- 903 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
oRaDa... nın hikayeleri
geçtiği tarihi zamanın… yerel kabilelerine ait bir mızrak asılıydı duvarda…
kabilenin biraz hali vakti iyi olanlar…midelerinin şişkinliklerinden anlaşılıyor…
benzi solmuş…gıdasız ayakta duranlar ise…hala ümitli…kıvranmadan…sızlanmadan
kapının menteşelerine ait diren olmaya devam ediyor… …kaybolan bir günün…aynısına benzemeyen bir başka güne uyanmak adına…
boş mideleriyle…sızılı bir geceye baş koyuyorlardı…resmi dillerinin bu saatlerde sakinleştirici etkisiyle zoraki bir aşk serenadı boşa gidiyordu…yine
…son günlerde hava koşullarındaki anormallik önemsenmese de…bir şeyler yolunda değildi…aniden güneş çekiliyor..kapkara bulutlar koşar adımlarla toplanıyor…bir süre çekilmiyordu…
kabilenin en yaşlısı…pirinç tadının neye benzediğine ait hikayeler uyduruyor..kalbindeki sızıdan hiç bahsetmiyordu…
ya onlardan birine aittim…ya da ölmüştüm de gezinmekteydim…öylece
…nasıl isterseniz öyle düşünün… buradayım ve seyrediyorum… olup biteni
eskimeyen kabile başkanı…var olmayan ülkelerin yardım isteklerinden iştahla bahsederken…midesi bulanan…bir aklı başında ama açlıktan feri sönmüş bir genç… uykuyu andıran… açlık sendromu altındaki beynine hükmederek…yere tükürüyor…toprakların sulanması ile ilgili fikirleri yine kabul görmediğinden…iyice hırslanıyordu…
…şimdi yaz sıcağının uğultulu ölüm şarkıları en yeni kıyafetleriyle… ölçüler alırken… dikiliyordu…esir bedenlerinin ipliksiz ağları…hala ordaydım…görmediklerinden öyle emin ve rahat…yazmaktaydım…kendime ait bir yer ve birkaç lokmalık bir özgürlük…yazı makinem…silgisiz şiirlerim…hep aynı yerdeydi…
…uzun zamandır burada olmamın nedenini bilmiyor olsam da beklemekteydim…bulutların iyi bir haberle koşup geleceğine öyle emindik…sıcak…insana ait bütün gölgeleri buğusuyla yuttuğu gibi çakıyordu mezarlıkların kapısına bir bitmeyen çeltik…insandık…çocuktuk…sadece yazmaktayken…korkuyorduk…şiirlerin baskınından…hesap sormasından da uğramıyorlardı uzun zamandır odamıza…bekliyorduk bizde…şimdi açlık iyice yerleştiği kabilenin yüzlerini geziyordu..galiba da karar vermek üzereydi...derken bir çığlığın ardından…aynı tütsüler yakılıyor…acıdan öylece bekliyorduk …
son dönemin en aydınlık tabloları… gerçek akımının son örneklerine kıyasla… efsunla atılmış bir imzanın ürünüydü…ressamının akli dengesinin iyice bozulduğundan bahsedenlerin sayısı hiç de az değildi…artık sabahların kendine ait kahve kokusunu hayal ediyor ve bitmeyen bir saralı çocuk ağlaması başlıyordu şimdi yine …bu sabah…LaraAçanba...05/03/2011
Bu yazının telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcisine aittir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.