- 911 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Franz Amcanın Selamı
Seviştiğimiz gecelerin sonrasında, Irmak’ın benimle kalmayıp, kendi evine gitmesini severim. Çoğu kadın bir türlü ayrılmak istemez. Beraber uyumak, sabah kahvaltısını birlikte etmek isterler. Ama Irmak gider. Belki de bu yüzden ondan bir türlü kopamadım.
O sabah da, uyandığımda Irmak yatakta yoktu. Kapı şiddetle çalmasa bu kadar erken uyanmayacaktım aslında. Yarı çıplak bir halde kapıyı açtığımda karşımda Irmak durmuyordu. Üç kişiydiler. Biri sivil, ikisi üniformalı.
‘’Orkun Derebeyli?’’
‘’Yoo, değilim.’’ demeyi çok isterdim ama Orkun bendim.
‘’Evet?’’
‘’Hakkınızda tutuklama emri var. Evinizi de arayacağız.’’
Bir şey anlamadım. Kapıma üç tane polis dayandıracak ne gibi bir suçum olabilirdi? Aklıma bir şey gelmiyordu. Uyku sersemiydim. Soyadımı bile polis sayesinde hatırlamıştım.
‘’Peki, tamam ama siz evi aramadan avukatıma bir haber vereyim, aramanızda bulunsun.’’
‘’Tabi, avukatınızı arayabilirsiniz. Onu beklerken biz de bir yandan işe koyulalım.’’ Üniformalılara dönüp ‘’Hadi, başlayın.’’ dedi.
Diğerleri içeri girdiğinde, sivil olanı sigarasını yaktı.
‘’Aslında avukatın yok, değil mi?’’
‘’Yok, nereden anladınız?’’
‘’Hala telefona davranmadın.’’
Benim aksime o bu işleri ilk defa yapmıyor gibiydi. Belki biraz sohbet edip, neler olduğunu öğrenebilirdim.
‘’Beni niye tutukluyorsunuz? Ergenekon yüzünden mi?’’
Cebinden çıkardığı telefonuyla mesaj çekmeye başlamış polis bana bakmadan konuştu.
‘’Yok.’’
‘’Balyoz mu?’’
‘’Sen ordudan mısın? Seninle Balyoz’un ne ilgisi olsun?’’
‘’Ne bileyim, sorayım dedim. Aklıma başka dava gelmedi.’’
‘’Yorma kendini. Gittiğimizde savcı bey açıklar sana.’’
Ses çıkarmadım. Sonra hala yarı çıplak olduğumu farkettim. Polise
‘’Yanıma ne alayım?’’ diye sordum.
‘’Nüfus cüzdanını, ikametgahını ve altı resmini.’’
‘’Nasıl?’’
‘’Şaka yaptım. Üzerine bir şeyler giy, yeter. Gerekli olanları biz alırız zaten. Bu arada o donu da değiştir istersen.’’
…
Saatlerdir nezarethanede bekliyordum. Gider gitmez savcının karşısına çıkartılacağımı sanıyordum ama savcının sabah beş buçuk sularında görev başı yapmayacağını unutmuştum. Neden sonra beni hücreden aldılar, savcının huzuruna çıkardılar.
Bir sorgulama odasındaydık. Savcı, polisler, basit bir masa… Beni savcının ya da savcı dediklerin kişinin karşısına oturttular. O kendisini tanıtmak zahmetini göstermedi.
‘’Evet, Orkun Derebeyli… Dosyan fena değil. Geçmişte sakıncalı bir hareketin yok. Bir iki bar kavgası, trafikte birkaç itiş kakış; bugüne değin bunlarla sınırlı kalmışsıın. Ama şimdi…’’
Konuşmasına devam etmedi. Bekliyordu. Ben de ona bakıyordum. Uzayan sessizlik rahatsız edici olmaya başlamıştı. Bir şeyler söylememi istiyordu ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Baktı ki benden ses çıkmıyor, savcı sözüne devam etti.
‘’Şimdi ise şüpheli bir takım faliyetlerde bulunuyorsun.’’
‘’Şüpheli mi? Ben şüpheli ne yapmış olabilirim savcı bey?’’
Gerginliğim onu eğlendiriyor gibiydi. Önündeki dosyayı açtı, içinden bir takım resimler çıkarıp bana uzattı.
‘’Bunlar nedir Orkun Bey?’’
Resimleri tanıdım. Ben çekmiştim. Çeşitli stadyumlarda tribün fotoğrafları. Savcının nereye varmak istediğini anlamamıştım.
‘’Bunlar benim çektiğim resimler. Ne var ki bunlarda? Arka planda yanlış bir şeyler mi var?’’
