- 1102 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YARIM KALAN SEVDALARIM
YARIM KALAN SEVDALARIM
Biliyor musunuz hep sevdalarım yarım kaldı. Sevemedim doyasıya hiç kimseyi. Ya sevdim sevilmedim, ya da sevmeden sevildim sevginin tadına varamadım.
İçimin kıpır kıpır ettiği günlerde bile hep hayal kırıklığı yaşadım sevgiden yana. Başlarken yeni güne, içimde yeni umutlar filizlenirdi gün batımına dek… Gün batımında aradığım sevgiyi sevgiliyi bulamadan, veda etmek zorunda kalırdım o güne... Bu vedadan sonra yeniden aşkların en güzelini yaşadığım hayallerime dalardım gecenin karanlığında, yatağımın sessizliğinde.
Bazen, Anadolu’nun şirin bir köyünde, 13, 14 yaşında, zülüfleri hilal kaşlarının üstüne düşmüş bir köylü güzeli olurdum. Yemeniler bağlardım telli başıma. Edalı işveli yürürken köyün orta yerinde ki çeşmeye doğru, karşımdan gelirdi kasketini yana indirmiş, beyaz gömleğinin yakasını ceketinin üzerine çıkarmış, kara yağız delikanlı. Köyün en yakışıklısı hem de en gözü karası. Sabahın erken saatinde bülbüller öterken bahçelerde bilirmiş de geleceğimi yolumu gözlermiş.
İkimizin de yüreği bir kuş olup uçarmış sanki göğüslerimizden. Her gün yeniden sevdalanırmışız o çeşme başında. Bakışlarımızla anlaşır, sessizce sözleşirmişiz yarın yine aynı saatte buluşmaya.
Hayal ya bu hele bu hayal yatakta kuruluyorsa hiçbir zaman sonunu getiremez insan. Hayalenin en tatlı yerinde dalar gidersin uykuya. Fakat mutlu bir uykudur o gündüz yaşadığın umutsuzluk yerini hayalide olsa bir sevgiliye bırakmıştır.
Bazen de, gerçekte çok istememe rağmen, gidemediğim, özlemini çektiğim Üniversite kampüsünde bulurdum kendimi. Çalışkan bir öğrenciyimdir artık. Arkadaşlarım vardır. Şiirler okuyup, şarkılar söylediğimiz gruplarımız vardır. Romanlardan, yazarlarından, ana fikirlerinden bahsederiz o romanların. Kimimiz düzene karşı çıkar, kimimiz de onlara karşı çıkarız, bölünürüz kutuplaşırız. Ama sonunda aşkta sevgide buluşuruz ve de anlaşırız. Bu kez sevdiğim bir idealisttir. Fırtınalı bir aşktır bu… Biraz da maceralıdır… Heyecanlıdır… İdealleri uğruna sevdiğini söyleyemez, ne kadar çok sevildiğini bilse de. Onu nasıl ikna edeceğimin yollarını ararken yine yarım kalır aşkım. Sevgim. Çünkü yine uykunun o dayanılmaz cazibesine esir olurum hayalimin en can alıcı yerinde.
Bazense çok daha uçuk kaçık olur hayallerim. Normal yaşantımın tamamen aksi bir kişiliğe bürünürüm hayalimde. Çok modern, hayatı hafife alan, bir çiçekle yaz geçmez felsefesini benimsemiş bir deli fişek kız oluveririm. Altımda son model bir araba, nerde akşam orada sabah yaşarken, birden bire onu görürüm mola verdiğim bir kır kahvesinde. Tek başına oturmaktadır masada, dalgın dalgın çayını yudumlamaktadır. Bana bakar fakat görmeyen bir bakıştır o. Buradan çok uzaklarda olduğu bellidir. Delifişek beni bu çok etkiler. Nasıl olur bir erkek bana bakacak fakat görmeyecek. Mutlaka ona kendimi göstermeliyim. Ben bunu nasıl yapacağımı düşünürken, birden onun bana baktığını görürüm. Bu kez gerçekten görerek bakmaktadır ve o anda ikimizin de yüreğine bir yangın düşer. Ben aradığım sevgiliyi bulduğumu anlamışımdır. Sıra onu çözmeye gelmiştir. Onun gözlerindeki kederin nedenini öğrenmeliydim. Bakışlarımızla anlaşmıştık yine köy çeşmesinin başında olduğu gibi. Usulca yanına gidip, “oturabilir miyim?” diye sorduğumda, onun bana evet, ya da hayır dediğini duyamadan bu hayalimde son bulur. Yine uykuya dalıp giderim.
Gerçek tamamen bunun aksiydi hayatımda. Hayallerimi hep ben yönetirken hayatımı ise hep başkaları yönetmiştir. Bu önceleri ailem olmuştur. Daha sonra eşim, daha daha sonra ise çocuklarım olmuştur. Ben hep birilerinin isteklerini arzularını yerine getirmek için yaşadığımı yıllar sonra anladığımda o hayallerinde bir anlamı kalmamıştı. Çünkü zaman ve mekân daralmıştı artık.
Hayatımız o hayallerim gibi tamamlanmadan her hangi bir yerinde uykuya dalarcasına bitecek. Sona ermeden sonlanacak tek şey hayatlarımız olsa gerek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.