- 2615 Okunma
- 33 Yorum
- 0 Beğeni
VEFA
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Selami, biriken borçlarını ödemekte oldukça zorlanıyordu. Her yıl büyük umutlarla tarlaya ektiği mahsul, masrafını bile çıkaramaz olmuştu son yıllarda. Birkaç yıl üst üste gelen kuraklık, ürünü tarlada kurutmuş, yeterli miktarda hasat edilmemişti. Tarım kredi kooperatifinden çektiği krediyi ödeyemediği gibi, gübre ve işçi parasını da ödeyememiş, Ziraat Bankası’ndan da kredi çekmişti. Banka, borcunu ödemesi için ihtar üstüne ihtar yolluyordu Selami’ye. Son aldığı ihtarda ‘ eğer borcunuzu şu zamana kadar ödemezseniz, hakkınızda icra takibi başlatılacaktır.” deniyordu. Selami, uykusuz geçen bir gecenin ardından sabah erkenden kalkıp şehrin yolunu tuttu. Amacı, bankaya gidip borcunu biraz daha erteletebilmekti.
Ezile büzüle bankaya girdi ve sıra kendine gelince borcundan bahsetti müdüre. Biraz daha müsaade etmelerini, yakın zamanda tarlasını satıp borcunu tümüyle ödemeye çalışacağını, evine icra yollayıp köylüye rezil etmemelerini rica etmeye çalıştı titreyen sesiyle.
Banka müdürü:
-Selami Bey, sizin bankaya olan bütün borcunuz ödendi.
-Nasıl olur! Daha iki gün önce ihtarname yolladınız. Ben borcumu ödemedim ki.
-Sizin adınıza Zafer Bey ödedi.
-Hangi Zafer?
-Sizin Köydenmiş. Sana da şu mektubu vermemizi istedi.
Müdür çekmecesinde sakladığı mektubu çıkarıp Selami’ye uzattı. Selami mektubu aldı ve bir köşeye çekilip açtı. Okumaya çalıştı.
“Değerli arkadaşım Selami, senin zor durumda olduğunu banka müdürden öğrendim. Seninle aynı köyden olduğumuzu bildiği için, borcundan bahsetti bana. Zor durumda olduğunu ve çok da gururlu olduğunu biliyorum. Sana getirip bu parayı verseydim, kesinlikle almazdın. Ben de bankaya ödedim. Böylelikle sana olan vefa borcumun belki bir kısmını ödemiş olurum. Sen hayatta tanıdığım en iyi insanların başında geliyorsun. Köyde bizi kimse adam yerine koyup konuşmazken, sen benim en iyi arkadaşımdın. Yediklerinden yedirir, giydiklerinden giydirirdin. Çocukluğumuz birlikte geçti; çok şeyler paylaştık seninle. Seni ve yaşadıklarımızı asla unutmadım arkadaşım. Başın sıkışınca şu adreste…. beni bulabilirsin.
Selamlar, arkadaşın Zafer.”
Selami mektubu evire çevire okudu. Gözleri daldı. Bir an çocukluk yıllarına gitti. Zafer’le aynı sınıfta okumuştu. Zafer de kendisi gibi çalışkan ve dürüst bir çocuktu. Ta o zamanlardan belliydi kişilik sahibi olduğu. Zafer’in ailesi çok fakir olduğu için, köyde tarlaları falan yoktu. Başkalarına gündeliğe giderek geçimlerini sağlıyorlardı. Selami’nin ailesinin ise, arazileri ve hayvanları çoktu. Her türlü meyve ağaçları vardı. Selami, Zafer’i hiç yalnız bırakmazdı; kendi tarlalarına onu da götürüp meyve toplarlardı birlikte. Hele bahar gelince yeşil erik toplamayı çok severlerdi.
Bir gün, Zafer’le Selami, meyve bahçesine gidip erik ağacının en tepesine çıkmışlardı erik toplamak için. Öyle dalmışlardı ki erik toplamaya, birbirlerini unutmuşlardı. Selami, gürültü patırtı sesiyle kendine geldiğinde, arkadaşı Zafer, erik ağacının kırılan gevrek dalından düşmüştü. Ağacın dibindeki taşa başı çarpmış yerde boylu boyunca yatıyordu. Selami ne yapacağını şaşırmıştı. Kedi gibi ağaçtan aşağıya indiğinde, Zafer düştüğü yerde inliyordu. Kalkmaya çalışmıştı ama nafile, kalkamamıştı. Üstüne düştüğü bacağı kırılmış, başı yarılmış kanıyordu. Erik ağacı köye birkaç km. uzaklıktaki tarlanın birindeydi. Etrafta yardım isteyecekleri kimse yoktu. Selami şaşkındı. Zafer acılar içinde çırpınıyordu.
