- 1085 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİZDEN KÖLE OLMAZ
---köle gibi yaşamak neye yarar
---direnmeli, çaba göstermeli
---özgürlük güzelliktir
---ve bilmeli insan, her güzelliğin bir bedeli var
Huzuru, mutluluğu, sevmeyi, gülmeyi koşulların zorlaştırdığı söylense de, bunda kişinin kendi tutarsızlığının ve saplantılarının büyük rolü olduğu bir gerçektir. Böyle insanlar sadece ülkesine, toplumuna çevresine değil, kendine de yabancılaşır. Düşünceleriyle gerçekleştirmesi gereken değişim ve dönüşüm mümkün değildir. Bunlar toplumda ‘’ot gelip saman giden’’ cinsindendir.
Kulaktan dolma bilgilerle, özentilerle yaşıyorsan, sorgulamayı bilmiyorsan ve işe yarayan bilgiler edinemiyorsan, senin kime ne hayrın dokunur ki.
Vatanına, toprağına, bayrağına ve halkına bakmakla yetinmeyip, göreceksin, görmekte yetmez, nüfuz edeceksin, ta ki ciğerinden hissedene kadar. Titreyeceksin ülkenin üstüne, bir annenin bebeğinin üstüne titrediği gibi titreyeceksin. Tahammül etmeyeceksin sömürenlere, ezeni, ezdireni, yok edeni görmezden gelmeyeceksin.
İNSAN ÖZGÜRLÜĞÜ KADAR İNSANDIR
Vatanını servetin olarak göreceksin, servetin, en büyük değerin, gerekirse bütün zevklerinden vazgeçeceksin. Varsın andavallılar çekilsin inine, varsın sessizleşsinler. Bir başına da kalsan devam edeceksin. Her türlü olumsuzluğa, kışa-tipiye-fırtınaya-kara-borana göğüs gereceksin. “Vatan namusundur, şerefimdir, olmazsa olmazımdır” diyeceksin. Şimşekler çaktıracaksın gözlerinde, ürküteceksin kurtları çakalları.
HANGİ KOŞULLARDA OLURSA OLSUN BİR KARŞI DURUŞ ŞART.
---kin ve nefretle mayalı, divanı, fermanı, şahı, şahbanı yıkacaksın
---kurup cinnetin saatini, şıhları şahları gömeceksin toprağa
---yaslanıp inancın omurgasına
---güneşi doğurup ay ışığı yaratacaksın ellerinde
---salına büküle akacak suyu aydınlığın
Aç bebek gibi ağlatacaksın sevdanı, suya hasret çiçek gibi, doymak bilmeyeceksin. Değerini bilerek, kasten, taammüden seveceksin, seveceksin, seveceksin. “Başka yolu yok, yok diyeceksin” ve her defasında şaha kalkacak arzuların, dizginlemeyeceksin.
Tarih öğretendir, belletendir tarih. Okumasını bilenin çok dersler çıkartabileceği kristal bir aynadır tarih. Tarihi okumak geçmişi, bugünü ve yarını okumaktır. Okuyacaksın göreceksin gerçeği. Gelmişini geçmişini bileceksin, silkelenip dirileceksin. Özünle, sözünle, kültürünle, kendin olmanın sevinciyle yürüyeceksin yarınlara.
İnsan düşünebilen bir varlıktır. Aldırma, adım atmak ve konuşmak istemeyenlere; “benim bir adımımdan bir lafımdan ne çıkar, küçük laflardan, küçük adımlardan ne çıkar” demeyeceksin. Bileceksin en küçük bir ayrıntının bile insana katkısını, ufak da olsa konuşacaksın, ilerleyeceksin adım adım ve göreceksin nasıl bir yumak oluştuğunu, devleştiğini.
Kıracaksın kabuğunu, çıkacaksın sıradanların çizgisinden; istisnalığını göstereceksin, ben insanım diyeceksin. Bağnazın, yozun yobazın, çocukların hayatını nasıl sömürdüğünü, beyinlerini bağnaz bilgilerle doldurup, uyuşturup körelttiklerini göreceksin. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” demeyeceksin.
