- 618 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUZAFFER ÖZDAĞ / DR. TAHİR TAMER KUMKALE
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
MUZAFFER ÖZDAĞ / DR. TAHİR TAMER KUMKALE 5 ŞUBAT 2011
Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda milletlerarası temas
ve münasebetlerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir
ahenkte yürümekle beraber, Türk içtimai heyetinin hususi seciyelerini
ve başlı başına müstakil hüviyetini mahfuz tutmaktır. -Gazi Mustafa
Kemâl Atatürk- (1930)
--------------------------------------------------------------------------------
Bugün 5 Şubat 2011. Türk Dünyası için acılı günlerden biri.
Büyük Türk milliyetçisi, bilge insan, Muzaffer Özdağ Beyi dokuz yıl
önce bugün toprağa verdik. Toprağı bol, yeri cennet olsun. Her fâni
gibi vücudu toprak olan Muzaffer Özdağ’ın fikir ve düşünceleri Türk
kültür dünyasına ışık saçmaya devam ediyor. Türklük yeryüzünde kaldığı
sürece bu bilge insanın fikir ve düşünceleri nesilden nesile
aktarılarak sonsuza kadar yaşayacaktır.
Günümüzde acımasızca sürdürülen küresel psikolojik harekat saldırıları
ile yozlaştırıp unutturulmaya çalışılan milli kültürümüz yüzünden,
milletimiz kendi özüne ve milli değerlerine sahip çıkarak onları
yüceltenleri değil, onu bozanları baştacı etmeyi ve tanımayı adet
haline getirmiştir. Bu bakımdan Muzaffer Özdağ gibi Türk aydınları
bilerek ve isteyerek unutturulmaya çalışılmaktadır. Bu yüzden büyük
Türk aydını Muzaffer Özdağ Beyi ölümünün 9 uncu yılında hatırlatmayı
önemli bir görev olarak kabul ediyorum.
Muzaffer Özdağ Bey; 1933 yılında Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde
doğdu. Babası maliye memuru Kerim Özdağ, annesi ev hanımı Nuriye
Özdağ’dır. Meslek olarak askerliği seçti. 1950’de Kuleli Askeri
Lisesini, 1952’de Kara Harp Okulunu, 1954 yılında Piyade Okulunu
birincilikle bitirdi. 1956 yılında Ankara Hukuk Fakültesinden mezun
oldu. Kıta hizmetinde yoğun bir savaş eğitimini sürdürürken Türk
Ordusunun Modernizasyonu projeleri üzerinde de çalışan Muzaffer Özdağ
Kara Harp Akademisinden 1960 yılı Mayısında Cumhuriyet döneminin en
genç kurmay subayı olarak mezun oldu.
Çok genç yaşta olmasına rağmen 27 Mayıs 1960 müdahalesinin planlama ve
icrasında ön safta yer aldı. İhtilalde TBMM görevini yüklenen Milli
Birlik Komitesi için geçici anayasa ve iç tüzüğü hazırladı. MBK
Başkanlık Divanı Üyesi ve Basın Sözcüsü olarak görev yaptı. Milli
Birlik Komitesinin partiler üstü tarafsız ve inkılâpçı bir çizgiden
ayrılmaması görüşünü savunduğu için, 13 Kasım 1960’da gerçekleşen bir
karşı darbeden sonra MBK’den ayrılan ve 14’ler diye anılan üyelerden
biri olarak Japonya’da Türkiye Büyükelçiliği nezdine hükümet müşaviri
ünvanı ile atandı. 1961-1962 yıllarında Japon modernizasyonunu
inceledi. Türkiye için Modern, Milliyetçi ve İnkılâpçı bir siyasi
parti programı hazırladı.
1963 yılında Türkiye’ye döndü. Arkadaşları ile CKMP’ye (Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi) girdi. 1965 yılında Afyon Milletvekili olarak
TBMM’ne giren Muzaffer Özdağ TBMM’e sunduğu önerilerle bütün partileri
gençliğin sürüklendiği ideolojik buhran, örtülü saldırı ve bölücü
ihanet tehdidi konusunda uyardı. Partiler arası iktidar mücadelesinin
hizmet yarışı olmaktan çıkarak cepheleşmeye yöneldiğini görünce
CKMP’nin Milliyetçi Hareket Partisine dönüşme sürecinde 1969 yılında
politikadan tamamen çekildi. Serbest avukat olarak çalışmaya başladı.
Muzaffer Özdağ, ömrünün son 30 yılını Türkiye ve Türk Dünyası
Jeopolitiği ile ve Türk Kültürü ile ilgili ilmi çalışmalara ayırdı.
