- 782 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şevk İmanla Gelir, Bedeni ve Ruhu Besler-II
İnsanları Allah’ın yolundan çevirmeye çalışan şeytan, güzellikleri ve hayırları ümit etme konusunda insanlara vesvese vermeye çalışır. Ümitsizlik, şeytanın, insanları Allah’ın yolundan kendi yoluna çekmek için verdiği vesveselerle ortaya çıkar. Vesveselere kapılıp umutsuzluğa düşmek imani bir zaafiyet durumudur; kesin bilgiyle kadere imanın gereği gibi olmadığının göstergesidir.
Şeytanın Adımları
Şeytanın vesveselerine kapılmamak konusunda insan net bir kararlılık içinde olmalıdır. Çünkü şeytan, akla gelmeyecek yüzlerce farklı yönden sokularak vesvese verir. Örneğin sürekli hatalar yapan birine, asla düzelemeyeceği vesvesesini verir. Ne kadar bağışlanma dileyip tevbe etse de Allah’ın kendisini affetmeyeceğini fısıldar.
Şeytanın imani şevki kıran gizli taktiklerinden biri de, olayları içinden çıkılamaz gösterme çabasıdır. Zorlukları, aşılması mümkün olmayan büyük olaylar olarak göstermek ister. Amacı insanların ümitsizliğe kapılmaları, şevksiz, coşkusuz, neşesiz bir ruh haline bürünmeleridir. İnsanın yaşadığı bu karamsar ruh hali, şeytanın vesvese verme yönünde işini kolaylaştırır. İşte bunlar şeytanın adımlarıdır...
Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın, kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o, çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir. (Nur Suresi, 21)
Şeytanın, insanı bataklığa sürükleyecek adımlarını izlememek için Allah’a sığınmak, teslim olmak çözümdür. Şeytan insana her şeyi; Allah’ı, imanı, sevgiyi, merhameti, ölümü, ahireti ve kendisini unutturabilir. O halde insan, şeytanın varlığını hiç unutmamalıdır. Şeytanı hatırladığında, Allah’a daha fazla ihtiyaç duyar. Çünkü şeytandan yalnızca O’na sığınılır.
Aslında müminler zorluk anlarında yılgınlık göstermezler, aksine şevkleri daha da artar. Bunun nedeni Allah’ın, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?..." (Bakara Suresi, 214) ayetindeki vaadidir. Allah, geçmişte yaşamış müminlerin sınandığı zorluklarla imtihan olmadan insanların cennete giremeyeceklerini bildirir; bu Allah’ın kanunudur. Allah’ın samimi müminlere yaşattığı ayetlerinin üzerlerinde tecelli etmesi, zorluk zamanlarında da müminlerin şevklerini artırır, imanlarını derinleştirir.
Şeytan ümitsizliğe yöneltip, pes ettirmeye çalışsa da Kur’an tam aksine müminlere, hiçbir olay karşısında ümitsizliğe kapılmamaları, Allah’a dayanıp güvenmelerini emreder. Ümit etmek Kur’an’da müminlerin önemli bir vasfı olarak belirtilir.
Ümitvar Olmak
Bu özellik aynı zamanda kişinin imanının ölçüsüdür. İnsan, imanı ölçüsünde Rabb’inden umut eder, O’nun sonsuz güzelliklerine kavuşmak için büyük bir özlem ve şevk duyar. Allah, iman sahiplerine dünya ve ahiretteki güzelliklerin müjdesini verir. Mümin, bu nimetlere kavuşma umudu içindedir.
Kur’anî bakış açısı, inanan insana oldukça ümitvar bir kişilik kazandırır. Her şeye bu bakış açısıyla yaklaşan kişi, her olayın kendisi ve diğer müminler için hikmet ve hayırla yaratıldığını bilir. Allah, müminlerin dostudur ve onlar için en hayırlı olanı diler ve yaratır. Yaşanan olay olumsuz gibi görünüyorsa bu, kötü şans, uğursuzluk ya da işlerin ters gitmesi nedeniyle değildir. Evrendeki her olayın Allah’ın dilemesi ile gerçekleştiğinin bilincindeki mümin, hiçbir konuda üzüntü ve ümitsizlik yaşamaz. Kur’an’da, "...Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır..." (Bakara Suresi, 216) ayetiyle dikkat çekildiği üzere, ‘şer’ gibi görünse de her olay imtihanın bir parçasıdır ve kendisi için hayra dönüşecektir.
İman eden insan, bir felaket sonucu maddi-manevi herşeyini kaybetmiş bile olsa, yine de en ufak bir ümitsizliğe kapılmaz, pes etmez; sabırla ve şevkle herşeye yeniden başlayabilir. Şevkinin kaynağı imanıdır, Rabb’ine hissettiği aşk ve güvendir, dünya hayatının geçiciliğinin şuurunda olmasıdır, yaşamaya çalıştığı Kur’an ahlakıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.