Filiz KILINÇ'ın "LEKE" Adlı Şiirinin Eleştirisi
Filiz Kılınç’ın ’’Leke ’’ Şiirinin Eleştirisi
Leke
Sandıktan çıkan kutsanmış patiskalar
Ve beyaza düşen kırmızı
Bakire kızların mahrem rüyaları
Mastürbasyona maharetli eller
Ki konuşmaya kızarık yüzler
Ne çok dogma ile sindirildiler
Yarı tanrılar girince rüyalara
Adı aşk olan
Adı sadece kitap aralarına yazılan
Adı dud’larda saklanan
Gerçek tanrıları terk ettiler
Camların arkasında kendinden kaçak
Gözlerine yabancı
Ellerine ürkek kızlar
En fazla babalarını tanıyorlar
Anne neden kıllıdır döşler bu kadar
Ben kendime dokunsam
Elerim yanar mı cehenneme kadar (!)
Şimdi kasıklarında ağrıyla
Ve içsel merakın yangınıyla
Yarına yürüyor çocuklar!
Kızlığı bilmeden
Kadınlığı yaşıyorlar
Her bebek dokuz ayda doğar
Ya prematüre olanlar?
Ayırma bacaklarını ayıptır diyen anneler var
Dokunma kendine günahtır diyen teyzeler
Ve hala leyleklerin taşıdığı bebekler
Ahh kızlar
Bacaklarını kocalarına bile açamayacaklar
Korkacaklar
Annelerinden korkacaklar
Kocalarına babaları gibi
Ürkek gibi
Şaşkın gibi
Gibi gibi bakacaklar
Sandıktan çıkacak kutsanmış patiskalar
Ve şaşkın çocukkızlar!
Lekelerini utanarak bırakacak
Ve dokuz ay sonra çocukanne! olacaklar
Erken doğum yapanlara
Gözler hep şüpheyle bakacaklar
Kızlar
Çocuk kadınları
çocuk kadınlar
çocuk anneleri
çocuk anneler kendilerini doğuracaklar
sandık
patiska
el
mastürbasyon
karanlık.
Anne
Ellerim yanacak mı sonsuza kadar
Filiz KILINÇ
.......
................Şairin görevi ve amacı şiirin ilk yazıldığı yıllardan başlayarak sürekli tartışılmıştır. Kimi şair, Ahmet Haşim’de, Servet-i Fünun ve Fecri Ati Edebiyatı sanatçılarında olduğu gibi: ’’ Şairler, şiirlerinde duygularını yansıtmalıdır, eğer düşüncesini dile getirecekse, makale, deneme…vb. yazsın. ’’derken, kimi de Nazım Hikmet ve diğer toplumsal içerikli şiir yazanlarda olduğu gibi; ’’Şairin görevinin yaşamı dönüştürmek olduğunu ileri sürmüşlerdir.’’ Filiz Kılınç, şiirlerinin genelinde düşüncesini dile getirmez sadece gözlemlerini ve yaşam gerçeğini anlatır bizlere. Ancak bu şiirinde tam tersi bir yol izleyerek düşüncesini dile getirmektedir.
’’Sandıktan çıkan kutsanmış patiskalar
Ve beyaza düşen kırmızı
Bakire kızların mahrem rüyaları
Mastürbasyona maharetli eller
Ki konuşmaya kızarık yüzler
Ne çok dogma ile sindirildiler ’’
.......Daha küçük yaşlarda ülkemizde kız çocukları anneleri tarafından çeyizleriyle, yaşam biçimleriyle, davranışlarıyla iyi bir anne ve eş olmaya hazırlatılmaktadırlar. Kızlar annelerine cinsellik konusunda bir şeyler soramamaktadırlar. Anne, kızının kafasını çeşitli doğmalarla koşullandırmaktadır. Böylece kız annesine sorduğu her sorunun tepki topladığını bilmekte, bu yüzden konuyu annesiyle paylaşamamaktadır. Öyle ki kızlar önce babalarından, daha sonra da kocalarından korkarak yaşar hale gelmektedirler. Kendi yaşamını bile sorgulayamayan bir insan olup çıkmaktadırlar.
’’Ayırma bacaklarını ayıptır diyen anneler var
Dokunma kendine günahtır diyen teyzeler
Ve hala leyleklerin taşıdığı bebekler
Ahh kızlar
Bacaklarını kocalarına bile açamayacaklar
Korkacaklar
Annelerinden korkacaklar
Kocalarına babaları gibi
Ürkek gibi
Şaşkın gibi
Gibi gibi bakacaklar ’’
……….Bu şiir ilk kez okuduğumda tokat gibi çarptı yüzüme. Öyle anlamlı ve öyle derin ki. Bir o kadar da güzel yazılmış ki. Bir anlamda toplumun kızlara bakış açısını, onu kalın kafesler içine hapsedişini sorguluyor ve bizi derin bir acıyla başbaşa bırakıyor. Şair, tüm annelere: ’’Kızlarınızı bu çağda bile ilkel bir anlayışla yetiştiriyorsunuz, onlar da yaşamdan hiç bir tat almadan yaşayıp gidiyorlar, yaşamı sorgulayamıyorlar,’’ diye haykırmakta ve hesap sormaktadır.
........Kızlığını yaşamadan kadınlığa geçen ve sürekli baskı altında yaşayan kadınları düşünüyorum. Şiir işte bu kadınların sessiz çığlığını haykırıyor. Bunu yaparken hesap soruyor.
.........Peki tüm bunları düşünecek yürek var mı bizde? Şiire ’’bir ’’ veririz ve tüm korkularımızdan ikiyüzlülüklerimizden kurtuluruz.Tıpkı puan ortalamasına göre çok düşük verdiği anlaşılan bazılarının yaptığı gibi. Beyler ne yaparsanız yapın, ama sakın ola ki başınızı devekuşu gibi kuma gömmeyin. Çünkü o zaman bir yerleriniz açıkta kalmaktadır ve canınız yandığında bunun en büyük sorumlusu siz olursunuz.
............Son söz Filiz KILINÇ’a,
Pasiflediği şiirlerini benim okumam için tekrar etkin hale getirdiği için ona çok teşekkür ediyorum.
..............O güzel yüreği hiç susmasın. Ondan içerik olarak değilse bile dil ve anlatım olarak etkilenen ve ona öykünen çok şair var. Ben bunu onun şiirlerini okuduğumda daha iyi anladım.
........... Son yıllarda Mine GÜLTEPE, Nazan YİNANÇ vb. bir çok kadın şairin çok güzel şiir yazdığına tanık oldum. Onları da eşsiz şiir yüreklerinden dolayı kutluyorum; ancak bence Türk şiirinin gerçek anlamda kraliçesi kendine özgü şiir üslubu oluşturduğu ve doğmalara karşı çıkıp yüreklice haykırdığı için Filiz KILINÇ’tır.
Kendisini yürekten kutluyorum.
Ali Özen
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.