Fikir ve düşüncelerini yazarak, konuşarak, kitap ve doküman haline
getirerek, bilimsel çalışmalara katılarak her plâtformda açıkladı.
Türk’ün,Türkiye’nin ve Türk Dünyası’nın aşığı olan, Türk Kültürü’nün
yaşaması ve yücelmesi için yapılan bütün organizasyonlarda fiilen yer
alan Muzaffer Özdağ’ın kaybı ile Türk Dünyası öksüz kalmıştır.
Yeri zor doldurulacak bu bilge kişiyi ölümünün dokuzuncu yılında
rahmetle ve saygı ile anıyorum.
Bilindiği gibi şahsi menfaatlerini ülkenin milli menfaatlerinin
gerisinde tutan Muzaffer Özdağ gibi bilge kişiler malesef fani
yaşamlarında lâyık oldukları mevkilere ulaşamazlar. Ülkeye ve
insanlarımıza daha fazla hizmet üretebilecek mevki ve makamlara
gelmeleri de binbir entrika ile engellenir. Buna rağmen Muzaffer
Özdağ gibi mümtaz kişiler hangi hâl ve şartta bulunursa bulunsunlar
doğru bildiklerini korkmadan, çekinmeden büyük bir vukûfiyetle
açıklamayı kendilerine vazife edinmişlerdir. Onlar bıkmadan
anlatmışlar, yazmışlar ve milleti uyarma görevini hakkıyla yerine
getirmişlerdir.
Dokuz yıl sonra keşke, Sayın Özdağ’ın kırk yıl milletiyle paylaştığı
ve bir yerlerde bölük pörçük bulunan fikir ve düşüncelerinin tasnif
edilerek bir Muzaffer Özdağ Külliyesi olarak milletimizin ve dünya
insanlığının hizmetine sunulduğunu görebilseydik.
Dokuz yıl sonra keşke, Muzaffer Özdağ ismine hatıra pullarında,
paralarında, cadde ve sokak isimlerinde rastlayabilseydik..
Dokuz yıl sonra keşke, kurulmasına katkıda bulunduğu ve bizzat
yönettiği vakıf ve derneklerden birine Muzaffer Özdağ ismini
verebilseydik.
Dokuz yıl sonra keşke, Muzaffer Özdağ ismini yaşatmak için hizmet
verdiği kuruluşlar tarafından Muzaffer Özdağ anısına Türk Dünyası ile
ilgili Makale, Şiir, ve Araştırma yazıları yarışmalarının
düzenlendiğine şahit olabilseydik.
Muzaffer Özdağ ismi bize; Globalleşme adı altında her geçen gün
yitirmeye başladığımız milli hasletlerimizi ve kültür değerlerimizi
mutlaka yaşatmak zorunluluğunda olduğumuzu hatırlatmaktadır. Milletine
gönülden hizmet edenleri hatırlamayan ve onların fikir ve
düşüncelerini yaşatmayan milletlere geleceğin küreselleşmiş dünyasında
yer yoktur. Böyle milletlerin sonu ancak sömürge toplumu olmaktır.
Bugün, sahip olduğumuz jeopolitik değer yüzünden küresel mihraklar
tarafından acımasızca gerçekleştirilen Asimetrik Psikolojik Savaş
saldırıları ile ülkemiz; milli değerlerinden habersiz, televole
zihniyetli, bomboş beyinli, milli ülkü ve değerlerinden yoksun, sadece
tüketmeyi düşünen garip insanların kalabalık olarak yaşadığı topraklar
haline getirilmeye çalışılmaktadır..
Bilelim ki küresel güçlerin korkup çekinecekleri tek husus vardır.
O’da ülkemizde her şeye rağmen yaşatılan Milli Ruh, Milli şuur ve
Milli duruştur. Yani Türk Milliyetçiliği’dir. İşte bunun için bizi
bulunulan çıkmazdan kurtaracak husus; Türklüğümüze, Türk Kültürüne ve
vatan topraklarına sahip çıkacak nesillerin varlığı ile küreselleşmeye
karşı durulmasıdır. Kurtuluşumuz Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı,
Türk ülküsüne inanmış, milliyetçi ve inançlı kadrolarımızın elindedir.
Böyle kadrolarının yetiştirilmesi için Muzaffer Özdağ gibi bilge
adamların fikirlerinin sahiplenilerek yaşatılması zorunluluk olarak
önümüzde durmaktadır.
Ruhun şâd olsun Sayın Muzaffer Özdağ..
RUHUNA EL-FATİHA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.