Yeter ki Sen Üzülme!
Derdiyle dertlendiklerimize ithaf olunur......
Bugün sana anlatmıyacağım ortadoğunun ezilmiş halklarını, yoksul kamplarını,fellucenin çocuklarını.
Anlatmıyacağım umudunu yetirmiş suratları ve elleri kirlenmiş sokak çocuklarını.Bugün sana ezberci, sloganik içi ruhsuz kreşeleşmiş sözlerden sözcükler göndermiyeceğim. Doğudan- batıdan, kuyudan-yusufdan bahs etmiyeceğim. Zindannın dilini, eyyübün sabrını, yunusun zikrini anlatmıyacağım. Biliyorum şunu iyi biliyorum ki bu anlatılanları sende çoğu defa okudun ve okuttun.
Bugün sadece ve sadece seni sana anlatacağım ey can!
Dinle beni ve avuçlarını aç semaya kalbine nur akana kadar akıt içindekilerini..
Biliyorum çok mahzunsun. İçin kan ağlıyor. Bedenin bitap düşmüş. Kavramların, okudukların, ezberlerin arık ruh alemine işlemiyor. Hayallerin,ideallerin satır aralarında gizli.
O güzelim pembe düşlerin, eşiğinden geçerken diktiğin mor menekşelerin, bakmaya bile kıyamadığın avuçlarında büyütüp göz pınarlarından boşalan yaşlarla suladığın o menekşelerin belki bugün kurudu. Halbuki o menekşelere nice emekler, nice bahar dolu yarınlar biçmiştin. Nasılda kıydılar morfin yemiş suratlar.Sen üzülme ve mahzun olma Ey Can!
Gündüzleri kavga verirken sıralarda, gece hayata yorgun bakışla gene mi? kavga var bugün. Gene mi? savaştayız. Umud ellerimde kayboluyor, kayboluyor yarınlarım ve dertli kalemim diyorsan.
Hayata karşı iki katır yük taşırda, iki satır kelamla derdini yazamassan sakın ha üzülme!
Riyakar bakışlar, bol süslü sözler senin etrafında belki uçuyor. Halbuki o kadar da ihtiyacın var ki hak ve hakkaniyet adına. Yalın ve mütevazi ama çözüme bir adım daha yakınlaştıracak nasihate.
Ey Can!
Dertlerin ibadetlerine mi? yansıdı. Göz yaşlarınla yosunlaştırdığın seccadenin püskülleri ilmik ilmik çürürken bedeninle birlikte çürüdüğünü mü? hissediyorsun. Toprak sana daha mı yakın geliyor ey can!
Sevdiklerin senden birer birer uzaklaşırken kendini o kadar yanlız mı? hissediyorsun.İşte dur can! Rabbin’ den sana bir kelam. Umudun ve mumun sönmeden.
“Ancak tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyenlerin, işte ALLAH onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. ALLAH bağışlar ve merhamet eder.(Furkân 70)
İşte bunca olumsuz şartlara, yorgun düşmüş umudlarına karşılık Tevbe edip günahlarına af diliyorsan ne mutlu kardeşim sana! Afuv ve tevvab olana sığınabiliyorsan,sana yapılan bunca eziyete karşı ona sığınıyorsan ne mutlu sana!
Yalnız kardeşim sen üzülme! sana mahsus dertlerin,’hayatın her sillesine dayanırım. Yeter ki sevenlerim yanımda olsun.Vurmaktanda vurulmaktanda korkmam yeter ki sırtımdan vuran canlar olmasın! deyip hayıflandığın, yapamayacağını zannettiklerin ama yaptıkların… ağlamaktan sızlandıkların belki kafanı duvarlara vurdukların için sakın ha! sakın; dertlen ama derdinde boğulma!
Hüzünlen ama hüznünde kaybolma!
Her yere düştüğünde direnmek ve var olduğunun idrakine varmak için hayata merhaba de. Merhaba de doğan güneşe ve sabahın ilk ışıklarına.
Üzülme kardeşim! ve üşenme direnmekten. Ne kadarda düştüğünü hissetsende...
Düşüşlerin yolda oluşunun alameti…
Düşe kalka yürüyüşlerin insan oluşunun alametidir kardeşim… Düşmekten korkma! o halde.
Korkacaksan direnip, ayağa kalkamamaktan kork! Düşersen, ayağa kalkmaktan korkma! Düş, ama her defasından direncini ve onurunu dik tut! ayağa kalk!
Günahların da senin, tevbelerin de. Umudlarında senin, yarınlarında. Düşüşlerinle erdemli olacak ve kemale ereceksin unutma!
Yanlışlarınla, hatalarınla, yetersizliklerinle kemale erecek ve bizlere faydan olacak.Etrafına örülmüş onca duvara,çembere, prangalara rağmen sen bizlerlesin.Bizlerin arasında hep direncinle var olacak, ümmete örnek olacaksın.
Kardeşlerini, çevreni, dostlarını bağışla. Sana yapılanı, saldıranı ve sırtından vuranı bağışlaki bağışlanasın.
Sözün özü bağışlamadıkça, bağışlanamazsın.
O zaman işte hiç gücenme ve darılma. Ümitsizliğe kapılma...
Düştüğünde ayağa kalk! emi kardeşim.....
İMZA:Kardeşin. Abdulkadir Seven