olmuş?"
" Çok iyi. Sen nerde öğrendin bunu?"
" Kursa gittim ya..."
" Öyle mi? Pek kurs işi değil gibide... Bunu ancak doktor yapabilir."
Zeynep gülümsedi "Sadece biz kadınlar iğne ipliğe daha yatkınız. İlla doktor olmak mı lazım?" diye lafı kapatıp ayağa kalktı.
" Ben gidiyorum. Evde işler var. Emine Anne Ali bey İ yemeğe davet etti."
Kamil Doktor gülümsedi" Yo yanıldın. Yalnız Ali değil; yeni gelen doktorları da,"
Kızlar" Biz ne olacağız?" deyince...
" Eee sizde gelin. Biliyorsunuz Emine Hanım misafiri çok sever."
" Kalabalık olmaz mıyız?"
" Yok ..kızlar siz fazlalık değilsiniz.."
İki kız sevinçle "Sağ ol doktor bey" dediler.
Zeynep" O zaman benim hemen gitmem lazım. İşler çoğaldı." diye gülümsedi.
"Merak etme; Emine Hanıma bu işler koymaz. Sıkma canını."
Ali" Bende geleyim.Alınacak birşey olursa markete giderim" deyip çıktı kapıdan.
Zeynep e dönüp" Haydi çobuk ol" Zeynep içerdekilere el sallayıp yürüdü" Görüşürüz" diyerek.Ayağında topuklu çizmeler vardı. Yürürken zorlanıyordu.
"Aferin tam karda yürüyecek ayakkabı giymişsin. Onlarla yürünür mü?"
"Biliyorum ama ne yapayım? Ben Ankara da giymek için almıştım. Bu dağ başında değil." Düşmemek için çok dikkatli basıyordu. Eve gelince Emine Hanım " Gelin çocuklar"diyerek kapıyı açtı.
"Emine anne akşama çok kalabalık olacağız bir şey lazım mı?"
AYŞE KARAN
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Merhaba Ayşe hanım. Bu yazınızı okuyunca kendi köyüm aklıma geldi.Biz yuvadan göçüp gittik, köyümüzde Ali ALABEY isimli doktorumuz vardı ve hemşireler de dahil olmak üzere babama dede, anneme nine diye seslenirlerdi.O dostluklar hala devam ediyor. Yazınızda yüreği yarılı bir anne kalbi var,kızının hayırlı haberlerini inşallah bir gün alır. O evlat sevgisini şimdi başka kokularda yaşıyor. İnsana moral veren sıcak kanlı insanların ortamlarını çok güzel yansıtmış yazınız. Bu günlerde işlerim çok yoğun ve ilk sayıdan itibaren takip etmediğim için kendi kendime kızdım doğrusu. İlk fırsatta ilk sayıdan itibaren okumak istiyorum. Tebrik ediyor, gönül dolusu selam ve saygılarımı sunuyorum...
AYSE 09
evet bir hikaye bu
inşallah ilk bölünden okursunuz
saygılar benden efendim
YAZIM USLUBU SICACIK YÜREĞİ OKŞUYO KALEM..CANDA CANIMSIN HARİKA....KUTLADIM ANNEM...SENİ SEVİYORUM...SEVGİMLEEE
AYSE 09
sevgilerimlesin bitanem seni seviyorum
Ayşe Anne, ben de Sultanımla birlikte o karın içindeki kahramanların en arkasındayız.
Takip ediyoruz seni. Bir de çok seviyoruz unutma emi?
Kutluyorum. Sevgiler gönderiyorum güzel yüreğine.
AYSE 09
hep yazmak istiyoum
çünkü okuyorsunuz
sevgimlesin her daim
Aynur Engindeniz
Sevgimle..
AYSE 09
ve karlar bende yaşadım bir zaman böyle karlarda
o kadar çok düşmüştüm ki doğru dürüst yürüyemezdim
sevgilerimle her daim
ne güzel bir anlatım...ve öykü güzel bir sona doğru gider inşalllah..baştan sona tekrar zamanım olursa okuyacağım...selam ve ssaygılarımlaa..sizin değerli yazılarınıza mübtela oldum gerçekten çok şiirlere değişmem..saygılarımla..
mehmet ali unsal tarafından 4/24/2011 1:15:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
AYSE 09
işte bu güzel dilekler beni mutlu ediyor sağ olun
saygılar benden
bir kaç bölümüne ara verdim ama ilk fırsatta seve seve okuyacağım...devam ayşe hanım...saygılar
AYSE 09
sizlerin varlığı yazmak için bir amaç oluyor bana
saygılarım ve dualarımla her daim