- 892 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MISIR’DAN TEPKİLER. HAMAS VE RACHEL CORRİE
Filistin’den başka Mısır kanadından da bu konuda tepkiler geliyor Mısırlı milletvekili Muhammed El-Umde, Mısır Halk Meclisi Başkanı Fethi Surur’a verdiği soru önergesinde, Mısır’ın Amerika’nın bir eyaleti haline geldiğini ve ABD Yönetimi’nin taleplerini tereddütsüz yerine getirdiğini söyledi. Milletvekili Muhammed El-Emde, ülkesinin Siyonist işgal devleti’nin Lübnan’da ve Sudan’da yaptığı saldırılara sessiz kalmasını eleştirerek, Mısır’ın bütün bunların da ötesine geçerek Gazze halkına uygulanan kuşatmayı ağırlaştırmak için Gazze sınırına çelik duvar inşa etmesini kınıyordu.
Gazze sınırına inşa edilmeye başlanan utanç duvarı Gazze halkının tek su kaynağı olan yeraltı sularını da tehdit ediyor aynı zamanda. Yeraltı suları uzmanı mühendis Nizar El-Vahidi, Gazze sınırına inşa edilecek çelik duvarın Gazze’nin yeraltı su kaynakları için stratejik tehdit teşkil ettiğini söyledi. Siyonist işgal devletinin Gazze’nin yeraltı sularını çekmek için Gazze Şeridi’nin doğu ve kuzey sınırlarına yakın bölgelerde su kuyuları açtığını hatırlatan El-Vahidi, yeraltına inşa edilecek çelik duvarın da Gazze’nin güneyindeki yeraltı sularını çekeceğini ve Gazze Vadisi sularının Gazze Şeridi’ne akmasını engelleyeceğini belirtti.
Mısırlı uluslararası hukuk uzmanı büyükelçi Dr. Abdullah El-Eş’al, her ülke gibi Mısır’ın da sınırlarını koruma hakkı olduğunu fakat bunu yaparken komşu ülkeye zarar verme hakkının bulunmadığını söyledi. Mısır’ın inşa etmeye başladığı çelik duvarı uluslararası hukuk açısından değerlendiren El-Eş’al, Rafah Kapısı’nın uluslararası hukuka aykırı olarak kapatılmasının Mısır-Gazze sınırında tünellerin açılmasına yol açtığını hatırlatarak, tünelleri kapatmak için sınıra çelik duvar inşa etmenin katmerli suç olduğunu ifade etti. Duvarın amacının Gazze halkını işlemedikleri bir suç dolayısıyla boğmak ve öldürünceye kadar korkutmak olduğunu kaydeden El-Eş’al, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Temsilcisi Richard Falk’ın Gazze ile ilgili raporunda Gazze halkının ölümden kaçış hakkının engellendiğine işaret ettiğini hatırlatarak, Mısır’ın çelik duvar ile Gazze halkı için ölümü kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi.
Kahire’de yayınlanan Eş Şurug gazetesi 13 Aralık ve el Mısrıyyun gazetesi 15 Aralık 2009 tarihli nüshalarında çelik duvar için kazıların başladığını duyurdular.
Gazzeliler de "Onlar 30 metrelik engel koyarlarsa biz 70 metre derinliğe ineriz" dediler. Peki, niye İslam ülkelerinden bir itiraz yok. Çünkü HAMAS’ın bitmesini İsrail’den çok İslam ülkelerindeki yöneticiler istiyorlar da ondan. Demokratik bir seçimle iktidara gelmiş olan HAMAS’ın direnişçi ruhu ülkelerine sirayet ederse iktidarlarını kaybetmekten korkuyorlar. İsrail 7 metre yüksekliğinde yukarıya doğru beton duvar örüyor, Mısır da 18 metre derinliğinde aşağıya doğru çelik duvar çekiyor.
2008 de Gazzeliler sınır kapısına yığılmış, alışveriş için Mısır’a geçmek istemiş ama Mısır yönetimi kapıyı açmamıştı. Bıçak kemiğe dayanmış ve Gazzeliler sınır kapılarını yıkıp Mısır’a girmişti. İhtiyaç duydukları şeyleri satın aldıktan sonra da hepsi evlerine geri dönmüşlerdi. Gazze halkı onurlu bir halk. Mısır’a ya da başka bir yere yerleşme derdinde değil. İşgale karşı direniyor Bu nedenle, suçlu ya da sorumlu olanlar tünel kazanlar değil, onları tünel kazmaya zorlayanlardır. Şeklinde görüşlerini dillendirmektedirler.
Sanırım dünya yüzünde hiçbir millete bu denli ağır zulüm uygulanmamıştır. Ve bu denli zalim bir kavimle hiçbir millet imtihan olmamıştır.
