- 541 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
-Lakin "Riyad" olmuş gönlümüz...-
-Lakin "Riyad" olmuş gönlümüz...-
Hayatın getirisi midir bilinmez, eve adım attığım anda düşmüştüm uzun soluklu ve bir o kadar yorucu diyalogların tam ortasına.Yorgundum, şaşırtıcı maceralarla geçmişti günüm.Hazır mıydım? Bilemiyorum..
Aslında burada ilk olarak " Saklı Bahçe" yazımı yayınlayacaktım ama dedim ya " Riyad olmuş gönlümüz" diye, önce hayatın temel taşları hakkında konuşmak istedim az da olsa. Unuttuğumuz değerleri, vazgeçilmezleri ve nedense hep bilerek yaptığımız şeyleri bilmeden yaptığımızı hatırlatmak istedim kendimce.
"Bir masalsa hayatınız, gerçeğe dönün. Eğer çok gerçekçi gidiyorsa, masallara özenin. Ve dikkat edin, asla hayatınız bu iki seçenek arasında sıkışmasın."
Biraz önce belki de mutluluğun tanımını yaptım kendime. Bu üstüne çok düşündüğümüz kavram; aslında eski bir kütüphanede, en üstteki rafta arkalarda kalmış, diğer kitaplardan uzak, örümcek ağları ve üzerindeki küfler ile iç içe olan bir kitapta, minicik bir satır arası. Lakin bunu anlatırken akıllarda kalan, bazılarımızda kütüphane, bazılarımızda raf veya kitap, bazılarımızda ise hiçbirisi.. Onu bulmaya çalışırken, yanlış kütüphaneye veya yanlış kitaba bakıyor olabiliriz. Bizlere göre bunlar doğru da olabilir.
Eve adım attığımda diyalogların ortasında buldum kendimi. Bir yanda hüzün ağlıyor, diğer yanda mutluluk serseri. Seçemedim önce, oradan aldığım mutluluğu hüzne aktarmak istedim. Olmazdı. Hepsinin yeri ayrı olmalıydı. Seçeneklerimden birisi deva olmaktı hüzne, öte yandan diğeri çağırıyordu eğlencesine. Öyle ki, mutsuzluğu bilerek kapıdan içeri soktuysanız ağırlamak da size düşer. Ama orada mutsuzluğu içeri alıp da karşılayamayan bir dostunuz varsa, işte o zaman bu görev de sizindir. Yorucu bir yoldu. Ama doğru olan buydu.
Nedense hem fakir hem de zengin bu gönlümüz. Hem herkese iyi, hem mutluluğa aç. Bunca yapılanlar karşılıksız mı? Onca şey kaybedilince mi değerleniyor? Hayır. Her şeyin bir karşılığı var. Ama tüm ömrümüzü saniyesi saniyesine sorgulayamadığımızdan dolayı göremiyoruz karşılığını. Bir an, bir olay, verdiğimiz her hangi bir şeyin karşılığı olabilir. Mutluluğu göklerde aramayın, yerde arayın. Havalara uçmak değildir mutlu olmak. Nefes aldığını bilmek, aç olmadığını hissetmek de mutlu olmak için gayet güzel bir sebep olabilir. Pollyannacılık değil bu, sadece var olanın değerini bilmektir. Sevginin, ailenin, arkadaşlarının, iç zenginliğinin, varlığının, nefes aldığının, sevildiğinin ve bütün bunlara sahipsen hiç yoktan mutlu olabileceğinin, ( mutsuzluğunun sebebinin sevgilisizlik olduğunu düşünüyorsan, sevgi ve sevilmenin olduğu her yerde sevgilinin olabileceğinin) bu sebepler bu dünyada somut olarak elindeyken farkına var!...
* * *
Son söz: " Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği : “Bırak kendini, koyver gitsin!” Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!" ( sufi meşrepler 5.kural)
** Bu yazı bugünün yaşanmışlıklarına adanmıştır.Aslında ilk yayınım olmasını istediğim "Saklı Bahçe" adlı yazımda görüşmek üzere.