- 656 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kıtasal Devrim
KITASAL DEVRİM
Bugünü geçmişle ilişkilendirerek,geçmişten çıkararak anlamaya çalışırız.Geçmişi ile gelecek arasındaki ilişki ve çelişkilerden yararlanarak geleceğe ilişkin saptamalar yapar insan.Bunları yaparken,geçmişe takılıp kalmak gibi anti-bilimsel bir eğilim bilinçli bir insanın tavrı olamaz.İnsanın bilinçli faaliyetinin bir sonucu olarak,pratik faaliyetinin bir sonucu olarak burada,teoride devreye giriyor.Teori pratikten kopuk değil.Pratikten kopuk bilgi gerçek bilgi olamaz.O nedenle pratikten kopuk bilgi somut bilgi değildir.Pratikten,hayatın kendisinden ,hayatın içinden çıkan bilgi ile kitabi bilgi çok farklıdır.
İnsan yaşadığı dünyayı,yaşadığı ortamı kendi pratik ve düşünsel faaliyetiyle birlikte teorileştirir.Biz burada özünü mücadele ve çelişmenin belirlediği tarihsel teoriden bahsediyoruz.Geçmişle gelecek arasındaki ilişki ve çelişkiden,eskiyle yeninin çatışmasından bahsediyoruz.Tarihsel hegemonya...
Afrika ülkelerinde son bir aydır yaşanan halkların Demokratik Devrim Mücadeleleri üzerine çok farklı şeyler yazılıp çizilmektedir.Ancak bu yazılanların ve konuşulanların Afrika’da gelişen halk hareketlerinin ruhuna uygun analizler olmadığı tespiti sanırım haksız bir tespit olmaz.Bilimsel düşünenler,tarihsel süreçlerin tahlilinde süreklilik ve bu sürekliliğin geçmişle olan ilişkilerini analizde formlara takılıp kalmazlar,tarihsel süreçlerin içsel bağlantılarını,bu süreçlerin kendi aralarındaki ilişki ve çelişkilerini analiz etmeye ve anlamaya çalışırlar.
Sınıflı toplumlar tarihi,sınıf mücadeleleri tarihidir.Bu alan üzerinden bilgi sürekli ve kopmaksızın derinleşir.Bilgi derinleştikçe varlığı anlarız veya varlığı anlamak için bilgimizi derinleştiririz.Bu bize sürecin ve çelişmenin temelde sahip olduğu yoğunluğun boyutunu verir.Dünya devrimi kutupsal yer değişim gibi bir şeydir ve orada artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.Üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çatışma ve çelişmede çelişki, üretici güçlerden yana çözülür,üretim araçları artık kapitalistin elinde değil,üretenin elindedir,yani kolektifin elindedir,yani üretim araçları tüm halkındır.Onbin yıllık tabuların alt üst olmasıdır devrim, yani tarihsel hegemonyanın canına okumaktır.
İnsanlığı,tüm dünyayı ve tüm canlıları derinden etkileyen yaşam koşullarına ilişkin geri dönüşü olmayan yıkıcı sonuçlar yaratan bir sistem,kapitalizm. Kapitalizmin bütün yıkıcı ve yokedici eylemine karşı,kritik bir kitle ne yazık ki bilinci bulandırılarak etkisiz kılınmak ve devrimler tecrit edilmek istenmektedir.
Günümüz konjönktüründe devrimler kendisini çevreleyen toplumsal örgütlenmelerden kopuk,kendi içine hapsedilmiş bir toplumsal yapı içinde gerçekleşememektedir.Devrimci süreçler kendisini çevreleyen toplumsal süreçler ve ilişkilerin, ülkelerin devrim karekterleri üzerindeki etkilerinden muazzam bir şekilde etkilenmektedirler.
Çeşitli ülke devrimlerini,insanlığın geçmiş pratiğini,pratiklerini şüphesiz önemsiyoruz.Ancak biz bugünün dünyasını önemsiyoruz,bugünün dünyasını değiştirmek istiyoruz; geçmiş bütün tabularıyla birlikte.Bugünkü uluslararası konjönktür 1800-1900’lerin konjönktürüyle asla aynı değildir.Devrimlerin karekteri ve devrim olasılığı her ülkenin-devletin kendi sistemlerine uygun değişiklikler gösterir ve değişen devlet politikalarına uygun stratejiler geliştirir.Tunus,Mısır,Libya ve eski dünya Afrika’nın diğer bütün ülkelerinde gelişmekte olan halk hareketleri bu bağlamda ele alınıp değerlendirilirse daha doğru olur inancındayız.Dünya devrimci hareketi pratiği bu tarihsel anlatıdan yoksun değildir.Kapitalizm eski kapitalizm,devletler eski devletler değildir artık.
Bütün olumsuzluklara karşın,halkların devrimci mücadelesi ve bu mücadelenin kendi iç yasaları işlemeye, ilerlemeye devam ediyor.Toplumsal denetim,yaratıcılık,özgürleşerek sorgulama kapitalizmin bütün ideolojik rehabilitasyonuna karşın küresel bir bilinç olarak hızla gelişmektedir.Bu süreç pratik içinde kendi ideolojik önderliğini mutlaka yaratacak tır. Her devrim,devrimci pratiğin ortaya çıkardığı teorik ve pratik dersleri dünya devrimci mücadelesinin hizmetine sokmakla yükümlüdür.
Tarihi emekçiler yapar,çünkü;onlar hayatı yeniden ve yeniden yaratanlardır. Yaratıcılık toplumsal bir olgudur.Her olgu kendi tarihsel koşulları içinde oluşur ve kendinden sonra gelen olguya yön verir;onu yönlendirir.Olgu önceden tasarlanmaz,her olgu kendi konjönktüründe bir andır ve geçmişten bugüne akıp gelen milyonlarca, milyarlarca iradenin izini taşır ve tarihin içinde oluşur.Bütün olgular tarihin içinden alırlar enerjilerini ve orada hayat bulurlar.
Bütün sınıflı toplumların ve bunun kaçınılmaz sonucu olan yasalar bütün toplumların temel çelişkisi olmuşturlar.Siyasi üst yapılar o nedenle her zaman sorun olmuşturlar.Her insan içine doğduğu dünyaya aittir ve yaşadığı anın, yaşadığı sürecin yaşam koşulları içinde rolünü oynar.Doğada ve insan toplumlarında sürekli biriken bir güç ve enerji vardır. Bu güç ve enerji iç ve dış çelişkilerin yoğunluğu altında nitel patlamalara dönüşerek,farklı bir güç ve enerji ortaya çıkarır ve ardından gelen güç ve kuvvet üzerinde etkili olur. Afrika’da gelişen Kitlesel Halk Hareketleri,Kitlesel Demokratik Halk Devrimleri bu bağlamda ele alınmalıdır.Tarihin orkestrası çalmaya devam ediyor,türkü bitmemiştir.
Erdoğan Ateşin
25.02.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.