- 2184 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
1938'den SONRA TÜRKİYE'DE YAŞANAN DEĞİŞİM
1938’DEN SONRA TÜRKİYE DE YAŞANAN DEĞİŞİM
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği (AB) Başkanı Herman Van Rompuy ile birlikte Davos Zirvesi’nde katıldığı bir panelde, “Biz her zaman AB’nin büyük bir barış projesi olduğunu düşündük. Ancak genişleme süreci somut olarak kesildi” diye konuştu.
“Türkiye’ye AB’ye üye olamaz çünkü AB bir Hıristiyan Kulübüdür” görüşünün çok yaygın olduğunu hatırlatan Babacan, “Bu bizim bakış açımıza göre çok çok tehlikeli bir bakış açısı” dedi.
Sayın Babacan her halde şimdi Cumhurbaşkanı olan Sayın Abdullah Gül’ün, 1995 de, bizzat TBMM de Refah Partisinin bir milletvekili iken söylediği bu sözleri ya duymamış, ya da unutmuş her halde.
Sayın Gül o konuşmasında, AB’yi yerden yere vurup, “AB Hristiyanlar kulübüdür!” demiştir.
Babacan’sa “Bu bizim bakış açımıza göre çok çok tehlikeli bir bakış açısı” demektedir. Şimdi bu sözlerden ne anlıyorsunuz. Dün Hristiyanlar Kulübü olan bu kuruluş şimdi ne oldu da birden bire “büyük bir barış projesi” oluverdi.
Evet, arkadaşlar, yıllardır Büyük Atatürk’ün ölümünün ardından, başlayan siyasi değişim, AB ve ABD bağımlılığının ardında yatanlara kısaca değinmek istiyorum. Bu hatırlatmadan sonra Sayın Babacan’ın, dün “AB Hristiyanlar Kulübüdür” diyen bu gün ise AB vazgeçilmezimizdir diyen Sayın Gül’ün, AB için neden böyle düşünmek zorunda olduğunu da bir kez daha göreceğiz.
ABD, 1949-1951 yılları arasında Türkiye"ye "Marshall Yardımı" olarak bilinen ekonomik yardımlar yaptı.
Marshall Planı; buna katılmak isteyen her Avrupa ülkesine Amerikan mali yardımı, malzeme ve makinesini öngörüyordu.
Bu anlaşma çerçevesinde, 1949-1951 yılları arasında Türkiye’ye yapılan ekonomik yardımlar sayesinde Türkiye, artık Batı yanlısı bir politika izlemeye başladı. 1948"de Marshall Planı’nın diyeti Türkiye’yi emperyalist tekellere açmakla ödenmeye başlanmıştır. Türkiye, ABD’nin bölgedeki taşeronudur artık. Amerikan sanayisinin bir pazarıdır. Bir borç tuzağı olan Marshall Yardımı ile Türkiye hibe adı altında borçlandırılmış ve ekonomisi adeta çökertilmiştir.
1946 yılında yapılan 10 milyon dolarlık anlaşma, ABD"nin işine yaramayan malzemeleri satın almamızı öngörüyordu. Bu anlaşmayla ABD’nin savaş artığı askeri malzemelerini almamız sağlanmıştı.
ABD Başkanı Truman, 12 Mart 1947’de Kongre’de yaptığı bir konuşmada, Sovyet tehdidine karşı hazırlanmış, kendi adıyla anılacak Truman Doktrini’ni açıkladı. Truman, ABD’nin "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını söyledi. Truman’a göre Amerika, komünizm ile silahlı mücadele veren ve dış ülkelerin baskısı altında bulunan devletlere mali ve askeri yardım yapmalıydı (Burada kastedilen ülkeler Yunanistan ve Türkiye’dir).
Bu anlaşmadan sonra sanayiimizde ki tüm üretimler durmuş, ABD’ye bağımlı br hale gelmiştik. Truman Doktrininden sonra gelen Marshall yardımı da bizi büsbütün Avrupa ve ABD’ye bağımlı bir hale getirmişti.