Gelelim Hamas’a Ersin DOYRAN’ın Şubat 2008′de 1. Baskısını yaptığı bu 135 sayfalık çalışma Hamas’ı tüm yönleriyle ele almakta, ele alırken de bu hareketi ortaya çıkaran tarihi ve sosyolojik arkaplanı da güzel bir şekilde açıklamaktadır.Kitaba göre ; Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in Filistin’deki bir kolundan nasıl Hamas’a kadar evrildiği, hareketin kendisini ortaya çıkaran sosyal, toplumsal ve siyasi gelişmeler anlatılıyor. Kitapta çoğumuzun kulaktan dolma bilgilerle bildiğimizi sandığımız bu hareket hakkında şaşırtıcı bilgiler veriliyor. Örneğin, Hamas denilince aklımıza terörist diye kabul edeceğimiz insanlar gelmesine karşın, Halid Meşal’in Kuveyt Üniversitesi Fizik bölümü mezunu olduğu, Başbakan İsmail Haniye’nin Arap edebiyatı bölümü mezunu olup Gazze Üniversitesinde Dekanlık yaptığı, hatta 2006 seçimlerinde kurulan Hamas hükümetindeki 12 bakanın doktora derecesine sahip olduğunu bu çalışmadan öğreniyoruz.
Öğrendiğimiz diğer önemli bir nokta ise, Hamas’ın bu kadar çok halk desteği almasının ve El Fetih’e tercih edilmesinin altında yatan asıl sebebin ne kadar şiddet yanlısı olarak gösterilse de halkına sunduğu eğitim, hastane, aşevleri gibi birçok sosyal hizmetin olduğudur. “Bazı akademik ve siyasal çevrelerde çizilen eli silahlı terörist örgüt tasvirinin aksine, Hamas’ın yetmiş milyon dolarlık bütçesinin yüzde doksan beşi bu bahsedilen sosyal harcamalara ayrılmaktadır.”
Sonuç olarak, DOYRAN’ın bu çalışmasıyla Hamas hakkında bilmediğiz birçok şeyi öğrendiğimizi ve bildiğimizi sandığımız birçok şeyi yanlış bildiğimizin farkına vardım. Her ne kadar kamuoyuna eli kanlı terörist örgüt olarak lanse edilse de Filistin sorunu tarihsel açıdan değerlendirildiğinde Hamas’ın kendiliğinden ortaya çıkmadığı, onu ortaya çıkaran iç ve dış dinamiklerin olduğu anlaşılacaktır. Sonuçta Hamas Filistin halkının çoğunluğunun seçtiği (132 üyeli Filistin Meclisinin 72 koltuğuna sahiptir.) meşru bir yönetimdir. Onu yok saymak Filistin halkının tercihlerini yok saymak anlamına gelecektir.
“Ben Arabım bin yıl önce evinden kovulmuş” Limon Ağacı…. Ortadoğu’dan bir Arap ve bir Yahudi’nin kurduğu dostluğu anlatma iddiası ile yola çıkmış bir kitap. Evinden kovulan bir Filistinli genç adam ile o eve gelip yerleşen Yahudi ailenin kızı arasındaki dostluğu anlatıyor. Sandy Tolan adlı gazetecinin kaleminden Elif Şafak’ın tercümesi olan bu kitap olayın duygusal boyutunu çok güzel aktarıyor. Biliyoruz ki Yahudi olup da bu zulmü kınayan, ya da bu zulme dur demek için Amerika’dan kalkıp gelen Filistinli bir ailenin yok edilmesini önlemeye çalışırken İsrail’in askeri bir buldozeri tarafından ezilen Rachel Corrie hâlâ gönüllerde yaşıyor..İnsanlık dışı bu davranışı kınayan dünya vatandaşı pek çok insan gibi İsrail’de yaşayan İsrailli Yahudilerde var.
"Kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım, bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Afrikalıyım..."diyen Rachel Corrie, insanlığın ve insanlığımızın vicdanıydı, ortak sesiydi. Tabii ki duyabilene…
Perihan TUNÇOK
ESMİZE 30.3.2011
yarın:ONE MİNUTE ,MAVİ MARMARA VE TEPKİLER…BÖLÜM VII
YORUMLAR
Hamas ve öncülü Emel çizgisindeki ehlileşemeyi; devamında İhvan-i Müslümin'in özelde Mısır, genelde tüm İslam ülkelerindeki benzerlerini, sınıfsal olarak geçiyorum. Ortodoks İslamizmin Ilımlı veya radikal olan birikim ve bilincini aşar çünkü, en azından ( asabiyel Arap ulusal) Arap, İslam sentez bir ulusallıkla bakarak çözümleme yapmayı denediniz mi?
Bu soruya ve sorunsala emperyalizm, kapitalizm ve yeni sömürgecilik bütüselliğinde ve petropolitik yaklaşımdan, Arap (genişletme ile Farsları da katabiliyorum) kavmiyeti içindeki, duruşunu nasıl görüyorsunuz? Bir zamanlar Arafat ve El Feth ve şimdiki F.K.Ö ve El Feth karşılaştırması ile bunu yapabilecek bilgi dökümanını bulacak kolaylığınızında olduğunu umuyorum.
