- 779 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İYİLİK YAPMA ARZUNU, ŞARTA BAĞLAMA, VERMEK ALMAKTAN DAHA BÜYÜK BİR İHTİYAÇTIR, ASLA UNUTMA
“En sevdiğiniz şeylerden infak
etmedikçe kesinlikle bire(iyiliğe)
erişemezsiniz. Her ne infak
ederseniz şüphesiz Allah onu bilir.”
(Al-i imran: 92)
“Ey iman edenler eğer siz
Allah’a(Allah adına İslama ve
Müslümanlara)yardım ederseniz,
O da size yardım eder ve sizin
ayaklarınızı sağlamlaştırır.”
( Muhammed: 7)
İyiliğe karşı iyilik yapmak herkesin işidir, ancak kötülüğe
karşı iyilik ya da karşılığı sadece Allah’tan bekleyerek iyilik yapmak
er kişinin işidir. Karanlıkta kalmış karşılıksız bir sevda gibi ansızın
yapılan iyiliklerden olsun hayatınız. Beklentiden başka hayatı olan
var mı, şu âlemde herkes bir beklenti içinde yaşamakta. Filancadan
bir şeyler gelirse, ne kadar kıymetli biri, gelmezse nasıl biri, hep
kötüleme atmosferinde kendimizi bulmuyor muyuz? Sen şunları
yaparsan ben senin için şunları düşünmüştüm gibi, şarta bağlı bir
hayatı artık yaşam alanının dışına bırakmanın zamanı gelmiştir.
Çocuklarımıza bir şeyler aldığımızda ya da onların gelecekleri ile
ilgili bir hakikati dile getirdiğimizde, mutlaka ona yaptığımız bir
iyiliği anlatarak işe başlamaktayız. Bu tarz uygulamalar ne anlatanı
mutlu eder, ne de karşıdakini. Çünkü böylesi açıklamalar hep geril-
imlere ve kaygılara gebedir. Allah kuluna karşılıksız bir yaşamı
bağışlar ve ona der ki, doğru yol budur, delalet yolu budur, dileyen
dilediği gibi davranma da özgürdür. Ancak özgürce yaptığınız
davranışlarınızın sonucuna katlanmayı da unutmayın diye, sadece
uyarır ama tercihi ona bırakır.
Toplumun orta yerinde bazen çok duyarsınız, ben bu adama
Allah rızası için şunları şunları yaptım, ama bu adam bakın bana
neler yaptı, hiç bunları hak eden biri miyim diye yakınırken. Şayet
bu adam karşılığı sadece Allah’tan bekleyerek böyle bir eylemde
bulunduysa, bunu neden konuşur? Yok, hiçbir karşılık beklemeden
yaptım diyorsa neden yakınır. Kendimizi aldatmayalım dostlar, tüm
eylemlerimizin, rotasında karşılıklı arzu ve istekler yatmaktadır. Bu
bizleri bilinçaltından kuşatmış, bizler de iyi duygular beslediğimizi
kendimize yutturarak, günah çıkarma sevdasındayız. Be kardeşim,
iyilik yapma arzun, senin ödev duygundan kaynaklanan bir görev
olsun ki, ödevini yerine getirmenin mutluluğuyla rahat bir nefes
alasın. Ödevlerimizden kaynaklanan bir çaba ile karşımızdakilere
bir yardım yapmıyorsak, sadece çıkarlarımızı okşamak adına
kendimizi kandırıp, zaman zaman manevi haz alabilme adına bu
girişimlerde bulunuruz, bu eylemler sadece sahibine iade edilmesi
gereken birer boş çabadan ibarettir.”Sizin davranışlarınız değil,
davranışlarınızın öncesindeki niyetiniz önemlidir, yani ameller
niyetlere göredir.”Bu felsefeye göre bir hayatta nefer olmayı arzulayanlar
asla mutluluklarına bir gölge düşürmezler… Çünkü bunlar
ödevlerine uygun yaşadıklarından, sonuçta mutluluk bunların
vazgeçilmez karı olur.
Zavallı insanların ne kadar da ihtiyacı var, onlara hep birlikte
elbirliğiyle yardımda kusur etmeyelim ki, yaşama imkânları olsun
diye hep düşünür dururuz. Oysa zavallı olan kendimiziz de, biz
bunun farkına varmayız. Neden zavallı biz olacakmışız ki, diyenleriniz
olabilir,”Allah yolunda canlarınız ve mallarınızla
sınanacaksınız””Yoksa siz, sizden öncekilerin durumları sizin
başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Andolsun ki
sizden öncekiler öyle sarsıldılar, öyle fakirlik çektiler ki, peygamberleri
ve onunla birlikte olanlar, Allah’ın yardımı ne zaman diyebilecek
olmuşlardı. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır”Evet
kardeşim bizim vermeye ihtiyacımız var, almak zorunda olanları
Rahman biliyor, onların imtihanı onunla; ama bizim imtihanımız
daha çetin, vermekle kurtulacağız.”Ey iman edenler! Sizi elim acı
bir azaptan kurtaracak, karlı bir ticareti size haber vereyim mi?
Allah’a Resulüne iman etmeniz, Allah yolunda canlarınızla ve mallarınızla
mücadele cihat etmeniz, bilirseniz bu sizin için daha
hayırlıdır.”Kim neye ihtiyacı olduğunu bilse yeryüzünde bu bozgunculuklar
yaşanır mı? Bizim vermeye ihtiyacımız olduğunu anlamadığımız
ve bunu idrak etmediğimiz sürece, hep kaybedenlerden
olacağız ve bir türlü mutluluk kapılarını aralayamayacağız. Almaya
ihtiyacı olanlara bunu birleri hatırlatabilir, ancak vermeye ihtiyacı
olanlara bunu ancak kendi iç dünyaları hatırlatacak, yoksa helake
uğrayanlardan oluruz da kendimizi mutluluk okyanusunda yüzenlerden
sanabiliriz Allah korusun.”Size Allah’ın lanetine ve gazabına
uğrayanları haber vereyim mi; onlar tüm amelleri boşa gittiği halde
hala kendilerini Salih bir yolda sananlardır.”Evet kardeşim vermeye
ihtiyacı ne kadar olduğunu bilmeyen biz zavallılar, Allah’ın lanetine
ve gazabına uğradığımızda bunun farkına varırsak bize hiç mi hiç
yararı olmayacaktır. İşte benim çırpınışlarım, bizim bu zavallı halimizi
kendimize az da olsun hatırlatarak mutluluğa giden yolda bir
tomurcuk olmaktır.
Yıl:2010
Çengelköy/İst
EROL KEKEÇ
YORUMLAR
İyilik yapanlarin bir beklentileri yok, o yüzden mutlu yaşıyorlar, çünkü vermeyi biliyorlar.