- 695 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gençlik Terazisinin Sağ ve Sol Kefesi
"12 yaşındaki kız, internette tanıştığı adama kaçtı. 17 yaşındaki liseli kızlar kürtaj başvurusunda bulunuyor.
Bilmem neye inat tüm gençler, İçki içmeye davet ediliyor.
Sigaraya başlama yaşı 11’e düştü. Çalışıp kazanmak yerine hızlı kazanç ,kumar oyunları tercih ediliyor.
Büyüğe saygı tamamen bitmiş durumda"
PEKİ, SİZ BU KEFE’nin NERESİNDESİNİZ ?
...
Gençlik bir derenin gürül gürül akmasında ki heyecan gibidir.
Heyecanlandıkça sağa sola çarpar etrafında su’lar bırakır.
Uyuz olmuş bir hayvana benzer gençlik. Sürekli kaşınmak ister, kaşındıkça da yaralar bırakır kendinde. Bu uyuz hastalığının ilacı ise İslam Eczanesinde bulunur. (Fatih Sultan Mehmede babasının nasihatlerinden seçmedir.)
İşte günümüzün en büyük sorunlarından biri, gençlerin iyi bir ahlaktan yoksun yaşamaya özenir olmasıdır.
Emanet edilen Vatan, İslam ve bayrağı taşıma görevini kendine borç bilmelidir her genç.
Bizleri bi çare izleyen büyüklerimiz var. Belki gözlerinden yaş gelmez lakin kendi gençlikleri ile kıyasladıklarında içlerinde muhakkak ki bir burukluk
oluşmaktadır.
Şimdi terazimizi kuralım ve mülkün temeli olan Adalet ile durumu inceleyerek gidelim.
Yukarıda kısa bir giriş yazısı ile başladığım yazıma orayla birlikte devam edelim bakalım.
Geçenler de Samsun da bir olay oldu.
İnternette 20 yaşındaki bir erkek, 16 yaşında ki bir kızla tanışıyor ve kız hangi cesaret ile bilinmez ama çocuğu evde kimse yokken davet ediyordu.
20 yaşındaki bu genç ile votka içiyorlar sonra çocuk, zorla kızın ırzına geçmişti.
Elbette tecavüzün bir bahanesi gerekçesi olmaz. Tamamen suçtur ?
Peki burada kıza "Sen suçsuzsun" diyebilirmiyiz ? Diyemeyiz çünkü terazi buna el vermez.
Bir bayan doktor açıklama yapıyor. Son zamanlarda liseli kızlardan kürtaj başvurusu çoğaldı. yaş 16 lara kadar indi.
Bir başka olayda ise Neymiş efendim Bilmemne partisi içki içme yaşını büyütmüş diye tüm gençler Ulu orta meydanlarda "O partiye inat içiyoruz" diye sloganlar atıyor.
Anlayacağınız, islamı hadi es geçtim herkes kabul etmeyebilir, lakin büyüklerden de mi utanmıyorsun diye sormak gerekir.
Tabi ki bende sormadan edemeyeceğim.
- Büyüklerden utanmıyormusunuz ?
Cevap alıyorum : Hangi büyüklerden ? Hani bizim konuşurken el kol hareketi yaptığımız, ağzımızdan çıkanı kulağımızın duymadığı büyüklerden mi ?
veya gençlere nasihat veriyor diye azarlananlar mı ? Çocuğu tarafından doğranmış büyüklerden mi ? Hangi büyüklerden ?
Komedi konusu olan Ermişlerden mi ? Ümmetim, ümmetim diye inlediği unutulmuş, kendisine küfredilir olmuş (s.a.v) Resulullah efendimizdem mi ?
İşte biz de böyle sorulara sorularla yanıt alıyoruz. Neyse efendim yazımıza devam edelim biz.
Bu güne kadar büyük bir pasif içici olduğum halde ben hiç sigara ve alkol kullanmadım. Nasıl bir şey olduğunu bilmem. Lakin ben tıbba inanırım. İslama inanırım.
Peygamber efendimiz zararlıdır diyor tıp da destekliyorsa denememe lüzum görmüyorum. Çevremde ki çoğu insan sigara kullanmakta ve soruyorum kendilerine ?
- Ne zamandan beri içiyorsunuz ?
Cevap alıyorum : Çocukluğumdan beri içiyorum.
-Mesela kaç yaşından beri ?
Oradan İstatistikler lafa karışıyor ve diyor ki,
- Arkadaş ne diye uğraşıyorsun sor bana söyleyeyim. Toplumumuz da sigara yaşı 10-12 yaş aralığına düştü. Var mı daha ötesi ?
...
Büyüklerimizin yaptıkları elbette unutulmaz lakin şuanda günümüz eleştirisinde bulunduğumuzdan geleceğin şekillenmesinin tek kaynağı gençler olarak söylememde bir sakınca olduğunu düşünmüyorum.
Ben güzel şeyler yazmaya niyet ederken, bir ses hemen araya giriyor. Dur güzel şeylerden bahsetme daha, rahat bırakmam seni.
