Hüzün
’Sen üzülme gülüm incinme/Canımın içi iki gözüm sakın küsme/Bana hediye bırak bütün kederleri/Ben ağlarım ikimizin yerine’
Offff ki ne offfff...
Herkesin duygusal olduğu anlar, konuları farklı farklı. Seven ağlıyor, sevmeyen ağlıyor, üzülen ağlıyor, sevinen ağlıyor, ayrılan ağlıyor, kavuşan ağlıyor.
Tıpkı alkol, sigara tüketimi gibi;
- Çok mutsuzum, dertliyim.
- Çok mutluyum, bunu kutlamalıyım.
Ya da sigara gibi;
Efkâr bastı sigarası
Keyif sigarası
Yaptığımız her davranışı şartlanmış olarak yapıyoruz. Ağlama ihtiyacı hissettiğimizde mutlaka bir sebep olması gerekmiyor.
Çizgi film izlerken ağladınız mı hiç?
Mutlaka ağlayanlarınız olmuştur...
Film izlerken, İçinde bol miktarda duygusallık barındıran filmlerin daha çok izlendiği bir gerçek. Buna en iyi örnek ‘Yaprak Dökümü‘
Öyle şartlanıyoruz ki bu filmi izlemeye başlarken mendilimizi önceden hazırlıyoruz.
Yok öyle film izlerken önceden patlamış mısır, cips, içecek, meyva hazırlamak.
Mendil ilk sırada. Olmazsa olmaz. Yoksa salya sümük ...
Millet olarak hüznü seviyoruz. Yaptığım röportajlarda da bunu gördüm. Sanatçılarımız hep hüzünlü
Bunun nedenini sorduğumda, sözleşmiş gibi hepsi hüznü sevdiklerini ve hüzün olmazsa üretemeyeceklerini savundular.
Hüzün olmadan üretebilirler mi üretemezler mi bilmiyorum ama sanatçıların çok duygusal oldukları bir gerçek.
Yaş ilerledikçe de duygusallığın arttığını fark ettim. Yanılıyor da olabilirim. Kendimce bir tespit.
Ağlamak, herkes tarafından çok insani bulunmakla birlikte, genel olarak bakıldığında başkalarının yanında ağlamak ayıp olarak değerlendiriliyor.
Ağlamakla ayıbı bir türlü bağdaştıramıyorum. Ağlamak çok normal bir davranış, ama başkasının yanında ağlarsan ayıp!
Ağlama konusunda kadınlar erkeklerden daha şanslı. Bir erkeğin ağlaması çok ayıp. ‘Erkekler ağlamaz! ‘
Niye ağlayamıyorlar?
Nedeni yok. Öyle işte...
O değil de;
Tarkan’ın bu şarkısına bitiyorum...
:) İyi bayramlar.
YORUMLAR
Hanımefendi,ağlamak tabii ki gülmek kadar doğal. Ayıp meselesine gelince; ağlayana iştirak etsen gerekçen yok ortada.Onun gerekçesi var ağlıyor.Etmesen o an sen ne yapacaksın , umursamaz davranamazsın... En iyisi yapıştır ayıbı sustur onu , kur düzeni yeniden.Ağlamanın ayıbını bundan ibaret görüyorum.
O değil de, konu neydi nerde kaldık hımmm.
Tebrikler saygılar efendim.
Esma KAHRAMAN
hava çok soğudu yaa... kış geldi. Kar yağsa bu kadar soğuk olmazdı.
:) Sevgilerimle.
Ağlama seansında ağlayamama manifestoları esasında....Yani ağlamak ki neye ağlamak....
Bir ağlarken yanmak var,bir de ağlarken dahi zevk almak var...
Ki bir de var ki;ağlarsa anam ağlar var...
Bence hepsi yalan...
Bir gerçek var o da ölüm...
Başkası yalan...
Ona da ağlamak olmaz...
Doğan bebeğe de ağlanmaz...O ağlıyor zaten...
Ona buna şuna değil de;ciddi biz neye ağlayacağımızı biliyor muyuz?...
