- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dar Bir Yaşam Kesitidir Bu…
Dar Bir Yaşam Kesitidir Bu…
Önce yavaş kapatıyorsun gözlerini…
Sonra içine sindire sindire ciğerlerine havayı dolduruyorsun…
Sonra da hissettiğin acıyı parçalara bölerek, konularına ayırarak, bastırıyorsun yüreğinin derinine…
Tek cümlelik bir nefes bırakıyorsun dudaklarını sıktığın aralıktan…
Ve O nefesle birlikte “neden sevdim seni bu kadar” diyerek nefesini bölüyorsun…
Karanlıklar, gözlerinden içine işler…
Kelimeler cümlelere dönüşerek sorular halinde içinden fışkırır…
Ve sen, kaybolan nefeslerine, binlerce cümleyi sıkıştırırsın…
Sevmek bu, her nefeste tek tek darbelerle ezer yüreğini…
Sesin çıkmaz sinersin, koltuk altına sokmak istersin kafanı, ama onurun girer devreye ve susuz dudaklar kırışıklıklarla kabuklar bağlar, hiç düşünmeden, aklına bile gelmeden kemirirsin kendi dudağını… Kanının kokusunu içinde hissedince de, azar bütün düşüncelerin sanki son nefese ulaşmış titremelerinle…
Dar bir yaşam kesitidir bu, kaybedilmiş duygularının isyanı altında ezildikçe ezilirsin ve yine susarsın… Kıyamazsın bir zamanlar sevdim seni dediğine… Sevgi bu, sevildiği zamanları unutanları, acılarının içinde boğar…
Artık kendinde, kendinle baş başa hesaplardasındır, azapların korkunç ezilmişliğini yaşarsın da yine de, susarsın…
Boş veremediğin hislerinin ezilmişliğini yaşarken, yine de kalırsın suskunluklarla, sevginin o en üst merdiven basamağında…
Bilemezdik herşeyi, sadece ölmemiz gerekliydi ki herşeyi görmemiz için...
Yakmam lazımdı tüm resimlerini, mektuplarını, bir an öksüz kalacağımı hissettim, bir ömür boyu prangalandım O resimlere, mektuplara…
Hayatımı sana kilitledim, bakışlarımı, sen artığı yapmışım, haberim yoktu…
Yokluk zamanlarını yaşarken kimsesizliğimi de unutamadım, sakinleşemedim bir türlü hayata…
Her şey sen hesaplaşmasına çıkıyordu…
Yüreğimin zonklamaları sahipsiz bırakamıyordu beni…
Seni istiyorum, senden nefret ediyorum, tam bir çıkmaz çemberi bu…
Sanki bir pusunun ortasındaydı hislerim…
Artık titremelerim sahipsiz değildi… Ben varlığımın içindeydi hepsi…
Bir düşün, seni kaybetmek ne demek, bir düşün, O zamanlardaki bensiz yalnızlığını hatırla…
Sahipsiz bir benlik bu, ölümlerde olurdu bu sahipsizlik boşluğu…
Şimdi ben ne yapacağım, sana ne olacak, tam bir merkezden kayma bu hisler…
Melez bir sevgi bu, ikimizin de sahiplenemediği…
Bunu, bir sevgide hüsran savaşımı sanıyordum… Kaybettim…
Sessizliğin olsa da bakarım isminin yazıldığı bir sayfaya, hiç de bıkmam beklemekten…
Hesabını veremeyeceğimiz kaç sevgimiz oldu ki...
Hayatımıza iz bırakanlarla, canımızı yakanları unutmamız mümkün mü?
Hangi hesapsız sevgidir ki bugün canımızı yakan?
Çok sevmenin, dürüst sevgide kalmanın bedeli midir hesapsızca ödediğimiz?
Artık boş verdiğimiz hayatımızın hangi kulvarında dağınık bir başla dolaşıyoruz?
Artık dürüst sevgiden de korkmamız mı lazım, nerede şimdi güvendiklerimiz?
Hep aynı acıları yaşadığımız her şeye kader mi diyeceğiz?
Ayrılığın tüm nazlarından usanmadan da sustuk, içimize gömdük artık tüm düşlerimizi, isteklerimizi, düşüncelerimizi...
Yarınlarımızın hesaplarını dünlerimizde ödeyerek durduk hayatın duvarının önünde...
Dikenli çitlerle çevirdik özlemlerimizi, hasreti, bulunmaz bir çukur gibi yüreğimizin cidarlarına kazıdık da durduk...
Zapt edilmez isteklere gemledik sanki düşüncelerimizi de duvar önünde bağdaş kurup konuşamaz olduk...
Kapana sıkışmış bir ben yüreğiydi bu, mecalsizce çırpınan, çaresiz, şaşkın ve de umutsuz…
Beklemeyi öğretenlere diz çökmedik, gitme kal demedik, bir de dönmesini hiç beklemedik, kendi kendimize yetmeyi öğrendik... Ve sustuk yine...
Ama özledik, özlediğimizi de ona hiç mi hiç yüz yüze demedik...
Sen benim en güzel resmimdin baktığım...
Evet... Sustum… Evet… Sustuk artık geçmişin tüm umutlarına da küstük…
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.