5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1854
Okunma
Bir süredir kamu oyunu meşgul eden ve derin infialler uyandıran bir diziye duyulan tepki, şiir ve yazılarda da yerini almaktadır.Duyarlı bir toplum olma yolunda bu çok olumlu bir gelişmedir.Bana necilikten arınma, sesini duyurma adına bir silkelenmedir.Ancak tartışmaların içeriği yönünden de bir o kadar düşündürücü ve üzücüdür.
Bir ülke ki, girdiği savaşlarda hezimete uğramasına rağmen, yaptığı filmlerde yenilgisini kamufle ederek galip gelmiş gibi gösterirken, bir başka ülke ; kendi örf, adet ve geleneklerine uygun görmediği, maddi manevi değerlerini olumsuz etkileyeceğini düşündüğü filmin daha gösterime dahi girmemişken ülkesinde gösterimini yasaklarken (Kurtlar vadisi Filistin) biz neler yapıyoruz?Tarihimizin altın sayfalarını süsleyenleri yerle bir etmekten adeta gurur duyuyoruz.Bir yerlerde bir yanlışlık var.Kendi öz değerlerini yerle bir etme çabası neden?Ecdada sövmeyi, onu yok saymayı hüner çabası neden?Bütün dünyanın çok başka gözle gördüğünü, hakkını teslim ettiğini, hayır öyle değil diyerek kötü, aşağılayıcı gösterme hayırsız torunların huyu mudur? Millet batığını, ayıbını kapatırken, biz ülke olarak gurur abidelerimizi yerin dibine sokmayı marifet saymaktayız.Bizim dışımızda böylesi bir ülkenin benzeri var mıdır?Seversiniz, sevmezsiniz ama bugün üzerinde yaşadığınız topraklarda kanları bulunanları inkar edemezsiniz.Aslını inkar edenin kendinden eser yoktur.
Sosyal demokratım demekle, milliyetçiyim, mukaddesatçıyım demekle öyle olunmaz.Ta ki kendinizi koyduğunuz kategoride ki özellikler gibi düşünmedikçe, öyle yaşamadıkça hepsi lafta kalır.Ancak bu durum tarihi gerçekleri saptırmayı gerektirmez.Vatan ve bayrak öncelikli değerlerdir.Vatansız, bayraksız bir ülke ve insan düşünülemez.Bu vatan ve bayrağı canları pahasına bizlere emanet edenler yok sayılamaz.Aşağılanamaz.Aslını beyan etmek, o yüce insanlarla övünmek sanki aşağılık gibi algılanmak manidar ve bir o kadar da düşündürücüdür.Dış güçlerin yapamadığını biz kendi kendimize yapıyor ve onların amaçlarına ulaşmasına yardımcı oluyoruz.
Tarihimize yön veren, çağ açıp çağ kapatan bu şahsiyetleri ya hak ettikleri yere oturtacak ya da Osmanlı’yı tümden red edeceksiniz. Yapabilecek misiniz bunu? Genç bir cumhuriyet olduğumuz açıktır.Ama Türk’lüğümüz ezeldendir.Türk’ün alnında yüzünün kızaracağı bir leke yoktur.Kendini Türk hissedenin, Türk gibi yaşayanın, Türk gibi düşünenin Türk’lüğünü haykırmasına mani olunma gayretleri sonuç vermeyecektir.Kendi öz yurdunda sürgün yaşamaya mahküm edilmeye çalışılan bu millet elbet silkelenecek ve suskunluğuna son verecektir.Dedelerinden aldığı güçle yeniden Osmanlı tokadını hatırlatacaktır elbet.Bu tokadı unutanlara...
Kanuni’leri, Yavuz’ları, Fatih’leri ve diğerlerini hangi cüretle olduklarından başka gösterirler.Edebsizce, hayasızca.Milletin gözünün içine baka baka. Hangi belgelere dayanarak.Osmanlı arşivleri açıldı da orada mı görüldü.Atatürk belgesel ve filmlerinde de bu aymazlıklar görüldü.Bu ne cüret.Bir devleti bölüp parçalamanın en etkin yollarındandır.Savaşla bunu başaramayacağını bilirler.Dilini, dinini, tarihini, kültürünü, milli manevi değerlerini parçalayarak amaçlarına ulaşma en kestirme ve kesin bir yoldur.Ama yapamayacaklardır. Bu millet üzerine dökülmüş ölü toprağından silkelenecektir." Tekerlek tümsekte kalmayacaktır."O hevesleri de kursaklarında kalacaktır.Bilmezler ki sabrın da bir tahammül sınırı vardır.
