- 1571 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
FARKLILIKLARIN SUDA YAKINLAŞMASI
Su tüm canlı varlıkların vazgeçilmez ihtiyacıdır. Yeryüzünün dörtte üçü, insan vücudunun yüzde 70 i sudan oluşur.
Bu yaşlı dünyamızın kuzey küresinde, güney küresinde her kıtasında yaşayan insanlar , hayvanlar ve bitkiler aynı ihtiyacı duyar: su ihtiyacı.
Öyle bir ihtiyaç ki ırk ayrımı gözetmez, din ayrımı gözetmez. Ona ihtiyaç duymak için canlı olmak yeterlidir.
Zengin fakir demez hiçbir meslek grubu gözetmeden herkesin ihtiyaç duyması yine farklılıkların su ihtiyacında yakınlaşması sonucunu doğurur.
Suyu oluşturan hidrojen ve oksijen birbirlerinden oldukça farklı moleküllerdir.
Biri yanıcı biri yakıcı. İkisi birleşip suyu oluşturur. Ateş oksijen olmazsa yanamaz. Hidrojen ve oksijen su olduktan sonra , yine oksijenin varlığıyla oluşabilen ateşi söndürmeye yarar.
İçtiğimiz su saf su değildir. İçerisinde magnezyum kalsiyum, demir, sodyum gibi yaşamamız için ihtiyaç olan mineraller vardır. Hepsi birbirinden farklıdır. Ve suda yakınlaşmış, suyun içinde karışmış durumdadır. Öyle güzel yakınlaşmışlardır ki bardağımıza doldurup kolayca içerken, hiçbir tortu bile oluşmadığından biz o madensel maddelerin varlığını bile hissetmeyiz.
Tüm bu saydıklarımız ise Yüce Allah’ın “Ol” yani “Kun” emriyle olmaktadır. Ve şükretme sebebimiz olacak en güzel, en büyük nimetlerden biridir.
Bir sel baskını olduğunda farklı yerlerde yaşayan birbirlerini tanımayan insanların yardımlaşma duygularının ortaya çıkması yine ortak duyguda yakınlaşmadır.
Bir şehide yakılan ağıtta , sevdiğimizden ayrıldığımızda ,bir çocuğun ağlayışında, bir ninenin geçmişe duyduğu hasrette, içli bir türküde , kısaca acıda kederde ve sevinçte gözlerimizden bazen sessizce düşen birer katre yaş, ya da çağlayanca dökülen damla damla gözyaşı sudur ve farklı insanların farklı duygularının ortak yansımasıdır.. acı , tuzlu bir su.
İçilebilir sularımızın miktarı öyle fazla değildir. Tüm suların sadece yüzde 2 si kadardır. Bir vücuttaki kan damarları nasıl tüm hücreleri ayrım gözetmeksizin besliyorsa bir ülkedeki hatta dünyamızdaki akarsular da o denli önemlidir. Toprağa ve bulunduğu yerlere hayat verdiği gibi yine birbirini de besler. Bir ağacın kökleri suyu bulacağı derinliğe kadar gider.
Eğer bu yer altı ve yerüstü sularımızı daha kaynağında kirletirsek kendi yaşama süremizin sonunda bile içecek ve kullanacak temiz bir su bulamayız.
Temiz kalmasına özen gösterirsek, doğada zararlı etkisi yok olmayan maddelerle kirletmezsek, sularımızı korursak yalnız torunlarımıza değil, onlardan türeyecek nesillere de yetecektir. Ta ki dünyanın sonuna kadar.
Birsen ERKAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.