Çay Ve Simit Misali
" Bir erguvan mevsiminde aşk yağarken üstümüze
Kenetlense ellerimiz en güzel şehirde
İstanbul ikimize imrense
Çay ve simit misali yakın olsak birbirimize... " İbrahim KİLİK
Acı çayına simidimi katık etmek isterdim bir sabah. Çayımın buğusunun ardından gamzelerinin ışıltısını seyrederken çayımı karıştırmak nice saltanatlara değişilmezdi bence. Sabahların tazeliğine, susamın çıtırtısı ayrı bir haz katardı seninle olunca. Çay bardağına zambak kokulu ellerin değince acı çay bir anda bengisuya dönerdi. Ve en çok ellerin yakışırdı masaya. Hele bir de Boğaz’a nazırsa masa, mevsim erguvan mevsimiyse! Hücre hücre tazelenirdi bütün bedenim. Güne ayrı bir şevk ve heyecanla başlardım.
Aslında,uzak bir ihtimal olmamalı böyle bir saltanat. Bir erguvan mevsiminde atlayıp trene ver elini İstanbul demeliyiz. Mavi kaftanlı bir şehzade gibi kurulurken Boğaz, İstanbul’a el ele girmeliyiz. Muhteşem bir tablo olmalı birlikteliğimiz İstanbul’a yakışan. Payitahtta tahtımız olmasa da sen gönlümün tahtına kurulmalısın. Ben bir hayal görmeliyim Nedim Divanından çıkıp gelen. O hayal sen olmalısın. Devran gönlümü gönlüne bağladığı gibi an da ellerini ellerime kenetlemeli.
İstanbul ikimizi kıskanmalı ben seni. Gümüş sulara düşerken kuğu boynunun gölgesi sular imrenmeli, ben mest olmalıyım. Gözlerime bir peri suret görünmeli gümüş sularda gülümseyen, çatlamalı Nedim’in güzelleri. Sana mihmandar olmaktan İstanbul’un başı dönmeli. Bir bakır semaver zamanı demlemeli ağır ağır. Demliğin sinesi içli bir âşık sinesini andırmalı semaveri kıskandırmalı. Tüm bunların üstüne bir de çayı sen demlersen daha ne isterim…
Efsaneler şehri İstanbul, bir erguvan mevsiminde yeni bir efsaneye tanıklık ederken zaman alabildiğince yavaş geçmeli. An bereketlenmeli her şeyin sahibinin lütfüyle. Çay bardaklarımızın üstündeki buğu, nemli gözlerinde kaybolurken bir kuğu asaletinde erguvan mevsimine ve Boğaz’a güzellik katmalısın. Gül ziynetli adınla ana gül kokusu yayılmalı. An bu minval üzere ilerlerken tarihe yeni bir şerh düşmeli şarihler. Çay ve simit senin ellerinin kokusuyla harmanlanmalı. Bu saltanatı birlikte yaşamalıyız. Tevazuun nurlu kanatları içimizi aydınlatmalı.
Senin ışıl ışıl gülüşün, çayın buğusuna karışırken bu güzelliği ezberlemeliyim ben. Mahşere kadar yüreğimde taşımalıyım gülüşünü. Görünmez bir ibrişimle işlemişler ya seni yüreğime, yüreğimi lif lif ayır elif parmaklarınla; ama gitme. Güzellik kat İstanbul’un güzelliğine. Ellerin tekrar tekrar kenetlensin ellerime. Çay ve simit misali daim olsun ünsiyetimiz. Hayır olsun akıbetimiz…
Ankara,20.04.2011 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.