Dili Tutulmuş Gecelere Hapsettim Yüreğimi
Yüreğine kustuğum metropol bir kentin merkezindeyim, anlıyamadığım ömrümün gelip geçen dökümüne yaslıyarak yüreğimi, bir hesap çıkarmaya çalışıyorum...
Biliyorum ihanet bir zaman diliminin ince çizgisinden gelip yuvalanır insanın yüreğine, yıkık duvarların sokağında tortu bırakarak ve kirleterek beyaz bulutları birer birer...
Buralarda sılaya da uzağım gurbete de, kendime de uzağım yalnızlığa da... Ağrılar dolanıp duruyor boynuma...
Soluk resimler gibi duruyor aynalarda yüzüm, gitgide yabancılaşıyorum kendime, yaşama, dünyaya... İnsanların bu kadar onursuz davranışları, sahtekarlıkları, yalanları burkuyor içimi. Üşümüş çocuk gözlerindeki ürperti gibi kalıyor bakışlarım...
Düşündükçe anlamsızlaşıyor gözümde dünya, hayat, sevgi, aşk ne varsa...
Bazen aklıma düştükçe geldiğim yerler, kanadı kırık sevgilere hapsoluyor özlemim. Oysa bilirim ki kanadı kırık hiç bir kuş uçamaz.
Kırgınlıklar kolay iyileşmeyen yaralardır biliyorum ve ben en çok kendime kırgınım...
Epeydir hiç resim yapmıyorum, şiir de yazmıyorum. Kendime kızgınlığımı resimden ve şiirden alıyorum... Acıyıp duruyor yüreğim, ömrümün susuz kalmış, solmuş ve rüzgarda savrulmuş gönül çiçeklerine...
Yaşamayı da bıraktım aslında, yaşıyor muyum ölü müyüm? Yoksa yaşayan ölü müyüm pek belli değil, kapandım içime git gide...
İçimde çağlayan suların sesi duyulmuyor ne yapsam dışardan... Yanında geçtiğim bütün çiçekler kuruyor... Yerlere dökülen yapraklar savrulup gidiyor rüzgarla içimi acıtarak... Kırgın gülücüklerin kıyısında kar rengi bir susuş oluyor günler dudaklarımda...
Nuri CAN
www.nurican.com
.