- 1292 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAY-SAHAF-ADAM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Kitap olsan ne yazar okunmadıktan sonra !’’
Gün çarşı gezintisine sebep iken, yol bir pasaja düşünce, bir çay içimlik fasıla verildi.
Kaçağa kesen siyahî sıcaklık, ince belli bir sadakat ile sunulunca önüne, işve naz bir eda ile nefesine değen ılık dokunuşları yalnızlığına ortak oldu.
_Eyvallah! Dedi garsona adam ve daldı derin düşüncelere.
Yokladı çevresini ürkek bakışlarla...
Boyası döküleyazılan vitrine ilişti gözleri, bir sahafın vitrin camıydı bu:
-Hükmü düşmüş yazıtların biriktiricisi- ve dahi sotasına düşürürse satıcısı…
Küflü harflerin feryadı yükseldi, daha birinci yudumda.
Çığlıklar sardı raftan rafa, oysa gün pazardı.
Kapalıydı sahaf.
İlk feryat kamustan gelmişti.
Kamus yitirmişti hafızasını, onca yabanıl söz arasında.
Feryadı bunaydı...
Adam kendi kendine konuştu:
—Kamus; bildiğiniz gibi lügat demektir, sözlük demektir.
Cemil Meriç merhum, sözlük için:
‘’Kamus, bir milletin hafızasıdır. Kamusa uzanan el, namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız ihtilali, tek mukaddese saygı göstermiştir:
Kamusa.
Heyhat! Batı da cinnet bile terbiyeli’ demiyor muydu?
Tefekkür alıp başını giderken tam da o an, ince bir ağıt yükseldi sanki cildbentlerin arasından varakalara düşmüş bir şiirin son dizesinden.
-Kulak kesildi- adam...
Kim bilir, kaç gece boyu sesi yırtarken asumanı, onca zaman duyuramamıştı yüreğinin çırpınışlarını sevgiliye bu şair, belki de!
Diye düşündü ve sustu.
Şairin duyguları bir sahaf tezgâhına düşmüştü, ikinci el.
Ama sevgilinin haberi bile yoktu bundan.
Hoş şair de habersizdi, bilse yazar mıydı onca dizeyi, geceler boyu tan sökümlerine değin.
Bir yudum daha çekti siyahî sıcaklıktan adam.
_Okumuyoruz vesselam dedi.
Sahaf, patlattı beylik sözünü:
—Kitap olsan ne yazar okunmadıktan sonra !’’
Son yudum çekilince yalnızlığın dem aldığı saatte, yola vuruldu adam.
Aklına düşen sözü not ediverdi unutmadan.
Ne de olsa unutma yaşlarına merdiven dayamıştı.
Tekrarladı:
—Kitap olsan ne yazar okunmadıktan sonra !’’
Gün böyle biter diye düşünürken, bir sapakta başka bir pasaj ilişti gözüne adamın.
Bu kez açık bir sahaf vardı burada.
Teklifsiz daldı içeriye.
Önce bir sepete gelişigüzel bırakılanlar dikkatini çekti.
Sonra raflara daldı neden sonra.
Dokundu küf kokulu sarı sayfalara parmak izleri aradı ilk okurdan hatıra
Sahibi kimdi...
Niçin?
Neden?
Nasıl?
Niye?
Soruları fırdöndü beyninde...
_Sahip neden sıkılır kitabından dedi?
Soru bir uğultu şeklinde dolaşırken beyni...
Gözlerine inanamadı adam!
Çünkü eline aldığı bir şiir kitabının ilk sayfasında şairi tarafından atılan imza vardı.
Ve diyordu ‘’ Şair ve yazar kardeşim (...) ‘ya Sevgilerle…
- ‘’ Olacak iş değil dedi adam.
Bir başka kitap daha ilişti gözüne yine bir şair tarafından imzalı…
Yine aynı (… ) Şair ve yazar kardeşe (!) hediye edildiği anlaşılan.
Adam dokundu kitaplara almak istedi fakat neden sonra vazgeçti almaktan... İçi burkuldu.
Sonra adı geçen şair ve yazar’a ait kitaplar geçti eline.
Onları da yerine bıraktı.
Adam sahaftan aldığı kitaplarla dönüş yolunu tuttu...
Diline bugün dolanan söz:
‘’Kitap olsan ne yazar okunmadıktan sonra !’’
Diye diye eve geldi.
Okudu ve yazdı.
Yazdı ve okudu.
Gün geceye döndü.
yahya incik/şanlıurfa/2009
05.07.2009 saat:23:07
YORUMLAR
Evet okunmadıktan sonra kitap olsan ne yazar,içilmedikten sonra ha Seylan çayı,ha ekstra Rize Çayı ne yazar? Türkü olsan,şarkı olsan söylenmedikten sonra..Gül olsan,ıtır olsan koklanmadıktan sonra...Mahbup matlupla buluşmalı illa...Yoksa aşık olsan ne yazar, maşuk olsan ne yazar....Ama Yahya İncik yazar...Ne yazarsa herhalde iyi yazar..Anladım ki bu yazıdan bu yazar iyi yazar....
Artık bırakın kitap okumayı, gazete dergi bile okumaz hale geldik malesef değerli yazarım, gençliğimde Haydarpaşa-Karaköy vapurunda herkesin elinde bir gazete olurdu, kazayla elinde gazete olmayanlarda uzaktan diğerlerinin gazetesini okumaya çalışırdı, şimdi artık herkes sadece denizi seyrediyor, seçkiyi hakketmiş bu güzel yazıyı ve yazarını kutluyorum, selam ile.
İmzalattığım bir kitabı vermek mi? O mücevher değerindedir üstelik hediye özelliği de taşır.
En azından bunun hatırı olmalı. Belki mirasçıları olmayan birinden gelme kitaplar, ya da mirasçılarının tüm eşyalarını dağıtması sonucu geldi oraya kitaplar.
Yani kendisine verilen kitabı bırakmamıştır diye her türlü alternatifi arıyorum:))
Görmeyen gözleri ile yeni dünyaların yolunu gösteren Cemil Meriç ustaya da selam olsun, mekanı cennet olsun.
Tebrikler, selamlarla