Gerçek şu ki;ağlamak istediğimiz zamanların acısını;saçmasapan melankoli ruhlu diziler karşısında alıyoruz...Ve diziler bizi ağlatıyormuş gibi duruyor....
Oysa gerçek olan şuydu ki;biz bir şey bilmiyoruz...Bilseydik...az güler çok ağlardık...
uff uzattım ablacım...özrüm olsun....
Güzellikler adına olsun...
Esirgeme göz yaşlarını bırak göz çukurlarından yanaklarına doğru aksın. İnan biraz önceki halinden şimdi daha mutlu daha rahatsın........çok hoş bir kalemden çok hoş bir yazı......saygılar
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Sen beni öldüreceksin bi gün :)))
Evet yaşlandıkça saçma sapan biri olduğumu fark ediyorum bende. Yahu istiklal marşı okunsa ağlar mı insan. Bu arada yaprak dökümü final en final finalden sonraki final vs. uzatmalarıyla birlikte bende hiç ağlama hissi uyandırmadı nedense ama küçük osmancığıma ağlıyorum evet. haksız mıyım o bıcırıkta şahane rol kesiyo ama :)))
işin kötüsü ne zaman küçük osman'a kendimi tutamayıp ağlasam bizim osman gülüyo bana :))))
asran tarafından 2/25/2011 3:02:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Esma KAHRAMAN
Hele bi sahne vardı,
Bihret annesine 'ben ölüyorum anne!' derken öle zavallı öle çaresizdi ki
:)))))))))))) Aklıma geldi de şimdi bile ağlayabilirim...
:))) Sevgiler Sayın Yazarım.
asran
Esma KAHRAMAN
seviyorum sizi okumayı..
yine güzel bir konu..
ben ise her durumda ağlayanlardanım..
çizgi fişlm izlerken dahi..
sevgiler..
Esma KAHRAMAN
Ağlamak sanırım o anki ruh halimizle ilgili bir durum. :) Artık nasıl denk gelirse. Çizgi film izlerken mi olurr, film seyrederken miii, İstanbul'u düşünürken miii, yaşarken miii...
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Aglamak istersem ben sahsen nerde olsa aglarim.
Birde millet olarak hüzünü sevmekten cok duygusaliz.
Birinin gözyasi bile beni sahsen etkiler.
Yine ilginc cok yönlü bir yaziydi.
Sevgilerimle
Esma KAHRAMAN
:)) Sevgiler Sayın Yazarım.
Kulakları çınlasın,
Mülazim amca geliverdi aklıma..
Yaz aylarında 15,kışın 20 Lira'ya giderdi cenaze evlerine.
Sürekli ağlardı.Cemaati de ağlatabilirse,cenaze sahipleri fazladan 3-5 Lira bahşiş de verirlerdi.
Bazen,civar köylerden çağrıldığı da olurdu tabi.30 dan aşağı gitmezdi.
Hem,kaideli ağlardı selametlik adam.Kah sesini yükseltir,kah hıçkırıklara boğulurdu ki,
o içerde bağırırken,biz çocuklar bahçe duvarının dışında yerlere yatardık gülmekten..
Sevgiler Sayın Yazarım
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Esma KAHRAMAN
'Ben hüznü çok severim. Sevincin müziğine çok gerek yok, bana göre o yaşanması kolay bir duygudur. Hüzün yaşamayı öğretir insana ve üretken yapar'
:) Bu ilk aklıma gelen. Başkaları da söylemişti.
Yumurtayı dünya kabul edersek sarısı ve beyazı da hüzünler ve sevinçler. Kimi sarısını sever kimi beyazını ben yumurta sevmiyorum diyenler de dünyayı sevmeyenler ama terketmek de bizim tasarrufumuzda değil. Yaşamak her haliyle güzel. Tarkan'ın bu şarkısını ben de çok seviyorum. Çok güzeldi yazın. Tebrikler. Sevgilerimle...
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler Sayın Yazarım.