- 900 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mahluk-i Asil.
Değerli Dostlar.
Kıymetli şeylerin vücut bulması için hem çok emek, hem çok masraf ve zahmet gerekir.
Bir ton altın elde edebilmek için,
Kaç bin ton toprak ve kaya içinden ayıklandığına,
Bir kilo uranyum saflaştırmak için ne masraflar edildiğine dikkat etmek lazım.
İnsanlığın Fahri Hz. Muhammed Mustafa (Sav.) ve yolundan giden insanlığın medarı iftiharı olmuş, mümtaz şahsiyetlerin de insanlık kervanı içinde yerini alabilmesi için, elbette bir sürü muzır mahlukatın hayat sahnesinde arz-ı endam etmesi gerekmektedir.
Evet dünya tarlası kamil insan mahsulü vermede kısır bir döneme girmiş olabilir.
Ama bu ilanihaye böyle gidecek anlamına gelmez.
Çok değerli mobilyalar odundan yapılır.
Nihayetinde hepside yanacak bir odun olmalarına rağmen,
Değerlerini usta bir mobilyacının mahir sanatı,
Yorulmak bilmeyen azim ve gayretine muhatap olmalarında aramak gerektir.
Muhataplıkları sayesinde asli hüviyetleri olan odunluktan,
dolayısı ile yanmaktan kurtulmuş ve sarayların mutena salonlarında mümtaz yerlerini almışlardır.
İşte her insan “LEKED HALEKNEL İNSANE Fİ EHSENİ TAKVİM” sırrınca en güzel bir surette yaratılmış olmasına rağmen!
Kimisi şeytanın ve nefsin tuzağına düşüp “SUMME REDEDENAHU ESFELE SAFİLİN” ayetinin muhatabı olup şeytanı bile hayret ve dehşete düşürecek, düşünce ve davranışlar içinde aşağıların aşağısına sukut etmiş.
Kimisi de Hz. Muhammed Mustafa (Sav) ve sair enbiya ve murselinin rahle-i tedrisinden ders alıp asaletine melekleri hayran bırakan, kainata takvimcilik ali makamlarına yükselmiş, İnsanlığın medar-i iftiharı olmuşlardır.
İşte nihayetinde Allahın en mükemmel sanatı olan insan!
ALLEMEL ADEME BİESMA-İ KULLİHA hitabına mazhar olmakla esma-i ilahiyenin sırlarının keşşafı olup,
Sema genişliği, arz derinliği ile emrine lebbeyk deyip hizmet adına ilim ve iradesinin sanat ve marifetinin karşısında LEBBEY diyerek esas duruşa geçmiştir.
Sıfa-ı sübhaniyenin ainesi, esma-i hünsanı mazharı olan insan kendisine verilmiş olan yetki ve imkan ile uzayı fetheder, arzın derinliklerinden ihtiyacını isthrac eder.
Kanadı olmamasına rağmen uzayda gezer,
Solungaçları bulunmadığı halde okyanusların abis denilen en derin noktalarında yüzer.
Allahın emirlerine riayet,
Vadine itimat edip hayatı anlamlı yaşayan da İNSAN.
Nefsinin kölesi, şeytanın eğlencesi olup HAYATINI ANLAMSIZLAŞTIRAN DEĞERSİZLEŞTİREN, dünyanın sıkıntılarına rağmen inat ile inkar içinde Allah’a ve özellikle kendisine ihanet eden de İNSAN.
Mahlukat arasındaki üstün ayrıcalığına bakmadan,
Hilkatine ve türüne ihanet edip!
Kendisini hayvanlaştıran,
Yüksek bir asalet unvanı imiş gibi,
Hayvan olduğunu iddia edip ispatlama mücadelesi veren de maalesef yine İNSAN.
Bizim kainatın misal-i musağğarı dediğimiz ve destanını yazdığımız insan,
“LEKED HALEKNEL İNSANE Fİ EHSENİ TAKVİM” ilahi iltifatının ve sırrının mazharı,
İnsan olarak yaratıldığının farkında olan, insan onuruna yakışır bir hayat tarzı ortaya koyup melekleri muhabbetine itaatine, itimadına, nezahet ve nezaketine hayran bırakan MAHLUK-İ ASİLDİR.
Halikına ve hilkatine ihanet den,
Hayvani arzularının esirsi, şeytanın vekili fuzulisi, oyuncağı basiti, ve avukatı adisi olan “ESFELESAFİLİN” yolcusu acube-i hilkatler değildir.
İnsana ve insanlığının farkında olan Mahluk-u asile selam olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.