Türkiye’nin bu günkü hale nasıl geldiğini, Marshall Yardımının ne olduğunu bize ünlü Amerikan tekeli Rockefeller’in dönemin ABD Başkanı Eisenhower’e 1956 yılında yazdığı mektup açıklamaktadır. Mektup şöyledir: “İktisadi yardımlarda, ABD’nin karşılık beklemeden yardım ettiği ve işbirliği yapmak isteğinde samimi olduğu intibası oluşturulmalı. Elimizdeki bütün propaganda imkanlarıyla durmaksızın, az gelişmiş ülkelere yapılan Amerikan yardımının karşılıksız bir yardım olduğunu, art niyet taşımadığını bütün kafalara sokmalı, bu konuda hiçbir masraftan çekinmemeliyiz. Bu arada ideolojik savaşa ara vermemeliyiz. Bu ülkelere yatırım yapan kapitalistlerimiz, teknik eksperlerimiz ve diğer uzmanlarımız az gelişmiş ülkelerin milli ekonomilerinin bütün dallarına girmeli, onları bizim çıkarlarımıza göre geliştirmelidir. Bu ülkelerdeki politik bakımdan güvenilir yerli işadamlarının ulusal çabaları da teşvik edilmelidir.”
İşte 1938’den sonra Türkiye de başlayan değişim yıllar içinde gelişip, bu yıllarda da meyvelerini vermeye başlamıştır.
Ayla BERKİN
30.01.2011
YORUMLAR
1937-38 Arası zaten Atatürk alkolden müteşekkil şirozla mücadele ve Devlet işlerini yapamamaktan muzdaripti...halk savaştan çıkmış, aç ve harap idi...YOKLUK-KITLIK-KARANLIK günleri tek parti Chp ile bir karabasan gibi devam etti...
şimdi; Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girerek Cumhuriyetin 100. yılına ,Dev projelere devam ederek gireceğiz...
Allah; o çarık yediğimiz rezil günleri bir daha yaşatmayacak....korkmayın...durmak yok yola devam...
:-))
dp ile falan tanışmadık biz o medeni yaşamla...medeni kanunun kabulünü unuttunuz mu...ayrıca marshall yardımlarının altında imzası olan adam ismet inönüdür...bu ülkeyi abd ve avrupanın kucağına itenler sizin yazınızda zaten apaçıkken ne demeye kalkıp hükümeti suçluyorsunuz...yazdığınızı anlamıyormusunuz...
çarpıtma sizin en iyi bildiğiniz şey mi allah aşkına
ben orduda abd nin bizim çocuklarının dışında kimse yok dedim mi nereden uyduruyorsunuz...Atatürk milliyetçisi olan onun yolundan gidenler hemen onun ardından hükümet olanlar oturttu bizi abd ve avrupanın kucağına
biz kanunlarımızı bile gidip onlardan almadık mı
bu mu milliyetçilik anlayışınız sizin...ama o kadarını yazmaya yüreğiniz yetmez değil mi ?milliyetçilik derken kanunlarımızın avrupadan alınmasına bakmazsınız değil mi...
örf ve adetlerimiz dp zamanında değil çok önceden hadi II mahmut diyelim belirgin olarak avrupalılaştırılmaya başlanmıştı sonraki gelişmeler zaten bu işi nihayetlendirdi...ama derinliğiniz sanırım dp iktidarından uzağı algılayamıyor...
