- 613 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞUN ÖYKÜSÜ (5)
Bir esnafın yanına çırak olarak şehire gönderilen Adnan,babasının tanıdığı toptancıların tavsiyesiyle tanıdık,güvenilir bir esnafın yanına verilmişti.Hem korkulacak bir şey yoktu canım.Kendi köylülerinin çocuklarıda şehirde çalışıyorlardı.Onlarla birlite aynı evde kalacaklardı.Toptancı arkadadaşları oğlanın kendi evlerinde yatıp kalkmasını söyleselerde baba onlara yük olmasın diye kendi köylüsünün çocuklarıyla kalmasının daha uygun olacağını düşünmüştü.Bir meslek sahibi olur,köy yerinde sürünmezdi.Hemde bir boğaz eksilmiş olacaktı.Belki ileride iyi bir meslek sahibi olurdu.Derman’ıda yanına alırdı.Derman’ın pek okumaya yüzü yok gibiydi.Olsa olsa ancak bir terzi olur ya da köyde kalır kendisine yardım ederdi.Ama Altın,öyle değildi.Akıllı bir çocuk olacağı şimdiden belliydi.İlk mektebe gitmeden yumurtaları bile saymaya başlamıştı.Adı gibi altın olacaktı bu çocuk...
Köyde kızamık salgını yayılmaya başlamıştı.Zehra ile Derman kızamık olmuşlar ateş içinde yatıyorlardı.Annesi dudaklarını şekerli su ile ıslatıyor,yüzlerini,vücutlarını ıslak bezle siliyordu.Diğer çocuklarınada bulaşmasın diye onları Zehra ile Derman dan uzak tutuyordu.Mektebin açılmasına şurada üç-dört gün ancak kalmıştı.Üçü de mektebe gideceklerdi.Altın mektebin açılmasını dört gözle bekliyordu.Annesine iki de bir ’benim önlüğüm dikildi mi?’ diye sorup duruyordu.Bu yıl Derman’ın okul önlüğünü o giyecekti.Derman da Adnan abisinin önlüğünü giyecekti.Tabi annesi bu iki önlüğü çocuklarına giydirmek için köyün tek singer dikiş makinalı terzisi olan Melahat’a götürmesi gerekiyordu.Çünkü önlükleri çocuklarının bedenlerine göre ancak o daraltabilirdi.
Altın,çok akıllı bir çocuk olacağa benziyordu.Zehra ile Derman pek Altın kadar akıllı değillerdi.Anaya göre,altın,anasının yanından hiç ayrılmaz,sık sık sorular sorar,kaç koyunlarının,kaç ineklerinin olduğunu;kaç koyunlarınınkuzuladığını öğrenmek ister;babasının dükkanına gider köylülerin getirdiği yumurtaları saymaya çalışırdı.Dermanla Zehra ise bu gibi şeylerle pek ilgilenmezler,kapıda komşu çocuklarıyla oyun oynarlardı.Altın komşu çocuklarıyla anlaşamadığı için Altın’ı yanlarına almak istemezlerdi.Bu yüzden de abisi ve ablasının diğer çocuklar tarafından dışlanmalarına neden olurdu.Derman ile Altın arasında kavgalar eksik olmaz birbirlerinin canlarını acıtıncaya kadar devam eder Altın’n ağlamalarıyla son bulurdu.Derman O’nu yanında hiç istemez fırsatını buldukça ondan kaçmaya çalışırdı.Ne varki yaşamlarının ilerisinde de Derman,Altından kaçmak istesede kaçamayacaktı.İlkmektebi,ortamektebi ve liseyi beraber okuyup,beraber bitireceklerdi.Birbirlerinin yaşamlarını o kadar etkiliyeceklerdi ki; bir ağacın iki dalı gibi,bir pınarın iki gözü gibi,bir meyvanın iki parçası gibi yaşamlarının acımasız evrelerinde;bazan düz ovalarda,bazan sarp kayalıklarda,bazande denizlerin azgın dalgalarında sürüklenip gideceklerdi...Yaşamın ne çeklmez,ne çilekeş,ne acımasız olduğunu orta mektep sıralarında anlayacaklardı...Devam edecek...
Derdem Erdem