Dalga olacaksın, kasırga olacaksın, yıllar sürsün isterse bıkmadan çarpacaksın, tekmeleyeceksin, şaşırtıp çıldırtacaksın, ayaklarını birbirine dolaştırıp devireceksin yere, eriteceksin sömürüyü.
Budur işte, budur ülke sevgisi deyip tüküreceksin yüzlerine. İşte o gün özgürlük yüceliğinin, vatan sevdasının insana neler yaptırdığını, insanı ne yaman insan yaptığını görecek ve yaşayacaksın. Yalan çukurunda yalanlarını yalayanlar, ülkeyi talan edip soyanlar hiçliğiyle, iğrençliğiyle senin paçalarına asılacaklar, yalvaracaklar. İşte o gün, o gün insafsızlar, vicdansızlar, onursuzlar kaçacak delik bulamayacaklar. Sadece kendilerini değil soylarının geleceklerini de pisletmiş olmanın alçaklığını tadacaklar.
---kendine inanacaksın, kendine güveneceksin,
---asla pes etmeyeceksin
---özgürlük isteyeceksin, vatanında özgürlük isteyeceksin.
---ya hep- ya hiç diyeceksin,
---ben insanım
---burası benim vatanım diyeceksin
---özgürüm, zenginim, mutluyum diyeceksin.
YÜZÜNDEKİ HUZURA,
GÖZÜNDEKİ IŞIĞA,
KİMLİĞİNDEKİ AYYILDIZA,
YÜREĞİNDEKİ AŞKA,
ELİNDEKİ NASIRA ve
TURKUAZ MAVİ BONCUĞA hayran hayran bakacak yedi alem.
Müsadenizle
YORUMLAR
KADIN GÖZÜYLE 8 MART
Hayat bizimle başlayıp umutlar bizimle çoğaldı,
Ana olduk bacı olduk namus olduk emeğin kervanında.
Gün geldi bembeyaz kabanımızla indik grev alanlarına,
Günü geldi aynı gelecek kaygısıyla yandık fabrikalarda.
Ey!
Kadının emeğinden değil emekçi kadından korkanlar,
Ey!
Bizlere bebek ya da yemek gözüyle bakan zihniyet
Çekin ellerinizi üzerimizden,
Sizlerden merhamet dilenen yok
Yok artık zulmünüze boyun eğenler.
Gelin bu gün
Çiçekleri yüreğimize ekip hediyeleri çocuklara verelim,
Kardeşlik türküleri söyleyelim birlikte
Barışı haykıralım avazımız çıktığı kadar barışı.
Bu gün umutlarımız bir daha yeşersin
Geçmişi unutmayıp korkmayalım yarınlardan.
Gelin bu onurlu günde
Her şeye inat,
Emek denen o kutsal değeri bir kez daha soluyalım
Bir kez daha….
Hocam şiirimle düşüncelerinize katkıda bulunmak istiyorum saygılar..
Kemalkarsli tarafından 5/17/2011 9:23:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
...Baskını, sömürünün,ezginliğin onurlu ve kişilikli insanlar üzerinde yarattığı isyan duygularının isyanını
buldum anlam dolu yazınızda. ...O yüreği sevgi ve özgürlük ateşi ile dolu yüreğinizi kutlarım . Kaleminiz ve yüreğiniz dert görmesin.
....Resimdeki çarşaf giyen kadınlarla ilgili olarak Aynur Engindeniz Hanım'ın yaptığı " ya kendi inandıkları için öyle giyindilerse" anlamlı eleştirisi doğru olabilir. Ancak " ya kendi inançları için değil de eşleri, babaları veya kardeşlerinin baskısı sonunda zorla giydilerse" diye düşünürsek, asıl haksızlığın kime yapıldığını daha doğru olarak belirlemiş oluruz.
