- 884 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UMUTSUZLUĞU ÖYKÜSÜ (3)
O kapkara bulutlar hala hıncını boşaltmamışlardı.Alabildiğine boşaltmaya devam ediyorlardı.Pencerenin camlarına çarpan küçük yağmur damlacıkları sanki insanın yüreğini yakan acılı bir melodiye dönüşüyordu.Altın,zeytin,peynir ve haşlanmış yumurtadan oluşan kahvaltısını yaptıktan sonra yine her zamanki gibi pencerenin önüne dikildi.Anasının O’na anlattığı çocukluk anılarını bir pikabın iğnesinin titizliği ile didik didik etmeye başladı.
Aydınlar köyünün güneyindeki yamaçların karları yavaş yavaş erimeye başlamış,köyün her iki yanından birbirine paralel olarak akan dereler,sanki dere değilde bir çay coşkusuyla öz boyu akıp gidiyorlardı. Öyleki bir poker kumarcısı gibi gelecek kurak yazı düşünmeden içlerini cömertce boşaltıyorlardı.Köy,yağan karların yavaş yavaş erimesiyle bir çamur deryasına bürünmüştü.Karlar tümüyle erimemiş,damların kuzey yamaçlarındaki duvarların dibindeki karlar öylece duruyordu.Gündüzleri havanın yumuşamasıyla eriyen kar sularının çamur deryasına dönüştürdüğü sokaklar,gece ayazında dona çekiyor,keskin bıçağa dönüşen çamur kesekleri üzerinde lastik ayakkabılarla yürümek bir cambazlık becerisi gerektiriyordu.
Ananın lohusalık dönemi henüz bitmemişti.Al basmasın diye duvarda gece boyu asılı duran gaz lambasının fitilindeki yanan ışığı,bazan yeni bir gelin gibi süzülüyor sessiz ve sakin,bazande bir fırtınanın habercisi gibi parlayıp duruyordu.İnce saçdan yapılmış üç ayak üzerinde duran odun sobası da sahibine sadık uyuyan bir kedi sessizliğinde odayı ve içindekilerini ısıtmaya çalışıyordu.Çocuklarının üçüde aynı yatakta yatıyorlardı.Küçük bebek Altın anasıyla beraber yatıyordu.Bu gece çok huysuzlanıyor bir türlü uyumak blmiyordu.Babası geldiğinde_yarın mutlaka sağlık ocağına götürelim_diyecekti.İlçenin yolları açılmıştı.Çünkü kış boyunca hasta yatağından çıkamayan karşı komşunun çocuğunu doktora götürmüşlerd.
Ana,birden irkildi.Kapı çalınıyordu.Gecenin yarısıydı.Bu kocası olmalıydı.Kocasının bu kadar geç gelmesi onu çıldırtıyordu.Kalktı.Kapıyı açtı.Gelen kocasıydı.Hiç konuşmadılar.Çünkü çocuk yine ağlamaya başlamıştı.Uzun bir sessizlikten sonra:
_Nerden geliyorsun?
_Dükkandan,başka nereden geleceğim.
_Ben senin nereden geldiğini biliyorum.Gene o ,o....nun yanından değilmi?
Babanın hiç sesi çıkmadı.Ana geç vakte kadar söylenip durdu.’çocuklarını hiç düşünmediğini,anası ve babasına çocuklarından daha çok önem verdiğini,yuva yıkanın yuvası olmayacağını,evin bütün yükünü kendisinin çektiğini,dükkana sabah gidip akşama kadar dedikodu yaptığını,hem beş vakit namaz kılıp hemde elin evli kadınlarıyla oynaştığını’birbiri arkasında sayıp durdu.Bu sırada duvarda asılı duran gaz lambası gelin gibi süzülmeyi bırakmış,olgunlaşmış bir çıbanın irini gibi patlamaya hazır duruyordu.Tan yeri ağarmaya başlamış,ananın içi geçmiş,yarı uyur yarı uyanık öylece kala kalmıştı.
Derdem Erdem. Devam edecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.