- 903 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
O KUŞLAR NEREYE UÇTULAR
O KUŞLAR NEREYE UÇTULAR
Gören, bilen, duyan, var mı? O kuşlar nereye uçtular?
Kahvenin önündeki ağaç dallarına sarkıtılan çoğu el yapımı kafeslerin içinde minik, dokunsan kırılacak ayaklarıyla uzun ince yuvarlak tahta parçalarının üzerinde durmadan, korkuyla endişenin, sevinçle tutsaklığın orta yerinde kanat çırpan, zıplayan kuşlar!
Hayri Amca yine hararetli bir sohbetin orta yerindedir; tavşan kanı bir bardak çayla Gelincik marka sigarasının kekremsi tadına karışan boz bulanık, ne olacağı belli olmayan memleket hallerinin orta yerinde, avurtları çökük yüzünde, kalkmaya hazır bir trenin, son düdük çığlığı ile etrafı sislere boğan bir dumandır sanki yüzünü kaplayan. Göçmen şivesiyle konuşulanların uğultusu bir anlığına alır götürür insanı; Rumeli’den Balkanlar’a. O insanlar yaşadı mı gerçekten?
Yaz akşamlarının dingin, insanı coşturan havasına, yeni alışmaya başladığımız televizyonun sesiyle, radyonun öksüz hali bir yerlerden zorla girmeye, kendini göstermeye çalışır, televizyonda; haberler, diziler; radyoda Türk Sanat Müziği. Nursal Ünsal Canevi proğramına başlar, Recep Birgit memlekete götürür, Kasım İnaltekin fasıllarda geçmişi yad eder, Bedia Akartürk bizimdir, Özay Gönlüm güleç ve muzip.
Sonra Hasan Ağbi gelir, tepside buz gibi gazozlarla, güleç, kibarlığı vicdanıyla ortak oluşunun aydınlığı yüzüne vurur. Hastane Caddesi’nde zamanın yüreği sanki bu kahvehanede atardı. Bakkal Cafer’den Hikmet’e, matbaacı Ayhan’dan faytoncu Nejat’a dek uzanan, uzun gibi görünen, ancak hüznü kendinde saklı bir oyunun, kahramanlarıydı hepsi. Şairin dediğince, "Hepsi beyaz atlara bindiler ve gittiler."
Hanımeli çiçeklerinin akşam karanlığını yalayan kokusu, yaşlı kadınların Akdeniz iklimi kokan kapı önü sohbetlerine katılır, gizli ve derin konuların alaycı, biraz da sinsiliği, güleç yüzlerinde gizlenen dedikoduları, evlerinde besledikleri dul bir yalnızlığın rengine bürünmüş saksı çiçeklerine karışırdı. Nigâr halam, Servet Hanım, terzi Sabiha ve diğerleri... Zaman kendi sahnesindeki oyuncuları, perde sona erdiğinde ardında anılar yığınıyla silkeleyip atıyor.
O kuşlar nereye uçtular? Gören, bilen, duyan, var mı?
Latif Köybaş
YORUMLAR
Hayri amcadan Hasan ağabey'e, Bakkal Cafer'den faytoncu Nejat'a, Nigâr hala'dan Sabiha'ya kadar bir mahallede oturanlar canlandı gözümde. Ama ben de kuşları göremedim :)
Göç mü etmişler ne!
Bir yerde kelime hatası yapmışsınız s anırım. Ağbi (ağabey)
Yüreğinize sağlık. Selamlarımla