- 1663 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Yangının Külünü Yeniden Yakıp Geçtin
Meltem, son günlerde çok okunan bir kitabı eline alıp divana uzandı. Bu kitabı epeydir merak ediyordu. Kitap gerçekten de güzeldi. Yazarla birlikte Meltem de, gizli şatonun kuytuluklarına gizlenip, şatoya giren şövalyeleri izledi. Birden telefonundan gelen sese kulak kabarttı. Yeni bir mesaj gelmişti. Göz ucuyla, sehpanın üzerinde duran telefona baktı. “Kim bilir hangi banka, bilmem ne kartının reklâm ediyordur yine”diye düşündü. Son günlerde, bankalardan başka mesaj yollayan yoktu. Kitabı okumqasına devam etti.
Ertesi sabah telefonunu kontrol ettiğinde mesajın ondan olduğunu gördüğünde heyecanlandı. Mert’tendi. Yani sevdiği adamdan… Umulmadık bir zamanda, umulmadık bir mekânda çıkmıştı Meltem’in karşısına. Zamanla birbirlerini sevmişler ve sonrasında sudan sebeplerden dolayı ayrılmışlardı. En azından, Meltem öyle düşünüyordu. Mesajda, “şu gün sana geleceğim” yazıyordu. Aslında bir telefon açıp söyleyebilirdi bunu, ama yapmamıştı. Kupkuru ve sadece bir mesaj… Meltem, bir an eski günleri düşündü. Gözleri doldu. Zaten yüreğindeki yangın hiç sönmemişti. Mert ilk aşkıydı ve bir başkası da olmamıştı.
Cevap olarak,“Gel” diye yazdı. Sadece mesaja “gel!” Sonra kararlaştırdıkları gün, kararlaştırdıkları saatten yarım saat önce gitti buluşma yerine. Mert’i bekletmek istemiyordu ama o çoktan gelmiş onu bekliyordu. İki sevgili, sıkıca sarıldılar birbirlerine. Bir süre nereye gidip, ne yapacaklarını düşündüler. Baharın ilk günleriydi. Hava da çok güzeldi. “Piknik yapalım mı?” dedi Mert. “Tamam” dedi Meltem. Ellerine birer şişe su alıp bir tepenin yolunu tuttular. Bir süre havadan sudan sohbet ettiler. İkisi de gerçek konuya bir türlü giremiyor, sonlarının ne olacağını soramıyorlardı.
Meltem elini uzatıp Mert’in elini tuttu. Sıktı ama erkek herhangi bir tepki vermedi. Az da olsa bir kıvılcım yoktu ellerinde. Gözleri uzak ufuklardaydı hep. Meltem dik yokuşu tırmanırken kendince düşüncelere daldı. “Neden geldin Mert, ne istiyorsun? “ diye sordu. İkisi de birden durdu. Cevap vermemişti Mert. Genç kız onun gözlerine baktı. Çok düşünceli görünüyordu. Yanında değil gibiydi. Göz göze gelmekten kaçıyordu sanki. Meltem onun gözlerindeki sevgisizliği görünce yıkıldı. Yürümeye devam ettiklerinde bacakları titriyordu.
Birlikte uçurum gibi bir yamaçtaki ağacın altına oturdular. Meltem uçurumdan aşağı ayaklarını sallayıp dağın dibini seyrederken, Mert’in gözleri hâlâ uzak ufuklardaydı. Dağların ardındaki sevdasındaydı belki… Hala göz göze gelmemeye dikkat ediyor gibiydi.