Çevremizde o tür giyinen insanların yüzde yirmisi, o da belki inancı gereğidir. Geriye kalan öyla veya böyle bir baskı sonucudur. İnancı gereği giyinenlere sonsuz saygı duyarım. Baskı nedeniyle giyinenlere de özgürlüğünüze saygı duyun demekten başka bir şey gelmiyor elden.
....Yüreğiniz ve kaleminiz dert görmesin. Özgürlük, barış ve kardeşlikle kalın.
HANGİ KOŞULLARDA OLURSA OLSUN BİR KARŞI DURUŞ ŞART.
---kin ve nefretle mayalı, divanı, fermanı, şahı, şahbanı yıkacaksın
---kurup cinnetin saatini, şıhları şahları gömeceksin toprağa
---yaslanıp inancın omurgasına
---güneşi doğurup ay ışığı yaratacaksın ellerinde
---salına büküle akacak suyu aydınlığın
Hiç düşündünüz mü değerli şair, o fotoğraftaki kara çarşaflı kadınlar, hakikaten inandıkları için o kılıkta olamazlar mı acaba?
Eğer öyleyse, onları dışlamak bizim haddimize mi?
Yazınıza gelince, çok düzgün ve coşkusu yüksek cümlelerle düşüncenizi okura yansıtıyorsunuz.
Saygılar.
aynur engindeniz tarafından 3/19/2011 6:10:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Müsadenizle
Ziyaretiniz mutlu etti, teşekkür ederim.
‘’Cumhuriyet'in temellerinde ülke kadının çok büyük bir rolü vardır. Modern devletin oluşumunda kadınlar başta rol oynar. Dolayısıyla cumhuriyete saldırmak isteyenler bunu doğrudan yaptıkları gibi, dolaylı olarak da kadın üzerinden bunu yapıyorlar. Kadını eve hapsetmekten tutun da, onu türbana, çarşafa sokmaya kadar uzanan bir takım baskıya dayalı açıklamalarını hep birlikte görüyoruz. Bunlar tam anlamıyla dinci -din üstünde nemalananların-faşizmin sonuçlarıdır.’
KONUMUZ KADIN HAKLARI DEĞİL AMA, İNSANIN TOPLUMDA VAR OLMASI İNSA GİBİ YAŞAMASI İÇİN, ÖNCE HAKLARINI BİLMESİ VE ALMASI GEREKİYOR.
Çarşaflı kadınları dışladığım gibi kanıya nasıl vardınız, yazıdaki seslenişim onlara, asıl sohbetim onlarla...Onları topluma kazandırmak, insan olduklarını hissettirmek. Çünkü bugün ki geldiğimiz noktada bu kara çarşaflı veya pamuk topuzlu sıkmabaşlı kadınların büyük payı var.
Burada birbirimizi anlayamadık galiba,'' onlar inandıkları için'' demişsiniz, sizi anlayamadım, onların inandıkları kara çarşaf mı, yoksa Allah'mı?
kadın vardır
erkek vardır
ikisinin tamamına insan deniyor
erkekler haklarına sahip çıkarken, kadınlar kendi haklarına sahip çıkmıyor
yine erkekler kadınların haklarına sahip çıkıyor, kendini geliştirmiş bilinçli erkekler kadınların kendisine denk olmasını savunuyor…
Biliyorlar ki,kadın olması gereken yeri doldurduğunda kendi yaşam koşulları ve kalitesi iyileşecektir. Bu egonun doğal yansımasıdır.
Ama bunu ilkel ben'e anlatamazsın, radikal dinciye anlatamazsın, Kur'an'daki kadın tanımının kendisine sunulan tefsirine tapınan beyinlere anlatamazsın.
Saptırılmış dinlerde kadın insan sınıfında değildir. Cariye, köle, erkeğe güzellik sunan İNSANLA HAYVAN ARASINDA bir yerdedir. Kadının adı yoktur, kadın cinsel obje olarak görmek var, kadın mal, meta, ikinci sınıf vatandaş, etinden ve sütünden yararlanmak, tepeden tırnağa kapatmak, özgürlüğünü yasaklamak vardır….