- Hangi gençlerden ? Hani Fi tarihten beri toplumların geleceği kendisine emanet edilmiş ve bunu da çalışmaktan başka çaresi olmadığı halde iddaa bayilerinde kuyruk oluşturan gençler mi ?
Peki ondan da bahsedelim. Bir gün geçerken dikkat edin iddaa bayilerine. Kuyrukta bekleyenlerin tamamı gençler olduğunu göreceksiniz. Kısa yoldan para kazanma hevesi içinde olan gençler.
Aniden parayı bulalım ölene kadar çalışmayalım düşüncesinde olan gençleri göreceksiniz. Kimisi "20 lira bu gün kazandık, Allah bereket versin kısa günün kârı" der. Kar mı ettiğini sanıyorsun ? diye sormadan edemeyeceğim. Elbette kar etmiyoruz diyecekler ve diyoruz da. Çünkü gönlümüz bizi ele veriyor.
Afrikalılar ne der bilirmisiniz ? "Biz dünyayı, torunlarımızdan borç aldık"
Biz afrikalılar kadar, büyük düşünmeyelim ? Peki biz bu ülkeyi, torunlarımızdan borç aldığımızı düşünsek nasıl olur ?
Nasıl mı olur ?
Daha çok çalışırız. Ülke için birşeyler yapmaya hevesimiz olur. Çünkü bizim neslimizden sonra çocuklarımız ve torunlarımız gelecek bu ülkeye, Allah izin verirse. Onlar için bir şeyler yapmalıyız.
20 lira kısa günün kârını elde etmek istiyorsan. Gerçekçi birşeyler yapmalısın ey genç !
Madem paraya ihtiyacın var, sermayende hazır aklın var. Git pazarda tezgah aç ?
Güleceksiniz belki ama ben üniversitem de memleketten gelip hem okuyup hem de pazarda tezgah açıp elbise satan arkadaşlarımı tanıyorum. Cafelerde hem okuyup, hem çalışan arkadaşlarımı görüyorum.
Bazen yolda giderken bir genç görürsünüz, oturmuş enstrüman çalıyor ve millet para bırakıyor önüne.
Bu dilencilik değildir güzel bir şeydir aksine. Tamam gayri resmi olması na hoşluk katıyor havaya ama bir şeyler yapmaya çalışan bir genç görüyoruz.
Diyeceksiniz ki bunun ne kazancı olacak ülkeye.
Ben de bazen şehrimde giderken enstrüman çalan arkadaşları görüyorum. Tam da hoşuma giden parayı çalıyorlar. Kimi zaman cebimde varsa param, kendine de veriyorum. Çünkü beni o an mutlu etti. Ben mutlu olunca daha güzel düşüncelere sahip oldum.
"Ne mutlu bak ! Arkadaşlarım çalışıyor para kazanıyor, ben de çalışabilirim" diyerek kendimle kıyaslama duygum gelişiyor.
Sözlerimi çok uzattım sıkılabilirsiniz. O yüzden bir de güzel şeylerden bahsedeyim. Hazır araya girecek kötü düşünceler de gitmişken...
Öyle gençler vardır ki, klavuzunu resulullah, haritasını kur’an, pusulasını akıl bilmiş, şeref ve izzetine sahip çıkmış bir aile terbiyesi görmüşler.
Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa, kırılan kalbin onarılmasının o kadar zor olduğunu bilip hiçbir kalbi kırmamak öğretilmiş kendilerine
Menfaatine alet edemediği insanlara çamur atmaz, hakikati güneşe benzetirler bu gençler.
"İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah, Yardımcısıdır doğruların Hz. Allah" Ziya Paşanın sözü ailesi tarafından küpe yapılmış kendilerine.
Yalan sözden kaçan, harama bakmadan geçen. İnsanları Mevlana Hazretlerinin hocası Şeyh Harakani Hazretlerinin gördüğü gibi "İnsan olsun yeter ki" düşüncesiyle görmeye çalışan gençler.
Atasını yok saymayan, Diline, eline, gönlüne sahip çıkan, gençlere ne mutlu.
Siyaha, beyaz demeyen. Çirkine oh ala, zalime pek ala, yoksula olmaz demeyen bir nesil için
Sözlerimi Atatürkün gençlik ile ilgili bir sözü ile bitirmek istiyorum.
"Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi.
Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa,
ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur.
Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! .. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima çalışkan ol..."
Şimdi sorum siz büyüklere !
Peki, Siz Bu kefe’nin Neresindesiniz ?
YORUMLAR
Zor bir dönemden geçiyoruz yine demiyorum bu milletin kolay bir dönemi hiç olmadı ki.
Anlamakta zorlandıklarımdan biri de bu işte. Bağrış çağrış ebeveynlerine karşılık vermelerinden tutun da parazit bir yaşam kurmak için rezil hayatlara talip olmalarına kadar çok yazık oldu bizim çocuklarımıza.
Daha iyi yaşayacağız diye annesinin şefkatiyle büyüyen çocuklara ihtiyacımız var. Bu çocukları kendi çocukları gibi görüp sevip yönlendiren öğretmenlere ihtiyacımız var. İhtiyaçlarımız çok. Teşekkürler...