Yapacak bir şey yoktu. Selami, Zafer’i sırtına alıp, kırılan ayağını da eliyle destekledikten sonra köye kadar hiç dinlenmeden sırtında taşımıştı. İkisi de on yaşındaydı o zamanlar. Sonraki yıl, Zafer’in ailesi İstanbul’a taşınmıştı. Zafer’in babası ilk önceleri inşaatlarda işçi olarak işe başladı. Köye, birkaç yılda bir babası gidip gidiyordu. Zafer, çocukluk yılları boyunca pek köye gidemedi. Babası götürmemişti. Arkadaşlarını, hele sınıfta âşık olduğu kız arkadaşı Bahar’ı hiç unutmamıştı. O günleri düşündükçe derin hülyalara dalardı. Zafer, İstanbul da yapabildiği her işi yapmıştı çocukken. Ayakkabı boyadı, sokaklarda su sattı. Hallerde hamallık yaptı, sanayide çalıştı. Sonunda babası, inşaat işini iyice öğrenip ufak bir inşaat şirketi kurdu. Zafer de hem çalıştı hem okudu. Okuma azmi hiçbir engeli tanımıyordu. Zafer, inşaat mühendisi olup babasının işlerini daha da büyüttü. Geliştirdi. Güçlendirdi. Dürüst kişiliği sayesinde işi çok oluyor, çok para kazanıyordu.
Bir gün çeklerini tahsil etmek için bankaya gittiğinde, banka müdürü köylülerin perişanlığından, mahsullerin para etmediğinden ve köylünün iflas ettiğinden, hatta kendi köylerindeki birkaç müşteriye haciz uygulayacaklarından bahsedince Zafer, Selami’nin borcunu öğrenmişti. Selami’nin kendisi için yaptığı o fedakarlığı hiç unutmamıştı; az da olsa vefa borcunu ödeyebilmek için borcu üstlenip ödemişti.
Selami elindeki mektuba düşen gözyaşlarını dirseği ile silerken mutlu ve huzurlu olarak köyünün yolunu tuttu.
“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir” dedi.
Emine UYSAL
3/02/2011/ MANİSA
YORUMLAR
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ben de sana gönderiyorum selamlar.
Tebrikler...
Fakat söylemeden geçmek istemedim: 'Arkadaşlarını, hele sınıfta âşık olduğu kız arkadaşı Bahar’ı hiç unutmamış, o günleri düşündükçe derin hülyalara dalardı.' cümlesi 'duyulan geçmiş zaman'la başlayıp ('unutmaMIŞ'), 'görülen geçmiş zaman'la (dalarDI) bitiyor.
Gene benzer bi' sorun şu cümlede de var: '...Selami’nin borcunu öğrenmiş ve Selami’nin kendisi için yaptığı o fedakarlığı hiç unutmadığı, az da olsa vefa borcunu ödemek için borcu üstlenip ödemişti.'
Cümleler uygun bir biçimde düzeltilirse bence çok daha güzel olabilir öykü.
Tekrar tebrikler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Böyle yol gösterici yorumlar yapıldığı sürece yazım hayatımızın daha da gelişeceğine inanmaktayım. Yazmayı gerçekten bilen arkadaşlarımdan böyle yorumlar bekliyorum.
Belki inanmayacaksınız ama on dadikada bir kurgu yapmasını öğrendim ama hâlâ zaman kavramını öğrenemedim. Bu konu beni çok zorluyor. Sizin gibi yol gösteren birkaç arkadaş olsa öğreneceğime inanıyorum.
Tekrar teşekkür ederim. Yazılarınızı vakit buldukça takip etmeye çalışacağım. Ne kadar yazı okursam okuyayım, kendi yazımdaki yanlış gösterilmediği sürece öğrenmem zor olacak.
saygı ve selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Beğenerek okumuştum. Yine kusursuz bir anlatımdı. Güne gelmeye layık bir öyküydü. Tebrikler. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok güzeldi
yazıda bahsettiğiniz dostların günümüzde de var olması dileğiyle...............