Genç kız, “ne menem şey şu sevgi dedikleri, ne alınıyor ne de satılıyor. Eğer, Mert’in sevgisinin parasal bir değeri olsaydı, faizi yüksek olsa bile, çekebildiğim kadar kredi çeker, Mert’in sevgisini satın alırdım ama parayla sevgi alınmıyor. Oysa içimde sevgi dağlarını öylesine büyütmüştüm ki. Çok bencildim! Yüreğim onun sevgisiyle böylesine doluyken, bir damlasını bile başkasına vermek aklıma bile gelmemişti. Mert’in bana vermediği gibi. Sevgisiz yaşamak istemiyordum. Şu uçurumdan kazara da olsa düşüversem… Ölüp gitsem, göç etsem bu sevgisiz dünyadan…” diye düşünürken, Mert, kızın düşüncelerini okumuş gibi elini uzatıp kendisine doğru çekti onu.
Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Meltem uzanıp sıkıca sarıldı ama eski sıcaklığı, sevgisi yoktu Mert’in. Dudaklarında içini yakan ateş yoktu sanki. “Gidelim mi?” dedi Mert usulca. Kalktılar. Seviyordu ama seviliyor muydu? Ya da ne kadar seviliyordu bunu hiç anlayamıyordu. Çünkü Mert, bu konuda bir şey söylememişti. Evine yaklaşıp da ayrıldıklarında belki diye hep dönüp dönüp uzaklaşan çocuğun ardından baktı. Meltem’in içini derin bir hüzün kapladı. Sonra yabancı bir koku hissetti evinde. Kokladı kendini. Mert kokuyordu bütün bedeni. Hani şu, ara sıra martı kanatlarında duyduğu koku… Eline bornozunu aldı, salaş adımlarla banyoya doğru yürüdü. Yeni giymesine rağmen, üzerinde ne varsa hepsini çıkarıp kirli sepetine attı. Duşun altına girdi. Bedenini kazırcasına yıkadı. Hiçbir iz, hiçbir koku kalmasın istiyordu. Gözyaşları sularla yarıştı. Dudaklarına bir şarkı yapıştı…
Bir Yangının Külünü Yeniden Yakıp Geçtin
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Madem ki son şarkının kırık bir güftesiydin,
Niçin yarım bıraktın, neden bırakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Ne çok sevmiştim seni ne çok hatırlar mısın,
Aşiyan yollarından ses versem duyar mısın,
Hala beni düşünür ve hala ağlar mısın,
Bir bahar seli gibi dalımdan akıp geçtin
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Şarkı merhum Zeki Müren’e aittir.
Not: Öykü bir şarkıdan yola çıkarak kurgulanmıştır. Aslında yaşanmış hayat hikâyelerini yazmayı seviyorum. Ben, her insan bir dünyadır sözünü çok severim. Sessiz, sakin kendi halinde bir insanın kim bilir ne dertleri tasaları vardır. Kim bilir ne derin yaraları, sevdaları vardır. Eğer ki içinizde birileri, benim hayatım romandır, içinden unutamadığım bir anımın yazılmasını istiyorum diyorsanız. Ana hatlarını yazıp mesajla bana iletirseniz, sizlerinde bir hikâyeniz olur. İsminizi yazmamı isterseniz yazarım. İstemezseniz yazmam. Haydin, her insan bir dünyadır ve o dünya karanlıkta kalmasın. başkalarının başına Kalemimizle aydınlığa çıksın.
19/02/2011/ Emine UYSAL
YORUMLAR
Gerçekten yazıdaki başarınız çok iyi. Anında olayı yaşatıyorsunuz.
Tebrikler, sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
yüreğinize ve kaleminize sağlık..
devamı gelecek olan öyküler için..
şimdiden başarılar...
sevgiyle kalın...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine bacı bu... Konuyu bir yakalamaya görsün... Dantel gibi işler.. Buda onlardan biri işte...
Selamlarımla....Çok güzeldi...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve selamlar benden de gurbete gitsin.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Duygu dolu güzel bir öykü okudum. analatımı ve duygusu çok güzel işlenmiş. Ama keşke bütün bittiği sanılan aşklar ve bıraktığı acılar bir duş ile yıkanabilseydi.
Bu güzel öyküyü yazan yüreği ve kalemi kutluyorum.