Türkiyenin sözü bu gün tüm islam aleminde dinleniyor ayrıca rusya ve çine kadar ülkeler arası petrol gaz anlaşmaları savunma ittifakları -tek başına vizelerin kalkması bile yeterli ya anlamaya..neyse- israilin bu bölgede yalnızlaştırılması şu iranın nükleer işlerinin hallinde bile Türkiyenin oynadığı rol önemli...siyasette bir taraftan uzağız derken diğer taraftan yakınız algısının verilmesi ülkeler arası diplomasiyle ilgilidir ama sizin anlayacağınızı sanmıyorum...kıbrıs konusunda da hiç kimse abd avrupa dahil Türkiyeye hiç bir geri adım attırabilmiş değildir annan planının kabulu çalışmalarında oynak tarafın rum kesimi olduğu annan tarafından söylenmiştir ama görmezsiniz...
ben abd ve avrupaın planlarını kimlerin kaç yıldır tatbik ettiğini biliyorum bu ülkede ordu abd nin izni olmadan darbe yapmadı daha
başbakanların tamamı abd nin icazetini almaya mecburdur...abd nin isteği dışında iş yapmazlar ama bu hükümet tezkere konusunda size bir şey anlatamadıysa size klimse bir şey anlatamaz
ayrıca siz Atatürk milliyetçisi falan değilsiniz...siz sadece belli odakların partilerin sözcüsü gibisiniz...çarpıtma ve iftiradan başka bir şey yazmıyorsunuz derdiniz gününüz kendinizi vatan sever ilan edip geri kalanları delilsiz suçlamalarla vatan satan ilan etmek...
" Tek suçlunun sizin partinizin olmadığını ona bu fırsatı verenlerin de en az onlar kadar suçlu olduğunu söylemeye çalışıyorum "
şu cümleniz bile aslında derdinizin ne olduğunu gösteriyor ne demek ona o fırsatı verenler
o insanlar bu ülkenin başına milyonların oyuyla rakiplerine fark atarak geldi
siz kimsiniz ki ona o fırsatı verenler diyerek çamur siyaseti yapıyorsunuz...milletin oylarıyla geldiler ama siz sanırım bu kininizi de Atatürk milliyetçiliği ile bağdaştırıyorsunuz...
alakanız bile yok...
38 den sonra Türkiye..
evet 38 den sonra Türkiyenin kalkınma hamlelerinde yavaşladığı açıktır
ama buna neden olan etkenlerden biri o zamanlar kalkınmanmın devletçilik ve halk çılık adı altında bu işi üzerine almasıdır pek çok nedenle birlikte...
sonradan mecburi olarak devlet bu kalkınma işinden -fabrika yapımı istihdam açılması işi vs...- elini çekmiştir yavaş yavaş çünkü devlet ticaret mekanizması değildir...
yine 38 den sonra Türkiyenin kalkınmasının yavaşlama nedenlerinden biri ilinci adamımızın işini kalkınmadan , halkı kendi dikta ettiği rejime sürüklemeye öncelik vermesidir..ankarada bazı önemli yerlere AVRUPAYA REZİL OLUYORUZ DİYE KAPALILARIN ALINMAMASI GİBİ...hatırlamazsınız bunu değil mi...okumamışsınızdır da...
hatta işi o kadar ileri götürdüki ikinci adamımız devlet dairelerinden ve paraların üzerinden Atatürkün resmini indirdi sildirdi kendi resmine yer açmak için...
eğer ayrupa vazgeçilmezgörüşü varsa bu gün
bu bize dünden sunulan bir çizgibu Türk insanını medenileştirmek !!! için herşeyini avrupaya göre ölçü alıp dizayn edenlere sormalısınız bunu...YADA DAHA YAKINA GELELİM ve klasik müzik dinleyip elindeki kadehi kaldırarak işte çağdaşlık bu diyen BABA ya soralım...