Emine UYSAL (EMİNE45)
“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir”
Hakkı verilmiş yazıda gerçekten bu anlamın. Tebrik ediyorum, sevgilerle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle...
Çok etkilendim. Keşke herkes vefalı olabilse. Helal olsun dedim Zafer Bey'e. Teşekkürler yine harika bir öyküydü canım. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine'ciğim, vefanın yalnız İstanbul'da bir semt adı olarak kalmadığını, böyle yüce gönüllü insanların da var olduğunu anlatan güzel bir çalışma, tebrikler, sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Güzel ağzımı bozdurdun bana yine Toynak. Elbette vefa insanda olması gereken duyguların en başında geliyor bencede. Ara ki bulasın!
Saygımla...
Hanımefendi güzel bir yazı okudum,öyle sürükleyici ki
adeta Selaminin borçlarını üzerimde hissettim.
Sevgiler,saygılar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgili emine abla, harika bir öykü okudum kalemi,nden... Üstelik Kahramanlar da tanıduık ve dostlar olunca daha da güzeleşmiş öykü tebrik ediyorum. sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
bu zamanda kardeşin bile tanımıyor....ilk okuduğum ve duygulandığım güzel bir hikayeydi..... saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
bu öyküde isimler ne kadar şık durmuş böyle
BAHAR ve ZAFER :))
gözlerim nemlendi okurken
güzel anlatımdı
kutlarım
sevgimle arkadaşım
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Amannn... Pırlanta kalpli bacım benim...İnsanlığı vefayı ne de güzel anlatmışsınız.. Ama gün geçtikce bu tür insanlar her gecen gün azalıyor değim mi?
Kalanlara selam olsun...
Selam ve saygıyla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Değerli Emine dost,
Yapılan iyilikte kötülükte hiç bir zaman unutulmazmış.Er ya da geç mutlaka karşılığını buluyor.Şimdilerde hep yaşasın kötülük diyenler varsa da iyiliğin önüne geçemeyeceğinin bilincinde olan insanlarımız var çok şükür.Bizler bir lokmayı bölüşmenin mutluluğu içinde büyüdük zaman geçtikçe kötülüklerin çoğaldığını görsek de bizleri alıkoyamaz geçmişimizdeki duruşumuzdan.
Ahde vefa çok güzel bir şey.Kah vefalı kah vefasızız ama Zaferin Fedakarlığı örnek bir davranış.Zor durumda olanın elinden tutan bir insanı Rabbim yaşadığı sürece hiç bir zaman darda bırakmaz.Evet iyilik yap denize at balık bilmezse Yaradan bilir ne kadar yerinde bir söz.Taş atana sen ekmek at mutlaka o iyilikler seni bir yerlerde bulur.Var olsun duyarlı yüreğin.Kutluyorum.
Saygılarımla yeditepeden tabi taaa uzaklardanda :))
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
. Arkadaşlarını, hele sınıfta âşık olduğu kız arkadaşı Bahar’ı hiç unutmamıştı. Zafer,
:))))
Değerli Emine kardeşimden enfes bir hikaye. Gerçekten neredeyse yok olmak üzere olan bir hasletimizi dile getirmişsin hikayende; VEFA !..
Ne kadar da unutulsa VEFA, hala bu güzel hasletimizi yaşatanlarımız var, tıpkı ZAFER gibi :)))
Can kardeşimi yürekten kutluyorum. BAHAR'da çok yakışmış Hikaye'ne yaff :)))
Selam ve saygılarımızı uçurduk kardeşimin o engin yüreğine bekletilmeden :)))
İyi ki varsın bacıların bacısı kardeşim ...
direnis tarafından 2/4/2011 12:29:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla...
Uzun zamandır unuttuğumuz duyguları yaşattın bize. Dostluk, Vefa... İnsan nereden geldiğini ve kim olduğunu unutmamalı.
Rüya gibiydi. Ama çabuk uyanacağımız bir rüya...
Sevgiler, yüreğine.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Şimdikiler "vefa" yı, İstanbul da bir semt olarak nitelendiriyor. Gerçek anlamı ne unutulmuş çoktan.
Unutanlara hatırlatacak bir öyküydü arkadaşım. Kalemine sağlık...
Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle arkadaşım.