- 1070 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK
Dünya hayatında hazin bir sâdâ;
“AYRILIK”
Şöyle söylüyordu ayrılıktan dem vurarak,
Dostlardan müfarakat (ayrılık)olmasa idi,
Ölüm ruhlarımıza yol bulamazdı ki gelsin alsın.¹
Hepimiz biliriz Hz. Âdem (a.s.) ayrılır cennetten ve Hz. Havva annemizden. İlk peygamber olduğu gibi ayrılık eleminin tadına ilk bakan da yine O’dur. Evet, hayat yolculuğuna başlayan her ben-i Âdem karşılaşır ayrılıkla. Ruhun cesede girdiği andan itibaren yavaş yavaş ayrılıklar başlar, Ruh cesede girdiğinde başka âlemlerden ayrılarak gelir, 9 ay bekleme yeri olan anne karnından ayrılırız ve koparırlar anne ile olan bağımızı yeni bir hayata başlamamız için. Sonra hayatta kalmak için rahmet çeşmelerinden verilen o gıdalı sütten ayrılırız, sonra çocukluktan, gençlikten, ihtiyarlıktan ayrılırız, o ayrılıklar içinde dahi sayamayacağımız kadar çok ayrılıklar vardır, ölüm kapımızı çaldığında ise ayrılırız çok meftun olduğumuz dünyadan, maldan, anneden, babadan, yardan, çocuktan ve öz bedenimizden.
Oysa ne kadar da ümitlerimiz, isteklerimiz, arzularımız vardı, ayrılık geldi ve hepsi sönüp gitti, biz de çaresizce bakmaktan gayrı bir şey yapamadık. Ölüm ayırdı tüm sevdiklerimizden.
Acaba bu ayrılıkların bir çaresi yok muydu?
Evet, çaresi var, hem de öyle bir çare ki dert gibi görülen bu ayrılığın derman olduğunu gösterir bir çare. Niyazi-i Mısri şöyle der;
“Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş,
Bürhan arardım aslıma aslım bana bürhan imiş,
Sağı solu gözlerdim, dost yüzünü görsem deyu,
Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş”
Derdimize derman derdimizmiş. Bu derdimizin çaresi, rehberimiz Kur’an-ı Muciz-ül Beyan’da şu ayeti okuyan herkese görünür.
"Herşey helâk olup gidicidir-Ona bakan yüzü müstesnâ. Hüküm Ona aittir; siz de Ona döndürüleceksiniz²" ayetidir.
Bu ayrılıklar dünyasında iman ile müşerref olanlar “ahiret gününe iman” rüknü ile kendisinden ayrılan sevdiklerine kavuşacağını bilir. Ayrılık olarak nitelendirdiğimiz şeylerin aslında kavuşmak olduğunu anlar, kendisini üzen bu şeyler lezzetli bir hal alır. Üstad Bediüzzaman Said Nursî hazretleri “güzel bakan güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” diyor. Dünya hayatında Müslümanın bakış açısını gösterir bu söz.
Bu prensiple yola çıkarsak ayrılıktan gelen ve gözümüze hazin, çirkin, elemli görünen şeylerin sadece imtihan sırrından dolayı böyle gözüktüğünü, zahirinin ve neticesin ise gayet derecede lezzetli, güzel ve sevindirici olduğu görülür. Bunun içindir ki Allah dostları her türlü hale şükür manasında “Elhamdulillahi ala kulli hal” diyebilecek olgunluğa erişmişlerdir.
Söz sultanı ve asrın imamı Üstad Bediüzzaman hazretlerinin Mesnevi-i Nuriye adlı eserinden bu örnek anlaşılırsa sanırım dert, tasa ve sıkıntı kalmaz ve bizler de “Elhamdulillahi ala nuril iman” diyebiliriz.
İ’lem eyyühe’l-aziz(Bil ki ey aziz kardeşim)!
Eğer İmam-ı Rabbanî Ahmed-i Farukî bugün Hindistan’da hayattadır diye ziyaretine bir dâvet vuku bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim. Binaenaleyh, İncil’de "Ahmed," Tevrat’ta "Ahyed," Kur’ân’da "Muhammed" ismiyle müsemmâ iki cihanın güneşi, kabrin arka tarafında milyonlarca Farukî Ahmed’lerle muhat olarak sâkindir. Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatâdır.
Hakikaten bize acı veren ve dert gibi gözüken ayrılık, ahiret olması sebebiyle kavuşma vesilesiyken bu dünyalık ayrılığa sanki hiçbir daha sevdiğine vasıl olamayacak gibi ağlayıp sızlamak ehl-i imana yakışmaz bir davranıştır. Zira inancına ters bir hareket etmiş olur.
Bütün ayrılık belalarından gelen teessürata (üzüntülere) nur-u iman kafi gelir, bitmez bir teselli, kopmaz bir ümit, sönmez bir ziya, kırılmaz bir rica verir.
Asıl en karanlıklı ve en nursuz ve tesellisiz, en elim ve müthiş ayrılık, ehl-i dalaletin ve ehli sefahetin ayrılıklarıdır.
Ölümün getirdigi firkat’ (ayrılık) azabı ile müteessir olan (üzüntü duyan) kalplerimize ise Allah (cc) ne büyük mütesellidir. Ölüm öldürülmüyor. Lakin öleni tekrar diriltecek olan var!
Öyleyse “Madem O (cc) var her sey var.”
Selam ve dua ile . NUR KALEMİ. 22.03.2011
1- Risale-i nur külliyatından
2- Kasas Sûresi: 28:88.
YORUMLAR
Öncelikle sizin gibi kalemleride aramızda görmek çok güzel, değerli hocam. yazınız hem içerik hem de üslup yönünden çok değerli buldum. inşallah daha nice güzel yazılarda buluşuruz... Kaleminiz daim olsun...