‘’Arka planı sormuyorum. Ön plana gelin. Neyi amaçladın bunları çekerken?’’
‘’Sayın savcı, hala isminizi bilmiyorum, kusura bakmayın, ama siz biliyorsunuzdur, ben bir foto muahbiriyim. Maçlara gider, resim çekerim. O resimler de çalıştığım gazetede yayınlanır. Bana gösterdikleriniz de benim çektiğim kareler. Çekmesem garip olurdu.’’
‘’Orkun, elinde tam kırk iki tane fotoğraf var. Kırk iki fotoğrafta kaç tane sporcuyu çekmişsin?’’
Hızla desteye göz gezdirdim.
‘’Bulamazsın elbet. Bir tane bile yok.’’
‘’Ama siz elime tribün fotoğrafı tutuşturmuşsunuz. Tabi ki bunlarda sporcu olmaz.’’
‘’Dikkatli bak onlara. Sadece tribünleri mi çekmişsin?’’
Resimlere umutsuzca bakıyordum. Tribünler, seyirciler. Tek bir stada, tek bir takıma ait değiller. Gazeteler ilginç bir pankart olmadığı sürece genelde bunları basmazlar, ben de kıyamam, eve getiririm. Dikkate değer bir şey bulamayıp savcıya baktım.
‘’Orkun Derebeyli! Bana niye bunca şeref tribünü resmi çektiğini açıklar mısın?’’
Şeref tribünü mü?
‘’Doğal değil mi? Eğer tribün resmi çekecekseniz, ki gazeteniz yayınlamayacağını bile bile ister bunları, şeref tribünü en dikkatinizi çeken yer olur. Ben de oradan çekmeye başlarım. Her foto muhabiri bunu yapar.’’
Savcı ayağa kalktı. Bana doğru eğilip:
‘’Peki her foto muhabiri boş şeref tribünü de çeker mi? Her açıdan çekmişsin, içinde adam olup olmadığına bakmadan. Amacın neydi, oraya oturacak devlet büyüklerine suikast mı yapacaktınız? En iyi açıyı mı seçiyordun tetikçiniz için?’’
‘’Ne tetikçisi, ne demek istiyorsunuz?’’
‘’Bak aslanım, sana ayırdığım yirmi dakikanın sonuna geldim. Belli ki salağa yatacaksın. Canın isterse. Aklının başına gelmesi için seni bodrum katındaki bir hücreye koyacağız. Panik olup da kendine bir şey yapmaman için başında birkaç arkadaş duracak. Ne zaman fikrin değiştirirsen, itirafnameni imzalayabilirsin.’’
Sonra kapıdaki polislere dönüp,
‘’Arkadaşı misafirhaneye indirin, Salim’e emanet edin.’’
‘’Ne yapıyorsunuz?’’ dememe kalmadan iki polis koluma girdiler, beni sürüklemeye başladılar. Bağırmaya başladığımı gören bir üçüncüsü kafamı …
… yastığa gömmüştüm. Nefes alamayınca uyandım. Bir an ne olduğunu anlamadım. Kalbim çok hızlı atıyor, başım zonkluyordu. Yatağın köşesine oturmuş Irmak’ı görünce çığlık attım. Tepkim onu şaşırtmıştı ama gülümsemesine devam etti.
‘’Kabus mu görüyordun? İyi ki yanında kalmışım. Neyse, sen biraz sakinleş, ben de sana kahvaltı hazırlayayım. Eve gitmek istemedim, yanında uyanmayı özlemişim.’’
Irmak hala evdeydi. Artık evine gitmiyordu. Kafamı yastığa koyup, gözlerimi kapadım. İki kolumda polisler, bodrum katına götürüldüğümü hayal etmeye çalıştım.
YORUMLAR
Rüya olması iyiydi.Bazen, benim de kapıma gelirler mi acaba? diye düşündüğüm oluyor...kutladım.
İlhan Kemal
Yeşilvadi
İlhan Kemal
Yeşilvadi
Hem okudum hem güldüm ..çok güzel ve Kafkanın romanı ...
Tebrikler bir öykü bu kadar mı güzel yazılır..
sevgiyle kal
canandemirel tarafından 4/15/2011 5:55:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlhan Kemal
İlhan Kemal
Konularınız konu seçiminiz çok güzel İşleyişiniz de öyle. Bu öykünüzü de beğenerek okudum.
Saygılar.
İlhan Kemal
Anlatımınız çok sürükleyiciydi aynı zamanda mizah da vardı. Macerayı unutuyordum. Rüyaymış ama okutturdu. Çünkü çok güzeldi. Tebrikler.
İlhan Kemal
Beğenmeniz kendime olan güvenimi arttırdı. Teşekkür ederim.