- 456 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Etnik Ve Kültürel Özgürlük 5
Ceza evinde tutuklu olan birinin [güya özgür kalma durumu ile(serbest kalmasıyla)] bu türden bir özgürlüğü karıştırırsanız işin içinde çıkamaz bir karıştırma yaparsınız. Toplum diline değin kavramları siz halk dilinde kendinize göre aynı anlamlara irca ederek, eş anlamlı sözcükler gibi kullanabilirsiniz. Acıkma, dil, etnik var bulunuş, yoksulluk, cehalet vs. gibi tercihleri yapmak bir özgürlük işi değildir. Bunlar acıkma gibi temel ve etniklik gibi de öznel ve bireysel bir duyuş ve yönelimdirler.
Oysaki özgürlüklerinizin sizin keyfinizin üzerinde bir nedeni vardır. Kendinizi arabanın altına atmanızda bir özgürlük değildir. Özgürlükler öznelin doğa yasallığına onu yok edemeden müdahale oluşturmanın, o doğal ilişkiler normal aktiviteler kaldıkları sürece, üzerinde otoriter olmanın toplumsa muktedirliğidir. Özgürlükte bilme ve seçme gibi eylemler varsa da her öznel bilme seçme özgürlük değildir. Buradaki bilme ve seçme, toplumsa gücün bilme ve seçmesidir.
Her tanımlık, kendi zaman zemininde girişen; tarihi nesnel ve sosyal ve toplumsal ilişkilenişe bağımlılaşır. Sosyal ilişkiler, bire bir insan ve grup, ya da topluluklar ilişkisi olurken, toplumsal ilişkiler; bunların çok çok üzerinde ve bunları oldukça aşmıştır.
Tanımlıklar, eş deyişle düşünceler, sanaldı öznel olabileceği gibi izafi ve ilişkindirler de. İlişkiler değiştikçe düşünceler ve tanımladıkları da, ya da kapsamları da, değişir. Yani ilişkilenişlerden bağımsız, tanımlılar ve düşünceler olabilseler de, bunlar pek pek cari değildirler. Örneğin sihirli sopam olsa da, insanları mutlu etsem gibi düşünceler sanal düşüncelerdir.
Sanaldı öznel olanlar, nesnelin fantastik yansıması olsalar da, henüz pratiğe konmamakla ve ayakları yere değmemekle, zamanca ve konumca henüz nesnel düzlemse ve nesne ilişki sel değildirler. Böyle bir durumda tüm toplumsal ilişkileriniz, geriye çöker. Bu yüzden bu ne bir fikirdirler, ne de fikri ifade serbestliğidirler (özgürlüğüdürler). Kişisel bir ham hayaldirler. Hâlbuki 2x2 neden 5 değil de, dört ediyor oluşuna, kafa patlatıp yasallığı anlayıp ona göre kısmen yasallığı ortadan kaldıramadan o olayı geçici nedense önlemlerle yaşantı aştırdığımız da özgürlük olmaktadır.
Her düşünce ve tanımlılar; kendi zaman zemin ve tarihselliği içinde ilişkilenişle nicel enir ki, düşünme yapımızı olgunlaştıran tetiklemeyi bunlar oluştururlar. Örneğin, feodal düzen tarihsel süreliğinden iki temel zemine oturur.
Birincisi, insan-doğa, nesne, ilişkilenişi içinde, süre gelen ön oluşmanın harcı ve yapı malzemesi içinde insanın bugünkü yaşamını sağlamasında, bu feodal ilişkilerin, temel basamak olması süreci vardır. Bir buğday, insanın keyfiliği üzerinde üç aylık bir zaman diliminde, ürün oluyorsa; insan bu üç aylık süreyi buna uygun ilişkilenmek ve düzenleyerek yaşatılama zorundadır. Bunlar bir nesnel iliş kinliktir. İnsanın ilişki girişmesine değin olan başarı, beceri ve bilgi donanımları; günümüz insanının içinde olduğu bu yaşam alanına dek aşamalarının içinde, o günlerden bu yana, ilk anlardan beri iyi ya da kötü oluşla, köleci süreçleşilerek getirilenlerin, günümüzdeki temel zeminini oluşturmada pek bir belirleyicidirler.
İkincisi olaraktan da köleci feodal yapı bugünkü gelişmemize temel oluşun yanında, buna dayalı olan, ama nesnel gelişmelere göre oldukça geride gelen, İnsan sosyal yaşamının üst yapısına karşılık olan köleci ahlakın öznel yaşamlı insana referans olmasıdır. Şunlar unutulmamalıdır. Hiç bir gelişme, bir türden ve aynı kalışla, var olamaz. Ve hiçbir gelişme, kendi zaman zemin ve gelişmesinden görece ilişkili olmayışla, fikir ve düşünce olaraktan da belirtilmez. Bu doğal olanın kesikli (sınırlı)ve sürekli olan yapısına aykırı bir insan öznelliği fantezisidir. Her gelişme öğrenilir.
Öğrenme de bir özgürlük değildir. Pratik yapması ile sınırlı genişlikte bir başlangıç özgürlük ön adımı gibi değerlenir. Öğrenmeler, tüm bağıntıları ile ve ancak toplumsal emekle pratik edilirse, yani kişi emeğinin üstündeki bir güçle ve karşılıklı bağıntı ile kullanıma sokulurlarsa bir kullanıma dek özgürleşmedirler. Değilse öğrenme toplumsal yapıda yurttaşın hakkıdır. Haklar da, zorunlu kullanılan haklar (güvenlik gibi) ve isterse kullanıp kullanmayacağı haklar, olacakla yürür de olan belirmedirler.
Hakların kullanımı da özgürlük değildir. Adı üstünde, bir yasal hak, kullanılıp tüketilişle, yaşantı aşılmasıdır. Ancak bir hak gaspı, sosyal olaylarla sağlanıp, gerçekleşiyorsa bu sosyal bir özgürlüktür. Burada da sosyal gücün yaptırımcı sağlayışı söz konusudur.
Özgürlüğü öyle olmadık yer ve zaman içinde anlamsız yerlerde, bir maymuncuk sözcük gibi, kullanıyoruz ki şu an ben bile, bu böyle değil derken; bu alışmaların dominant basıncı ile tereddütler geçirmekteyim. Düşünceyi sağır eden, en büyük şartlanma nedeni, bu türden maymuncuk sözcük kullanmadır. Bunlar, temelsiz ve düşünme yapmayan, halk mantığına indirgemeci, yerli yersiz anlatım ve sözcük kullanımlarıdır.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.