- 2447 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
NASİBİNE GÜL DİKTİM
Bir çiçek bahçem olmadı ama her zaman bir gönül bahçem olmuştur. Ben gönlümü çiçek bahçesine, dostlarımı da o bahçe içerisindeki nadide çiçeklere benzetirim. Kendimi de o çiçek bahçesinin bir hizmetkârı. Onlara hizmet etmekten, onlarla bir arada olmaktan mutluluk duyarım. Onlarla dertleşir, onlarla hasbıhal ederim. Meramımı açar meramlarını dinlerim usanmadan.
Tabiattaki çiçeklerin isimlerini kendi gönül dostlarımın isimleriyle değiştirir, dostlarıma çiçek ismiyle seslenirim.
Lale’ ye bir gönül dostumun adını verdim. Onunla şöyle dertleştim. Sana çok sevdiğim bir gönül dostumun adını veriyorum. Ben seni de onu da çok seviyorum. Bundan sonra senin adın ……. olsun. Benim gönül dostum çok güzel, sende çok güzelsin biliyorum.
Dostumun gönlümde ayrı bir yeri, senin de bahçemde ayrı bir yerin var. Dostum adı gibi güzel, sen de adın gibi güzelsin.
“Lâle, kelime olarak ele alındığında Arapça "Allâh" lâfzına âit harfleri taşımakta olduğu görülür. Eğlâl kelimesi de "lâle" kökünden gelir. Eğlâl ise Yâsin Sûresi’nde "eğlâlen" şeklinde geçmektedir. Manası ise; "boyunduruk"tur. Lâlenin harfî manası "hilâl"e de ulaşmaktadır. Onlar semâdaki hilâlin parıltılarıyla yol alır, yıldızlarla semaya dururlar. Bir semâzenin en makro hâlidir, hilâli çevreleyen yıldızlar… Lâlenin ebced hesabı 66’dır. Altmış altı "Elhamdülillâh"a denk gelir. Onlar o hayret makamının coşkusuyla yaşadığı istiğrak hâline hamdederek "Elhâmdülillâh" derler. Lâlenin içi kömür gibidir. Ancak dıştan görünmez. Dışı ise içinin tam tersine pasparlak, canlı ve rûha sekînet verici bir görünüme sahiptir. Onun bu hâli tıpkı bağrı yanık bir dervişin mütebessim nûr hâleli yüzüne benzer.
Lâlenin renkli yapraklarının yukarıya doğru olması da tıpkı bir dervişin duâ edişindeki edâyı andırır. Zira derviş bu hâl ile sırât-ı müstakîm üzere olmayı murâd etmiş ve ifrat-tefrit noktalarını törpüleyerek hakîkate, yani istikâmete ermiştir. Ve tıpkı lâlenin derûnundaki siyahlığı göstermemesi gibi o da içinde yaşadığı yanış halini gizlemiş ve kendine her nazar edene o güzel rengini sunarak ona ferahlık vermiştir
Ey Gönül! Cânına üflenen nefhayla yan da kavrul! Amma lâle gibi ol ki, hâlinden sadece "yâr" haberdâr olsun. Öyle ki, Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- ümmeti için gönlü dâim hüzne gark olurken dahî, yüzü her lahzâ beşûş (mütebessim) idi… Gül peygamberimize lale rabbimize açılırmış.”
Muhabbetle kalın...
Yüksel Erentürk YILMAZ
YORUMLAR
güzel yazınızı severek okudum tebrikler..keşke herkes böyle düşüne bilse inanın hiç düşmanlık kalmaz..her gönül gül bahçesi olamazki....kutlarım..gül diyarından selam lar