Koşulların yarattığı kültür böyle gerektirmiştir, yanlış değildir belki.
Ama hangi zamana ve koşullara göre böyle olmalıdır.
Doğa kontrol altına alınmıştır.
Kas gücü değeri çok arka sıralara düşmüştür.
Kadın ve erkeğin dengelenmesi tek nedenle engellenmektedir.
CİNSELLİK ERKEĞE AİT KALMALIDIR. Egemenlik erkekte olmalıdır.
Cinselliği dengeli paylaşma düşüncesi hazmedilmediği sürece KADIN ERKEK dengesi kurulamayacaktır.
BUNUN SAVAŞÇILARI DA KESİNLİKLE KADINLAR OLMALIDIR.Kkadınların yalnızca ev işlerine doğurganlığa, vefaya, cefaya, iffete entegre edilmiş pasif mağdurlardan ibaret olmadığını savunup ve onların haklarına sahip çıkmak gerek.
Kadınlar özgürlüklerini isteyerek, zorla da olsa alarak, insan gibi yaşamalıdır.
Sevgilerimle...
Aynur Engindeniz
Kadının sosyal hakları konusunda size sonuna kadar katılıyorum. Kadın devlet dahil bütün büyük olguları omuzunda taşıyandır. O düşerse, herkes düşer...Bunu biliyorum. Size çarşaflıları dışlıyorsunuz da demiyorum. Geneldi sözüm, hepimize sorulmuş bir soru. Ama onları "topluma kazandırmak" düşüncesi bile, onların münasebetsiz bir konumda olduğunu düşünmek değil midir?
Ben şahsen çarşaf giyene de mini giyene de saygı duyuyorum. Birbirlerine saygı duydukları sürece her iki tarafı da seviyorum. Yalnız, çarşaflı kadınların tamamının geri kafalı olduğuna inanmıyorum. Cumhuriyet düşmanı olduklarına, cahil olduklarına, ezilmiş olduklarına inanmıyorum. Evet, mutlaka içlerinde terör macı güdenler vardır. Her düşüncede olduğu kadar...Mutlaka baskı ve zulümle o kılığa girenler vardır, ki onlar her yerde kendilerini farkettirirler.
Ben Cumhuriyetin yıkılabileceğine asla inanmıyorum. Bu evvelallah imkansız bir şey. O yüzden bu yönde yapılan bütün eylemleri komik buluyorum. Ama ç sadece bu toplumu inanan inanmayan- laik-antilaik diye sınıflara ayırmak ve kardeş kavgası çıkartmak olabilir ancak.
Geçenlerde sol görüşlü ve en yakın arkadaşıma, "Başımı örtsem hatta çarşafa girsem, yine beni bu kadar sever misin" dedim. "Severim ama asla seninle dolaşmam, sokakta görsem yüzüne bakmam" dedi. Oysa benim ne çeşit bir insan olduğumu, asla anarşist fikirlere sahip olmadığımı biliyor, o halde neden bir kıyafet yüzünden beni dışlayacağını söylüyor. İşte ben bu zihniyeti sevmiyorum.
Gerçekten Allah rızası için örtünen bir kadını başörtüsünden ayırmak imkansız bir şeydir. Ama sırf başını açmıyor diye onu sosyal haklarından mahrı-um bırakmak...İşte asıl adaletsizliktir. Bu durum kadını isyana teşvik eder. Düzen düşmanı, laiklik düşmanı işte tam da o sırada olur. Onları ancak, anlamaya çalışarak kazanabilir bu toplum.
Kusura bakmayın uzattım biraz. Ama anlayış sınırları içerisinde karşılıklı tartışma ortamı her vakit bulunmuyor bu sitede ne yazık ki. Hemen kılıçlar çekiliyor. Bulmuşken kaçırmayayım dedim.
Sevgiler.