- 1120 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bugünkü Başarının Perde Arkasında Neler Vardı?
Cumhuriyetle birlikte tüm ülkede olduğu gibi Kayseri ticaret ve sanayi hayatında da bir canlanma başladı. Altyapıya ağırlık verildi.
Kayseri sanayisi ve ticaretindeki gelişmenin en önemli etkeni bu altyapı yatırımları ve kamu ağırlıklı imalat sanayidir. Şüphesiz ulaşım, kalkınmanın önemli unsurlarındandır.
Osmanlı döneminde başlayan demiryolu yatırımları, Cumhuriyet döneminde de devam etti. Cumhuriyet döneminde Kayseri’nin, Ankara (1927), Sivas (1930) ve Niğde üzerinden Çukurova (1933) ile demiryolu bağlantısı sağlandı.
1923-1930 döneminde uygulanan “liberal ekonomi politikaları” sonucunda Kayseri’de üç önemli özel sektör yatırımına tanık olmaktayız.
Bunlardan birincisi, “ Bünyan Şelalesi’nden” elektrik üretip bununla Kayseri, Bünyan ve Talas’ı aydınlatmak, aydınlatmadan arta kalan elektriği sanayiye vermek (1926) için kurulan Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş. ve bu şirketin yaptığı Bünyan Hidro Elektrik Santralı’dır.
Günümüzde hâlâ tartışması yapılan “Yap, işlet ve Devret” modelinin ilk örneklerinden olan bu tesis için önce iki kişiye ( Taşçızade Mehmet Rahmi ve Cıngıllızade Ömer Fevzi) 50 yıllık imtiyaz veriliyor.
Daha sonra bu şahıslar bu imtiyazı kurulan anonim Şirkete derediyor. Bugün aynı şirket (Görev Şirketi) tarafından bu imtiyazı, dağıtım ve satış hizmetleri alanında kullanılmakta olup görev bölgesi ise, tüm Kayseri’ye kapsar bir haldedir.
İkinci özel sektör girişimi ise Bünyan’da kurulan “Yün Yapağı” ya da “İplik” Fabrikası’dır.
Bu fabrika, “Teşvik-i Sanayi Kanunu”ndan yararlanılarak kurulmuş. Bunun öncülüğünü ise, üç dönem belediye başkanlığı, Osmanlı Meclis-i Mebusan Üyeliği ve Cumhuriyet döneminde Adliye Vekilliği görevi yapan, Ahmet Rifat Çalıka yapmıştır.
Üçüncü girişim ise, “Değirmencilik İşletmesi”dir (1932). Yerli girişimciler tarafından kurulan bu tesis günümüzde de faaliyetini sürdürmekte olup modern anlamda Kayseri’deki ilk un fabrikasıdır.
Değirmencilik işletmesi devletten, “Muafiyet Ruhsatnamesi” yani Teşvik Belgesi alınarak kurulmuştur.
1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve yerli sermayenin yeterince oluşmamış olması v.s. gibi nedenlerle Kayseri’de, 1950’li yıllara kadar ciddi özel sektör yatırımı görmüyoruz.
Yapılanlar ise küçük işletmeler olarak karşımıza çıkmakta. 1950’ye kadar ekonomide, devlet ağırlığını iyice görüyoruz.
Cumhuriyetin ilk yıllarında “Tayyare Fabrikası” yani 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı (1926) ile uzun yıllar ülkemizin en büyük pamuklu dokuma fabrikası olma özelliğini koruyan ve bugün arazisinin bir kısmı Erciyes Üniversitesi’ne devredilen “Sümer Bez Fabrikası” (1935), Kayseri sanayi ve ticareti için bir dönüm noktasıdır.
Daha sonraki yıllarda faaliyete geçen “ Anatamir Fabrikası”’nı da kamu yatırımlarına dahil edebiliriz.
Bu üç kamu kuruluşu özellikle ilk ikisi , Kayseri sanayicisi için bir okul olmuştur. İkinci kuşak (1950-180) sanayicilerin büyük bir çoğunluğu bu fabrikalardan yetişmiştir.
Bu sanayi kuruluşlarında çalışmanın kişilere, özellikle evlenirken, bir ayrıcalık getirdiğini de hemen belirtelim.
2. Hava İkmal Bakım Merkezi bünyesinde uzun yıllar eğitim ve öğretim faaliyeti gösteren ve bilahare kapatılan “Çırak Okul”’nun işlevi hala hafızalardadır.
Buna benzer bir okulun Anatamir Fabrikası bünyesinde açıldığını ve kısa bir süre sonra kapatıldığını da söyleyebiliriz.