38 den bu güne atlarken esasında avrupayı kendi elleriyle tanrılaştıranları ve avrupayı vazgeçilmez yapanları unutursunuz
gerçi siz zaten bunu planlı yaptığınız ve derdinizde bu günkü hükümete vurmak olduğu için ...şaşırmadım yine yazınıza...
ama siyasette bu gün ile dün söylenenler aynı değildir değişen konjektür başka hedefler planlar yapmayı zorunlu kılar dün hıristiyan klübü denir bu gün başka bir şey
bunlar hep planın parçalarıddır...siyasette bu tür şeyler yön değiştirmeler başka hedefler koymak her zaman olur
tabi bu arada Türkiyenin avrupa ile konuşurken diğer yandan kendi bölgesini dizayn etme çabalarına da kulaklarınızı tıkadığınız için oradaki atılımı da görmediğinizi peşinen söyleyebiliriz
avrupa 38 den sonra çakılmaya çalışıldığı gibi artık tek hedef tek yön tek amaç değildir
Türkiye bu gün alternatif planlar yapacak kadar oyun kuracak kadar sözü dinlenilen güçlü Türkiyedir...
bu arada marshall planı hakkında konustuktan sonra -ki haklısınız- ordumuzun nasıl oluyor da abd tarafından BİZİM ÇOCUKLAR haline geldiğini de bir açıklarsınız hani darbe yaptıktan sonra onların isteğiyle doğum kontrolünü getirmeye çalışan ordu var ya...
Râzı tarafından 1/30/2011 1:39:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
AylaBerkin
Siz hala ezberinizi tekrarlamaya devam ediyorsunuz.
Benim planlı yaptığım bir şey yok. Ben sade bir Türk vatandaşıyım ve çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağımızın endişesini yaşıyorum. o planllar ve o planları tatbik etmek sizin partinize mahsustur. Kaldı ki ben 1938'den bu yana yapılan hayati yanlışları anlatmaya çalışıyorum. Tek suçlunun sizin partinizin olmadığını ona bu fırsatı verenlerin de en az onlar kadar suçlu olduğunu söylemeye çalışıyorum eğer ezberinizi boza bilseydiniz bunu da anlardınız.
Türkiye'de 38'den sonra bir çöküşün içine girilmiştir.Kurulan fabrikalar işletilmez hale getirilmiş, 50'den sonra ülkeye kapitalizm, 80'den sonra liberalizm sokulmuştur.Bugün liberalizmin faydalarını sayanlar emperyalistlerin kendilerinden başka kimseye faydalarının dokunmayacağını hala görememiştir.Dün AB'den nefret edenler bugün AB aşığı olup çıktılar.Avrupa on yıllardır sömürge ile ayakta duruyor, başa gelen yöneticinin artık Avrupa'nın fakirliğini görme ve yüzünü Asya ve Ortadoğu'nun zenginliklerine çevirme zamanı geldi.Benim bu konuda görüşüm bu.Elbette şuan da başımızda bulunan yöneticilerin BOP'u desteklediğini açıkça söylemesi zengin Ortadoğu birliğinin kurulmasının imkansızlığını bize açıklıyor.
Güzel bir yazıydı.Tebrikler ve saygılarla...
AylaBerkin
her taşın altında amerika...... hapşırırsa tüm dünya boğmaca oluyor......var...oluşundan bu güne kadar.....çıkarı olmayan hiçbir şey yapmamıştır.....herkesin okuması gerekli bir yazı..... bilgilerinize teşekkürler....saygılarımla
AylaBerkin
Marshall yardımının sadece bir askeri yardım olmadığını, Türk eğitim sisteminin nasıl kontrol altına alındığını, Amerikaya müzahir idarecierin nasıl eğitildiğini ve Amerikanın menfaatleri doğrultusun da çalışmalarının sağlandığını, Amerikan yardımını koordine eden heyette görev alan amerikalıların ücretlerinin nasıl Türkiye tarafından ödendiğini, Türkiyenin kalkınma hedeflerinin nasıl baltalandığını, nasıl üretmeden tüketmeye alıştırıldığını... eksik bırakmışınız diye düşünmekteyim.
Başka bir yazınızda bunları da açıklarsanız, Amerikanın Türkiyeyi nasıl kontrol altına aldığını bilmeyenlerin aydınlanmasını temin edersiniz kanaatındayım.
Yazılarınızı ilgi ve beğeni ile takip ediyorum ve faydalanıyorum.
Bu sebeple size teşekkür eder, saygılarımı sunarım.