Gerek Hamas, gerek prototopi ve aşırı şahin çıkış noktası Emel hareketinin Arabo/fars eksende yapacakları F.K.Ö., Arafat , Cillinton ve Barak üçlüsü olarak Beyaz Saray kapısındaki çilveleşmeye benzeyecektir. Bunu daha geri götürürsek eğer, Begin ve Sedat çizgisini kolaylıkla bulabiliriz. Müslüman Kardeşleri ise oldukça ehlileştirilmiş ve emperyalizmle anlaşmış bir Ortadoğu petropolitiğinde görebiliyorum (Geniş ve gelecek zaman kipinde).
Yani, bunu görebilmek kerametde değil, sizler nasıl görmeyebiliyorsunuz, anlayamıyorum. Afganistan ve S.S.C.B. ne karşı olan haklı savaş sonrası, Abd destekli cihat ilan edenlerin sonu size bir fikir veremiyor mu? Devamında yazdıklarınızda, çok zikretttiğiniz Arap-İsrael ( 1967 Altı Gün) savaşları ile kesin yenilgi sonrası: Önce Sovyetik sonra Atlantikçi Sedat ve muhatabı Begin çizgisi size fikir vermiyor mu? Bu örnekleri çoğaltabilirim.
Bilemiyorum... Temele, eleştiriler esası olarak ne koyuyorsunuz, ama farkında olmadan, hep ve yine İsrael'e ve genel Batı sömürgeciliğinin değirmenine su taşıyor görüntü veriyorsunuz...
Son olarak yorumumu, ola ki, eleştiri olarak bulmaz veya sevilir bulmazsınız diye, bu sebepten bir daha katkı yapamam beklentisiyle, kalıcı bir karar cümlesine yakın bulunsa da; hiç sevmediğim halde hatta, iddialı bir önerme cümlesi yazarak bitirmek istiyorum.
Şöyle ki; Eski Ortadoğu veya yeni versiyonu GPOB çoğrafyasında topludurum (Jeopolitik) yoktur... Olmayacaktır ! Orada olan, hep ve her daim olacak olan; petropolitik emperyalizm ve ona işbirlikçi maskeli yöntemselliktir.
Değerli öğretmenim, eğer yazdıklarımı sevilir ve eleştiri düzeyinden ötede bulursanız, ben, bir daha bu tür yazınsal katkılarada cesaret etmeyebilirim, bunuda bilgilerinize sunmayı önemli buluyorum.
Saygılarımla...
Göktürkmen tarafından 3/31/2011 9:30:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esmize - Perihan Kılıç
Göktürkmen
Böyle düşünüyorum. Esenlikler dilerim.
RACHEL CORRİE hala utanabilecek vicdan taşıyan....
Hala kalbinde bir karınca izi kadar iman taşıyan...
Ve hala "insan" olduğunu anımsayan ...
Herkesin duygularını yıkadı engin ve cesur yüreğinin ırmaklarında.
İnsan ne demek öğretti.
Vicdan ne nasıl olur gösterdi...
Ve ALLAH kulunun ecrini zay etmez...
ALLAH yapılan iyiliği karşılıksız koymaz....
HAMAS' karşı çıkan Arap Yöneticiler bu günlerde ülkelerini saran ateşin çıkacağını biliyorlardı. İslam Milletinin zillete daha fazla katlanamayacaklarını anlamışlardı....
Amerikan ....Amerikan kuklaları bile değil...Amerikan eşekleri olan bu zorbalar besledikleri karganın gün gelip gözlerini oyacaklarını biliyorlardı..
Çalışmalarınızı tebrik eder,gayretinizin artarak devamını talep eder...
Bazı potofonototilik seslere kulak vermeden yazılarınızın beğenilerek ve bir ders havasında okunduğunu...kopyalanıp elden ele gezdiğini....sohbetlerde de kaynak gösterilip kullanıldığını bilin değerli kardeş...
Allah Esmize'nin gayretini zayi etmez...Emin Ol!
Öyle söz veriyor...
Selam saygı benden..
Esmize - Perihan Kılıç
Arap aleminin geçmişten beri kalibeliciği şereflerin enbüğüyü addeden bir yönü hep olmuştur. Gerçekte suni de olsa kurulan onlarca arap ülkesinde bu dürtü yaşamaya devam etmiştir, ediyor. Biz müslümanlarca asrı saadet dönemi sayılan devir içerisinde üç halifenin öldürülmüş olmasınında anlamı burada gizlidir. Ki bu işleri kotaranlar bizzat Peygamberi tanımış,görmüş, onunla yaşamış insanlardır. Bu nazik yapıdan dolayı her devir eşelediğinizde mutlaka size uygun bir malzeme mümkün olmaktadır. Duvar inşalarının hıncının da kökünü burada aramak çok yanlış olmaz. Bu mesele düzleminde Türkiye'nin birincil rolü üstlenmesi ise aklın sınırları zorlandığında maalesef biraz işgüzarlık içermektedir. Çünkü aynı dönemde Irak'ta daha vahim olaylar sürgit devam etmekteydi. Bu coğrafyaya bakışta ölçünüz müslümanlıksa, bir tarafa karartma uygularken, diğer tarafta üstünüze doğrudan vazife olmayan bir konuyu öne çıkarmak bana çok anlamlı gelmemiştir.
Kutladım Hocam..Selam,saygı...