Sözü edilen diziyi, Ülkeyi yöneten üst düzey yetkilileri de kınıyor.Ama seyirciler.Bir başka kurum anlaşılmaz bir tutum içinde, hayatı değil kurgu diyor. Hem Kanuni diyeceksin, hem Hürrem’den birebir bahsedip devletler arası yazışmalarına yer vereceksin ama kurgu olacak...Ağlanacak hale gülmek gibi.Abesle iştigal.Her yaratılmışın bir takım zaafları veya yaşanmışlıkları olabilir. Dolu dolu ve öncelik de arz edebilir. Ama o yaşananlar gösterildiği gibiyse yanlarında mıydınız demezler mi? Erkeğin kadına, kadının erkeğe düşkünlüğü, zevk, sefa, eğlence alemi...Kişinin özel yaşamıdır.Özel yaşamın deşifresi, ilanı kaldı ki doğruluğu tartışılır, ne kadar etik ve ahlakidir?Dünya O’nu muhteşem olarak biliyordu.Adalet timsaliydi ki Kanuni denildi. O’nu farklı gösterme uğraşları kime ne kazandırır? Her devrin yönetiminin isteğine göre yazılan tarihten değil de gerçekleri göreceğin kaynaklardan bir araştır, gör ve öğren.Dedenin dedesini.Sonrasında aşağıla(!) Bunların delilleri sende varsa çık ortaya ve de.İşte bunların gerçek yüzü budur diye.Yalan söyleyen tarih utansın.
Kanuni’nin raşid halife olduğu bilinmelidir.Süleymaniye Camisinin açılışı için devrin Şeyhülislamı açılışı yapmak için " sünneti terk etmemiş biri yapsın" dediğinde Kanuni; " yine iş bize düştü" der ve açılışı yapar.Sünneti terk etmemiş, tarihi bir şahsiyeti böyle küçük düşürücü ve geleceğe belge oluşturabilecek bir kalıba oturtmak hangi insani ve vicdanı değerlerle bağdaşır.Tarihini böylesine rencide eden, yok sayan, ecdadının kemiklerini sızlatan bir başka ülke var mıdır?Ama efendim, hepsi aynı mıydı şu şu olumsuzluklar yok muydu denilebilir.Hangisinde varsa onu dersin.Yüreğin yetiyorsa.Evlatlar da aynı özelliklerde değil.Alimi de, zalimi de ve hatta şerefsizi de vardır.Ancak, ne o alim o aileyi tümden yüceltir, ne de o zalim o aileyi tümüyle şerefsiz kılar.Nice devlet büyüklerimiz geldi geçti.Her birileri çok mu mükemmeldiler.O mükemmel olmayanlar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devletine laf söylenmesine seyirci kalmak doğru mudur?
Görülüyor ki amaçlar farklıdır.Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.Cumartesi annelerine ağıt yazarken, Cuma annelerini unutmaktır.Oysa o anneler hepimizin anneleri.ANNE onlar.Ayırmasana günlerini.Genel anlayış ve bakışa göre bir zamanlar vatan haini olarak görülenin ölümünü müteakip "büyük insandı" diyerek mezarına giden devlet büyüğünün, şehit mezarlarına gitmemesinin izahı ne olabilir?
Milliyetçiliğin kafatasçılıkmış gibi algılanması, Türk’lükle övünmenin suçmuş gibi değerlendirilmesi üzücü...Ama meydan boş nasılsa.Salla da salla.
Ancak; unutulmamalıdır ki;
Bir Türk dünyaya bedeldir.Ve de " Ne mutlu Türk’üm diyene" dir.
Saygılarımla.
Aydın
Ist. 30 Ocak 2011