- 1439 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KIRIK BİR AŞK HİKAYESİNİN İZİDİR, PARMAK UÇLARINDAKİ DOKUNDUĞUN HER ŞEYİ YAKAN ATEŞ
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy... ABDURRAHİM KARAKOÇ
kader öyle bir mekanizma ile çalışmaktadır ki;
insanın önüne koyuverdiği bir çok şey, sanki bir öncekinin bir nevi tekrarı gibidir.Akıl ve yürek anlamakta ve anlam yüklemekte cüce kalmaya başlar.Mı acaba demekten de kendini alamaz insan...evre evre sunulur eylül misali sis kaplı duygular. Yağmurlar yağar ve okşar her damla pencere pervazını....Tık tık, kimse yok mu dercesine... Kimbilir belki de o tıklamalar, uyan ve kendine gel, gör sana verilen güzellikleri der...Sıkılmış limon değilsin ki ağlıyorsun ekşi ekşi der...Bak bana;
-Her damlam sana nasılda bir çok duyguyu bir arada ebrulayıp sunuyorum görmüyor musun?..der.
Belki de gitmelerde eriyen avuç içi sıcaklıkların izidir parmak uçlarındakiler... Kader ne yapsın ki; eğer insan önüne gelen fırsatlardan birhaberse... Ya da o fırsatlara hayalsiz, ümitsiz ve kuşkularla bakıyorsan...Hatta saçak altı düşlerin ve sevişmelerin sözde kaldığını var sayar, ruhu et-kemik kisvesinden ayırıp çırılçıplak yürüyorsan...
Kader diyemezsin parmaklara takılmış dairelere... Kareler, dikdörtgenler ve küpleri yok sayamazsın... Öğrenilmiş hiç bir şey için çok geç değildir.
- Ya hiç öğrenemeseydin ne olacaktı?
Kuytu bir bedenin izbesinde yosunlanan yüreğin ışığını görmek için, pervane olmaya gerek yok ki... Hatta BOŞ VERMEK için kadere sitem etmeye ne gerek vardır ki... Hatta ve hatta mesafelerin suçu nedir ki?.. Yanyana iken bile sevmekten ve paylaşmaktan kilometrelerce uzak olanlar vardır bilirsin...Öyle ki; neredeyse aynı havayı solumaktan kaçar oldu insanlar. Sokakta bile bir at gözlüğünün çerçevesinden birbirlerimize bön bön bakar olduk...
Akla gelmeyen ne varsa başa gelirmiş... Unutmak ve sil baştan yapmak, ancak ölür ve yeniden dirilirsen başarabileceğin şeydir... Aslın da her unutmaya çalıştığımız şeyi, en ince detayına kadar aklımıza düşürür ama görmeyiz. Zamana set çekemeyeceğimize göre, yaşanmışlıkları da hayatımızdan silip atmaya da gücümüzün yetmeyeceğini bir anlasak, her şey yoluna girecektir. Bilinmesi gereken’ hiç bir acının, hep aynı kalmayacağıdır.’ Tıpkı aşk gibi...
Hiç beklemediğin anda çalıverir kapını aşk ve akıl çoktan terk edip gitmiştir seni. Aklın yerinde kalan koskocaman boşluğu fark etmezsin. Sanırım aşkı ulaşılmaz kılanda budur. İnsanın en güvendiklerinden biri de aklıdır. Bu yüzden de çılgınlıkların ve çıldırışların eşiğinden atlayalı çok olmuştur da görmez insan... Beklenmeyenin geldiği yerden sıvışır ama beklenmeyen anlarda da aşkı buyur etmenin acısını, fitili fitil getirir burnundan insanın...Akıl öyle farklı bir sistemle işlemektedir ki;
-An gelir sizin unuttuğunuzu varsaydığınız çok şeyi bir anda gözlerinize mil çekercesine sızım, sızım sızlatarak gözlerinizin önüne yaş misali düşürüverir. Kırık kırpıkta olsa, o zulada tozlananları silkeleyip,
-Buyur burdan yak!!! deyiverir...
İşte öyle anlarda sudan çıkmış balıktan farksızdır insan. Çaresiz, bezgin, bitkin ve kuş tüyünü bile alıp atamayacak kadar yorgundur... kimsesiz ve kendi ile başbaşadır. Sığınacak bir kucak arar.
Çıplaklık çok göreceli bir kavram olmasına rağmen, üryan kalışınıza siz bile şaşar, en direk ANNENİZİN yanında olup, kuçağına sokulmak ve okşanmak istersiniz...İhtiyaçtan doğar istekler, ya da daha fazlasını umut etmekten...Yetinmek ve şükretmek dururken, mesafeleri topa tutarcasına sitemlerin fitilini ateşlemek, bir nevi kaçışa işarettir... Mutlu ol demek kolay mıdır? Yürek bu denli severken hem de... Onun bir başkası ile mutlu olduğunu bilmek, kaos yaratmaz mı seven yürekte? Sızlatmaz mı içinizde bir yerleri? Yanında ben olmalıydım dedirtmez mi dile? Binbir hayalin eşliğinde halüsinasyonlar gördürtmez mi?
Böyle bir durumda, hayaller bir törpüdür... Aşındırmaktan öteye de gitmez yüreği... Düşünün ki;
O uzakta bir yerlerde ve mutlu... Yüreğin bam telini koparıp atmaz mı?... Çalınmayan bir sazın türkülere susması gibi, ağıtlar yakıp, yas tutmaz mı? Kurduğunuz hayaller işte o an da acının gediğine sancılı kocaman bir taşı getirip oturtmaz mı? Boğazınız da hıçkırıkları düğümleyip, sessiz sessiz ağlatmaz mı? Dışı eli, içi beni yakar misali...
Gidiyorum bütün aşklar yüreğimde
Gidiyorum kokun hala üzerimde
Sana korkular bıraktım
Bir de yeni başlangıçlar
Bir kendim, bir ben gidiyorum... SEZEN AKSU
Kırık bir AŞK hikayesinin izidir, parmak uçlarındaki dokunduğun her şeyi yakan ateş...
Okuyan gözlere saygılarımla.
HÜZÜN ŞAİRİ; NİĞMET YILDIZ.
YORUMLAR
unutmak istedikçe
daha çok acı verdiği bir mutlak
hüzün yazının her noktasına sinmiş
başarılı bir anlatımla bize sunulmuş
kutlarım
saygılarımla
hüzün şairi
ve duvar yine gördükleri(n)m, karanlıkta üstelik etrafı(n)m, bu çıkmazlıkta arayışı(n)m, bir küçük pencere, umutsuzda olsa(n)m da, bakışları(n)m gökyüzüne...
güzelmiydi ? evet benim yüreğime çokça güzel geldi ,yazan yüreğe kaleme tebriklerim çokça ,hüzünbaz şaireem ,sayfana sevgiler bıraktım, bu güzel yazıyı ,heybemde götürüyorum... sevgilerle...