Sevgi ve saygılarımla. Selamettin PULAT
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
romancı bacı yine döktürmüş.....şarkı her zaman keyif veren bir eser....kurgudaki MERT..ismine hiçte yaraşmıyan biri....saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Değerli dost yüreğimiz,
Her insanın hayatı ufacık da olsa bir peri masalı.Hani derler ya hayatımı yazsam roman ya da hikaye olur.İster bir şarkıdan yola çıkılsın isterse gerçek hayattan olsun mutlaka şarkıda olsa yaşanmışlıkların eseridir o yazılan sözler.Sözlerimiz gözlerimiz yazdıklarımız hepsi ruhlarımızın aynalarıdır.Hele hele sevmek dünyanın en güzel duygusu ama keşkeler olmasa ,ayrılıklar olmasa hep mutlu olsa insanoğlu ama zaman zaman hayatımızı karartan bazı olaylarada istemeyerek gark oluveriyoruz.Ama her şeye rağmen yaşamak nefes almak çokkkk güzel.Sağlıklı yaşamlar diliyorum sana ve tüm insanlığa.Varolasın.Yine mükemmeldin.
Selam ve sevgimiz iki kişilik biliyorsun can bacımıza....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kusurum olduysa affola. Sevgimle...
Güzeldi birseyler bittiyse tekrari yoktur.
Yüregine saglik sevgili Emine
Sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle Serpil, seni sayfamda görmek güzel.
Madem böyle bir son olacaktı, Mert neden geri geldi? Düşüncesiz Mert, kızıdım bak şimdi Mert'e...
Ama böylesi güzel beste ve güfte çıkmış ortaya, yıllardır aynı lezzette dinleyebiliyoruz.
Yüreğine sağlık arkadaşım.
Benim hayatım roman :)) ama inşallah kızımı da evlendireyim, sonra kendi hayatımı yazmaya başlayacağım.
Dizi yaparlar mı acaba:))
Sevgilerimle canım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Sevgi Salman
Sözüm sana değil canım, o yakıp gideneydi... Sevgilerimle
Öykü, o sonsuz lezzetteki şarkının tenine tam oturmuş gibi...
kutlaıdm...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle...
sakın ha senin kalemine konu olmak istemem
neme lazım kardeşim bilinen öykülerin sonu hüsrandır.
hem daha o kadar yaşlanmadık biraz daha biriktirelim değil mi...
edebiyat defterinden uzak kalmak zaten başlı başına bir cezadır bizlere
inadı tutmuş habire bozuluyor
sanırım bu kez tamamdır bir daha bozulmaz...
öykün güzeldi
sevgiler saygılar dostum...
Eser Akpınar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yani yazsak da kimsenin dikkatini çekip okumazlar. Hazır okunurken gel inat etme de yazalım dostum.
Her insanın olduğu gibi senin de vardır anlatacakların.
Saygımla. Ha unutuyordum. Sitemize kavuştuğumuza çok sevindim. Kafayı yemek üzereydim biline!
Sanat müziğimize damgasını vurmuş bir esere yakışır güzellikte bir öykü olmuş. Her ne kadar hüzünlü bitse de anlatımdaki ustalığın yine göz dolduruyordu arkadaşım.
Tebrik ederim. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Galiba Mert, bir anlamda, yoklama çekti yüreğine? Meltem gerçekten gitti mi diye. Meltem çoktan gitmiş de bir kendisi bilmiyor...
Meltem, biraz aranmış. Hatta kaşınmış, bana göre. Mert zaten gitmiş. Zorlamanın anlamı ne? Sil baştan yapmış Meltem, kendi kendine. Bedende ki koku ne olacak? Yürek önemli...
Yüreğine sağlık arkadaşım. Sevgilerimle. Gönül puanım 10..:-)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sen her gün yazıyorsun ama bir de benim kalemimden okuman keyifli olur belki:)))
Sevgimle...