Sanayiye nitelikli eleman yetiştirmek ya da iç ihtiyacı karşılamak amacına yönelik kurulan çırak okullarının yanı sıra, Erkek Sanat Enstitüsü (1942) ile Yapı Sanat Enstitüsü’nün (1942) eğitim ve öğretime açıldığını görmekteyiz.
Bu okulların sayısı giderek artmış ve bugün bunlar Endüstri Meslek Liseleri olarak anılmaktadır. Bu eğitim kurumlarına, 60’lı yıllarda faaliyet gösteren ve sonra kapatılan , “Tekniker Okulu’nu” da ilave edebiliriz.
Çeşitli branşlarda öğretim yapan Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi (1976) daha sonraları Erciyes Üniversitesi bünyesinde oluşan Mühendislik Fakültesi’nin nüvesini oluşturmuştur.
1950-1960 arasında özel sektör tarafından bir çok sanayi tesisinin temelinin atıldığını ve faaliyete geçtiğini görüyoruz.
Özel sektör tarafından 1950’lerin başında kurulan büyük ölçekli Birlik Mensucat Fabrikası ile Orta Anadolu Mensucat Fabrikası ve yarı kamu nitelikli Şeker Fabrikası (1955) bu dönemin önemli eserleridir.
1950’den sonra Kayseri sanayisinde özel sektörün ağırlığı giderek artı. 1960’tan sonra Taksan ile özel hisselerin de bulunduğu Çinkur dışında imalat sanayinde kamu yatırımı pek görmemekteyiz.
Bugün Taksan, Özelleştirme İdaresi tarafından satıldı ve Çinkur ise faaliyetini durdurdu. İcra yoluyla satıldı. Bu iki tesisinde yeni sahipleri Kayserlidir.
1950’lerin uygun ortamında, küçük ve orta boy girişimciler daha çok dayanıklı tüketim malları üretimine yönelmiş; girişimciler ellerindeki tezgah ya da makineleri küçük değişikliklerle, değişik ürünleri üretebilecek biçime dönüştürmüşlerdir.
1950’lerin önemli girişimlerinden birisi de Küçük Sanayi Sitesi’nin ya da “ Eski Sanayi Bölgesi”’nin kurulmasıdır. Günümüzde Bünyan, Develi ve Pınarbaşı’nda birer tane olmak üzere 9 adet Küçük Sanayi Sitesi mevcut olup buralarda 6 bine yakın işletme faaliyet göstermektedir.
60’lı yılların sonu ve 70’li yılların başından itibaren imalat sanayinin çeşitlendiğini, nitelik kazanmaya başladığını, ölçeklerinin büyüdüğünü, fabrikasyon üretime geçtiklerini ve çoğunun tüzel kişilik kazandıklarını görmekteyiz.
Bugün, Kayseri Sanayi Odasına kayıtlı üyelerin yüzde 75’ine yakını tüzel kişiliğe sahiptir.
Bu yıllardan önce ağırlıklı olarak üretilen iplik/dokuma ürünlerine günümüzde; elektroteknik ürünler, tarım ve hayvancılık makineleri, makine ve döküm, ev eşyaları, mutfak eşyaları, dayanıklı tüketim malları, cam mamulleri, ısıtma araç ve gereçleri, gıda, çelik/plastik boru ve çelik profil, otomotiv, mermer, makine halısı, kağıt ürünleri, PVC kapı ve pencere gibi ürünlerin dahil olduğunu görmekteyiz.
1980’den sonra büyük işletmelerin sayısında bir artış gözlenmektedir. Özellikle 1970’ten itibaren Kayseri’nin bazı ilçelerinde de sanayi yatırımlarına tanık olmaktayız.
Develi’de Saray Halı, Dev Teks, Gazi Keçe, Bul Teks ve Asil Deri; Tomarza’da Tomarza Un Fabrikası ile sonra kapanan Panter Plastik; Bünyan’ da çok önceleri kurulan Sümerbank Battaniye Fabrikası, Bünsa ve Bünyan Gıda Sanayi; Pınarbaşı’nda Zerrin Un Fabrikası, Saffet Et ve Et Ürünleri Fabrikası; Sarıoğlan da Sar Gıda, İlk akla gelenler. Özellikle Pınarbaşı yöresinde alabalık üretim tesisleri ve madencilik, yine Yahyalı yöresinde madencilik önemli bir iştigal konusu olmuştur.
