Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyorlar. imam gazali
Fuat Türker
Fuat Türker

Yaşama Kur'an Penceresinden Bakmak-I

Yorum

Yaşama Kur'an Penceresinden Bakmak-I

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

466

Okunma

Yaşama Kur'an Penceresinden Bakmak-I

Yaşama Kur'an Penceresinden Bakmak-I

Kur’an’ın bize bildirdiği din ile bugün toplumda yaşanan din karşılaştırıldığında aradaki büyük farkı görmemek imkansızdır. Kur’an’ın tarif ettiği Allah’ın hak dini, toplumun yaşadığı din ise şeytanî sistemin kendi ürettiği batıl dindir. Toplumdaki bu sapkın dinin ölçülerini ve bu dini yaşayan insan karakterlerini inceleyelim:

Bu dinin mensuplarının görüşleri ve sözleri tutarsız ve mantık dışıdır. İslam’a uymanın öneminden söz eder ancak belli hükümlerin uygulanmasını yeterli görürler. Çünkü bu sığ görüşlü kişilere göre diğer hükümleri uygulamak aşırılıktır. Hatta kendileri ’beğenmedikleri için’ Kur’an’ın buyruklarına uymadıkları gibi, diğer insanların da uygulamaması yönünde tavır alırlar. Söz konusu kişiler "Müslümanım" der ancak İslam’a göre yaşamayı istemezler.

Bu kimseler açıkça dini inkar etmezler. Çıkarlarına uygun olan kısımları kabul ederler ama kendi düşük akıllarınca dinin bazı hükümlerinin değiştirilmesi gerektiğini düşünürler. Kur’an, Allah’ın son hak kitabıdır; eksiksiz, noksansız ve kusursuzdur. Bu kişilerin Kur’an’a dair söyledikleri bir anlamda inkârdır. Kur’an bu yapıdaki kişilerden şöyle söz eder:

"... Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (Bakara Suresi, 85)

Dinden uzak sistemde Allah’ın hayat rehberi olarak indirdiği Kur’an, genellikle cenaze evlerinde okunan bir kitap olarak insan yaşamından uzak tutulur. Atalardan kalma batıl kurallar ise din olarak benimsenir. Din de, yalnızca miras aldıkları kuralların bir parçası olduğundan, bu sistemin mensupları içlerinde Allah’a karşı saygı dolu korku taşımazlar. Namaz, oruç gibi ibadetleri yapar ancak bunları vicdani bir duyarlılıkla yerine getirmezler. Allah’ın gücünü gereği gibi takdir etmez, ahirete de kesin bilgiyle inanmazlar; kalpleri bomboştur.

Bu kimselerin duaları da farklıdır. Müminlerin duaları imanda ve ilimde derinlik, Allah’ın rızasını ve rahmetini kazanabilmek yönündeyken, onların duaları işlerinin açılması, daha iyi bir araba alabilmek, sevdikleri kişi ile evlenebilmektir. Yetişkin çocuklara sahip olan birer anne baba ise çocuklarının bir an önce evlenmesi ve mürüvvetini görebilmek amacıyla Allah’a yakarırlar. Oysa içinde rahmani merhamet duygusu taşıyan anne ya da baba, çocuklarının ahiretini düşünür, dualarında öncelikli olarak onların sonsuz yaşamdaki mutluluklarını ister.

Toplumdaki bir başka sapkın inanca göre Allah Yaratıcı olarak kabul edilir ancak yarattıkları üzerindeki eşsiz kudreti -haşa- önemsenmez. Birçok insan doğumu ve ölümü Allah’ın belirlediğine, insanı zorluktan kurtaranın ya da hastalık durumunda şifa verenin Allah olduğuna inanırken, günlük hayatta yaşananların Allah’tan bağımsız geliştiğini düşünür. Oysa evrendeki küçük-büyük her detay, insan yaşamındaki her an, her yeni olay Allah’ın dilemesiyle, O’nun üstün aklıyla ve O’nun belirlediği şekilde meydana gelir.

Bazı kimseler de kendilerince yeni bir Müslüman kavramı üretir, "fırsatım olduğunda namazımı kılarım, kimse hakkında kötülük düşünmem, hırsızlık yapmam, iyi bir insanım, neden cehenneme gideyim?" gibi din dışı sözler söylerler. Oysa Müslümanlık , ’insanlara kötülük yapmamak’tan ibaret değildir, gerçek Müslümanlık samimiyettir; ihlasla Allah’ın sınırları içinde yaşama çabasıdır.

Kur’an’ın bazı hükümleri konusunda, hayatlarının çok yoğun tempolu olması yüzünden ibadete vakit bulamadığını söyleyen kesim ise kendilerince teviller ileri sürer. Bu kişiler, gerçek bir ahiret inancına sahip değildirler. Dinin birçok hükmü gibi, ahirete iman konusunu da yalnızca dilleriyle kabul eder; kalpten inanmazlar. Bediüzzaman bu yapıdaki kişilerin durumu hakkında, imansız İslâmiyet’in kurtuluş sebebi olamayacağını söyler.

Devam Edecek...


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yaşama kur'an penceresinden bakmak-ı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yaşama kur'an penceresinden bakmak-ı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaşama Kur'an Penceresinden Bakmak-I yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL