- 1211 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
"8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü." Ciddi misiniz?
Türkiye’de yaşayan emekçi kadınların , içi boşaltılmış “Dünya Kadınlar Günü” kutlu olsun!İleri demokrasilerde yaşayıp, kadın olmanın ortak kaderini paylaşan, 3.Dünya ülkelerinde yaşayıp cinsiyeti ile utandırılan tüm dünya kadınlarının “Dünya Kadınlar Günü” kutlu olsun !
1857’li yıllarda ABD’nin New York kentinde, şartların iyileştirilmesi için 40000 dokuma işçisi greve başlar. Polis saldırır ve işçileri fabrikaya kilitler! Çıkan yangında, fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaz ve çoğu kadın 129 kişi ölür!
Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 1910 yılında Kopenhag’da yapılan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda; tekstil fabrikasında ölen kadınlar anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisini getirir, kabul edilir. 8 Mart olarak saptanışı, 1921 yılında Moskova’da yapılan 3.Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşir. ABD’nin kabullenip anmaya başlaması ise 1960’lı yılların sonuna doğrudur!
Türkiye’de ise Moskova’da saptandığı yıl itibariyle (1921) “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlar.
2011’li yıllara gelindiğinde, erkek egemenliğinin hakim olduğu tüm Dünya’da; tıpkı “21 Eylül Uluslararası Barış Günü”, “20 Kasım Çocuk Hakları Günü”,”10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” gibi sözde tarih ve söylemlerden ibaret, eylemsizlik kararı verilmişçesine dikkate alınmayan sahte kutlamalardan ibarettir…Kapitalist ülkelerin güç savaşında BARIŞ’a yer olmadığından, en zayıf halka olarak görülen kadınlar ve çocuklar, işlenen insanlık suçlarının değişmez öğeleridir…
Adem’in Cennetten kovulmasının müsebbibi kadın, asırlar boyunca Şeytan sıfatına lâyik görülmüştür. Fiziksel yapısının erkeğe oranla narinliği, iş gücü konusunda kategorize edilmesini gerektiriken; beyinsel ve duygusal işlevleri yok sayılarak , ‘koruma’ adı altında güdülme şekline dönüşmüştür. Kararları bir erkek süzgecinden geçirilip öyle uygulamaya konulmuştur. Kadının üstün özellikleri, erkeğin egosunu rahatsız ettiği noktalarda şiddet devreye girmiştir. Çok azı cezalandırılan şiddet uygulamalarında, hasar gören bedeni değil ruhudur kadının. Yani bir erkeğin ‘kadın istemediği sürece sahip olamayacağı’ tek şey!
Kadın’ın cinsel köleliğinin son noktası olan fuhuş, ekonomiler küçülürken hızla büyümeye devam etmiştir. Fuhuş mafyaları oluşmuştur. En aşağılayıcı sıfatlarla çalıştırılan, çalışmaya zorlanan , alınıp-satılan,tecavüz edilen kadın bedenleri ;güçsüz erkeklerin güç gösterisi yaptığı ve bunu kendinde ‘hak’ gören zavallıların asla sahip olamayacağı, kadının ‘doğal ve ayrıcalıklı özelliklerinden’ intikamın bir başka tezahürüdür. Kadını ‘kirlendi’ addederek işlenen cinayetler, ‘kirleten’ in iğrenç eylemi sonucunda oluşmakta olup, işlenen suçun ne denli iğrenç ötesi olduğunun teyididir aslında…
“Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Raunda soykırımı (1994)esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.”
Cinsiyetinden ötürü doğar doğmaz öldürülen, kaybolan, istenmeyen hep kız bebekler, kız çocuklardır. Tüm Dünya’da kadın ölümleri ve sakatlanmalar, normal hastalıklar ve kazalardan değil, erkek şiddeti sonucunda gerçekleşmektedir!
Dünyada her 15 saniyede bir kız çocuğun genital organına dinsel, kültürel v.b nedenlerle hasar verilmektedir!
Töre cinayetlerinin, korkudan, baskıdan kaynaklanan intihar vakalarının, ensest ilişkilerin odağında da kadın vardır. Bazı inanışlara göre Tanrı’ya kurban olarak sunulan da kadındır…
Tüm bu gerçekler gösteriyor ki; kadının olağan üstü renkleri, erkeğin renksiz ve kısır dünyasında harikalar yaratamamıştır. Kadının duygusal zekâsı ,hormonal özellikleri ile bir araya geldiğinde ortaya çıkan bedensel ve ruhsal ayrıcalıklar, erkeğin sahip olabilme güdüsünü kamçılamış, üreme özelliğinin baskın olduğu tuhaf bir efendi-köle durumları ortaya çıkmıştır.
Ortada bir takım gerçekler var ve ben bunları ‘erkek düşmanı’ olarak değil, tam detaylandırmadan sadece bilinen ana başlıklarla dile getirdim.
“8 Mart Dünya Kadınlar Gününün” kutlanacağı şu günlerde, mücadeleye devam eden kadınlar seslerini daha gür çıkarabilmek için toplantılar, paneller, sergiler v.b etkinlikler düzenleyecekler. Bir kısım kadınlar ‘hediye’ bekleyecekler. Bazıları da ‘o ne demek?’ diyecekler…
Erkekler; ‘kadınlar baş tacımız’, ‘annemiz de bir kadın’, ‘ben asla öyle düşünen erkeklerden değilim’,’İslâm dini kadına bir çok haklar getirmiştir ’şeklinde açıklamalar yapacaklar… Sonuç? Gazetelerin 3.sayfa manşetlerinde…Üstelik bunca mücadeleye rağmen! Kadına uygulanan şiddet ve katliamın temel nedeni; duygusal ve bedensel şiddete maruz kalan, eğitim hakkı elinden alınan kadınların yetiştirdiği çocuklardır! Çocuklar aynadır…
Çalışan, üreten , paylaşan tüm kadınların “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” nü kutluyorum.
Çiçekler ve renkler solmasın…
Nurcan Çelik Yalun
YORUMLAR
yazınızı çok beğendim geniş bir araştırma ve uğraşı sonucu güzel yorumlarınızı da katarak tek kelimeyle muhteşem bir makale hazırlamışsınız elinize sağlık... günün önemi münasebetiyle bende izninizle birkaç satır bir şey yazmak isterim...müsadenizle...
Kadına verilen değerden, kutsallıktan tüm kadınlar farkında olsalardı, bugün durum çok farklı olacaktı, birkaç kuruşa reklamlarda, filmlerde mal olmazlardı, özgürlüğü soyunmakta yada sokaklarda sürtmekte bulmazlardı...
kendini ve benlliğini kaybetmemiş tüm annelerimin,bacılarrımın,ablalarımın kadınlar gününü en içten dileklerimle kutlarım.
saygılarımla...