1980’li yıllarda büyük işletmelerin sayısı artmıştır. Özellikle 1985’ten sonra uygulanan teşvik sistemi, Kayseri’de teşvikli yatırım yapanları arttırmış ve çok sayıda büyük ölçekli işletmeler doğmuştur.
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması, altyapısının tamamlanması ve 1989 yılında bu bölgeye teşvik sistemi içerisinde İkinci Derecede Kalkınmada Öncelikli Yöre statüsü verilmesi, Kayseri’de büyük işletme sayısının çok sayıda artmasına yol açmıştır.
Ağaç işleri, koltuk, kanepe ve yatak üreten 3 büyük firma ile orta ölçekteki işletmeler Türkiye’nin bu konudaki ihtiyacının yarıdan fazlasını (%60) karşılamaktadır.
Kayseri İli sanayinde, işletme ve çalışan işçi sayısı bakımından, metal eşya-makine ve teçhizat sanayi, dokuma sanayi ile gıda sanayi önemli bir yere sahiptir. Bu üç sektör, 10 kişi ve üzerinde işçi çalıştıran işletmeler içinde %78’lik paya sahiptir. İşçi sayısı bakımından da %83’lük oranı oluşturmaktadır.
İldeki imalat sanayi tesislerinin %59,5’i büyük ölçekli, %40,5’i orta ölçekli işletme özelliğine sahip bulunmaktadır.
Anbar-Boğazköprü arasında kurulan Kayseri Serbest Bölgesi, 7 milyon metrekarelik bir alana oturmakta.
Kayseri sanayisinin ülke sanayisi içinde önemli bir yeri olduğu bilinen bir gerçek.Nitekim; İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl yaptırdığı,
“İlk 500 Sanayi Kuruluşu” anketinde (2003) Kayseri’de faaliyet gösteren 15, “İkinci 500” de ise 11 firma yer almıştır. Bu firmalar aşağıda sıralanmıştır.
Kayseri’den yapılan ve Kayseri Sanayi Odası kayıtlarına giren 2003 yılı ihracat toplamı 517 milyon doları bulmuştur.
Diğer gümrük kapılarından yapılan ihracat ile toplam 1 milyar Doları aşan ihracatı bulunmaktadır.
Kayseri gümrüğünden çekilen ithalat tutarı ise 2003 yılında 260 milyar Dolardır.
2000’li yılların başında Kayseri sanayisi iç ve dış piyasalara açıldıkça markalaşma olgusunun da gündeme geldiğini görmekteyiz.
1960’ların başında, “Dur! Kayseri’de Ulubaş var” ünlü sloganına ile markalaşma yoluna giren Kayseri bugün; İstikbal, Bellona, İpek, Denim, Yataş, Soley, Atlas, Saray, HES Kablo, HES Fibel, Erbosan, Elbak, HES Kimya, MİO, As de-longi vs. ile markalaşan iller arasında çok mesafe almıştır.
Ayrıca; Sabancı, Özilhan, Dedeman, Kibar, Bayraktar, Narin, Yazar, Hisarcıklıoğlu, Cıngıllıoğlu, Has, Çetinsaya, Tarmanlar, Özeller, Küçükçalık, Baldöktü, Kurmel, Çetinkaya, Boydak, Molu, Hatemoğlu, Ulutaş gibi ülkemiz sanayi ve ticaret hayatına damgasını vurmuş ailelerin Kayseri’den çıkmış olmaları da bir tesadüf olmasa gerek. Bir anlamda Kayseri, sürekli “girişimci” yetiştiren bir ildir ve bu özelliği ile de başta gelir.
1966 yılında kurulan Kayseri Sanayi Odası’nın; Çeşitli işkollarına mensup, 26 meslek grubunda 700 kayıtlı üyesi vardır.
Ticaret Odasına kayıtlı 12.699 üye bulunmaktadır. Tohum, hububat ve bakliyat tacirleri, gıda tacirleri, besiciler ve pastırma, sucuk imalatçıları, demir ve çimento satıcıları, kumaş satıcıları ve manifaturacılar...
Banka ve sarraflar, tuhafiye ve konfeksiyon tacirleri, halı ve kilim satıcıları, oto yedek parça ve lastik tacirleri, yün, yapağı ve deri tacirleri, nakliye ve sigortacılar, müteahhitler vb. toplam 30 değişik meslek grubunda yer alan bu gerçek ve tüzel kişilerin sayısı Kayseri’de ticari yaşamın canlılığını ve hareketliliğini yansıtmaktadır.
Kayseri Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine bağlı 51 Odaya kayıtlı toplam 42.573 üye bulunmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.