- 1763 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Çatlak Bardaktaki Su
ÇATLAK BARDAKTAKİ SU
Birisi, kim olduğunu bilmiyorum demiş ki: “Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenecek içmesen de.”
Yani bir kenarda oturup suyun tükenmesini beklemek var. Yahut suya onu güzelleştirecek şeyler katıp içmek de var.
Hayat dediğimiz bize ait zaman dilimidir aslında. Hayatım anlamında. Bunun uzunluğu ve kısalığı nedense kafamıza çoğu zaman takılan tek yönüdür. Nasıllığı dururken uzunluğu önemli mi?
Bence değil. Önemli olan nedir derseniz, bu suya katacağımız şeyler önemlidir derim. Eğer biz bu suya bir şeyler katamıyorsak, hep aynı ölçüde monoton bir şekilde akıyorsa o zaman kendimizde ve bakış açımızda değişiklikler yapma zamanı gelmiştir.
Neleri değiştirebiliriz. Öncelikle gülme sıklığınızı, içten gülme sıklığınızı değiştirmeniz gerekir. Unutmayın, hayat gülmelerin sığmayacağı kadar uzun, üzülmeye değmeyecek kadar kısa. Güldükçe, neşelendikçe, her şeye güzel baktıkça devamlı gülümseyeceksiniz mutluluktan, neşeniz içinize sığmayacak, etrafınızdaki her şeyin güzel tarafları olduğunu fark edeceksiniz ve o güzellikleri yaşayacaksınız. Çok uzun bir hayatınız olacak demektir bu. Aza çoğu sığdırmak.
Hemen savunmaya geçmeyin. “Etrafımızda üzülmemizi gerektiren bir sürü olay var. Nasıl üzülmem!” de diye bilirsiniz. Tercih sizin. Benden söylemesi.
Bir defa her şeyi olduğu gibi kabul etmek lazım. Olacak diye korkup üzülmenin anlamı var mı? Olacaksa olacaktır. Değiştirme imkânınız olsa zaten değiştirirdiniz. E.. O zaman olanı da olacağı da kabul etmek lazım.
Üniversite sınavında sıfır noktalı bir farkla yaptığı tek tercihi kaybeden bir gencin zayıflamış çehresini, bembeyaz olmuş yüzünü görmüştüm bir bayram günü.
“Her işte bir hayır vardır.” Sözüne çok inanırım. “Bence sen de inanmalısın.” demiştim de, “Bu işin hayrı hayratı kalmadı.” cevabını almıştım.
Tercih ettiği üniversiteye karayoluyla kaç saatte gidebileceğini sormuştum. On-on iki saat sanırım” demişti. “O yolda hiç trafik kazası olmaz değil mi?” sorumun üzerine, biraz kızgın, biraz nasıl bilmezsin tarzında “Olmaz olur mu neredeyse her gün” demesini bekliyordum. Demişti. Ben de gülümsemiştim. “İşte hayır belki de buradadır. Sen kazanıp gidiyor olsaydın, ve neredeyse her gün olma ihtimali olan kazalardan biri de senin bindiğin arabaya denk gelseydi, yaralanıp felç olsaydın. Şimdi yatakta yatıyor olsaydın. Bir gözün kör olsaydı mesela. Ben de sana gelip deseydim ki iyi ki sınavı kazanmışsın. Neler düşünür, bana ne cevap verirdin?” Bir sessizliğin sonunda, “ Hocam galiba haklısın!” demişti. Bir yıl sonra da istediği bölümü kazanıp sağ salim okuduğunu öğrenmiştim. Yüzündeki beyazlık gitmiş o günden sonra. Kilo da almış.
Yani bir şey olmuşsa olmuştur. Hayat makara değil ki istediğimiz yere kadar geri sarıp tekrar uzatalım.
O zaman yapmamız gereken bardakta kalan suyu en güzel hale getirmek.
Ne kadar kaldığı da önemli değil. Önemli olan bir miktarın kalmış olması. O da bize yeter. Yetmez diyenler arasında hep üzüntü ile yaşayan varsa bence demesinler. Ama hayattan zevk alan, onu kendi bakışıyla, kendi anlayışıyla güzelleştiren varsa yetmez. Ne demiştik, gülmelerin sığmayacağı kadar uzundur.
Mutlu musunuz? Biri sizi mi mutlu etti? Yahut siz birini mutlu edip mutlu mu oldunuz mu onun mutluluğuyla. İşte çatlak bardaktaki suya çok güzel bir çeşni kattınız demektir.
Gülümsemeyi ve güzel bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Nasıl bakarsanız öyle görüyorsunuz. Güzel bakın, sihirli bir çubuk dokunsun baktığınız şeye. Güzel taraflarını görün.
İçten bir gülümseme karşınızdakini de mutlu eder, gülümsetir.
Hayat da zaten gülümseyenlere gülümser sanırım.
Lütfen gülümseyin ve güzel bakın. Akan suyun seyircisi olup gözyaşlarınızı o suya karıştırmanın anlamı yok. Tebessümleriniz, kahkahalarınız, mutluluğunuz renklendirsin akan suyu.
Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenecek içmesen de.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.