TANRI'YA MEKTUPLAR (2)
Aslında hepimizin hayatı koca bir tiyatro sahnesi gibi,
bizlerse hiç eğitim görmeden bir sonraki sahneyi bilmeden
bu oynu oynayan ve rolünü gerçekleştiremeyen oyuncular gibiyiz.
Hiç bir şey istediğimiz gibi olmuyor
hiç bir şeyde istediğimiz gibi olmayacak galiba..
Ne olacaksa onu istemek zorunda bırakıyorsun bizi
Her şeyi kabul etmek zorunda kalıyoruz
ve hiç bir şeyi kabul ettiremiyoruz.
İnsan değil kuklayız sanki.
Düşmüş meleğinle iplarimizi çekip istediğiniz gibi oynuyorsunuz bizimle.
Oysa biz ne iyiyiz ne kötü.
Sadece kimimiz iyi olarak yarattın kimizi kötü olarak.
İyi ve kötü olan sizlersiniz; iyi oluşumuzda kötü oluşumuzda
bize bağladığınız iplerin kendinize doğru olan çekimiyle başlıyor.
Madem bu hayat oynunun yazarı sensin yönetmeni de sen olsaydın ya Tanrım!..
Sahi alınyazımızı yazarken bizim yüzümüzden cennetten düşmüş
kibir uçurumundan yuvarlanmış kin ve intikam çukuruna düşmüş,
özünden gözünden düşmüş bir meleği nasıl yönetmenimiz seçtin?
Bizi nasıl avuçlarının arasına aldığını görmüyor musun
onun avuçladığı kadar yüreğimizi hiç de avuçlamıyorsun
Oynunun ilk perdesi olan ruhlar alemi, doğum ve
bebeklilik sahnelerinin üstüne bir unutuluş örtüsü çekiyorsun
Oynunun ikinci perdesi olan çocukluk,gençlik ve
yaşlılık sahnelerinin üstüne bir anınmsa örtüsü çekiyorsun.
Oynunun son perdesi olan
ölümün üstüne de korkulu, elem dolu bir gizem örtüsü çekiyorsun.
Bu acıya bulandığımız oynunun gözyaşı denizinde boğulduğumuzda
gözlerimizden düşen yaşlarla ne hissettiğini hissetmek isterken,
bizi ya senin her şeye dayanabilmeni sağlayan
ya acılarımızın kuyruğuna mutlululuğu bağlayan
ya da acıarımızın rengini ve derinliğini sana tam olarak
göstermeyen bir perdenin arkasında izlediğini düşünüyoruz.
Söylesene Tanrım, bu sır perdesinin arkasında bizi çıldırtan sırlara boğarken
cehennemin ayaklarına mı kapandığımızı görüyorsun,
yoksa cennetin boynuna mı sarıldığımızı görüyorsun,
yoksa ikisi arasında sallanıp duran bir sarkaç olarak
sonsuza kadar vereceğin kararı beklediğimizi mi görüyorsun.
Hayat oynunu öyle bir şekilde oynuyoruz
ki ne cenneti hak ediyoruz ne cehennemi
ne mutluluğu hakediyoruz ne de bu elemi..
kimse taşıyamazken yaşanmışlıklarla ve pişmanlıklarla dolan hayat oynunun yükünü
kimse okuyamazken bir sis perdesinin arkasında duran ve aklımızı vuran sır öykünü
kimse duyamazken meleklerin şeffaf ağzından çıkan herhangi bir tanrısal türkünü
sen nasıl taşıyorsun Tanrım insanlığı ve tüm canlılığı var eden tanrısallığının yükünü
YORUMLAR
Aslında o kadar saf ve masum yani küçük bir çocuğun edası ile yazılmış..
içten ve içteki haykırışlar...doğrumudur değilmidir in tartışması değil...
hani çok canımız yandığında bazen isyan ederiz ya , yada bastırmaya çalışırız
böyle anlarda yazılacak yada söylenecek sözler gibi
Tanrım Bizi Affet:))))
yinede ben çok beğendim...
bir söz var kim demiş bilmiyorum ama
''yeryüzünde kullar hesap yaparken, Allah kullarına gülümsermiş''
bence çok güzel demiş... bunun gibi bir şey işte
tebrik ediyorum
selamlar
Nurşenyıldız tarafından 1/31/2011 3:54:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
alpa niro
Tanrı gülümseyecek diye
gecenin bu vaktinde
dışarda bir gözyaşı ayı parıldarken
kelimeleriniz gülümsüyor bana ne güzel...
size üstü mavi yıldızlarla serpili
bir çift gri kanaltı bulut yolluyorum
sabaha beyazlarlar merak etmeyin
sevgilerimle...gece böyle ilk aklınıza geleni yazdırıyor işte
sabaha pişman olmama dileklerimle..
Güzel sorgulama
Bende sorabilir miyim? okurken düşündüklerimi
Ne olmasını isterdiniz bir örnek görmek güzel olurdu.
İyi veya kötü olmayı kul secmez mi ?
Satırlanızdan akıl irade kavramlarını eksik etmeniz önce kendinize haksızlık değil mi?
Tanrı insanı yaratmış ve o düşmüş isyan meleğine yarattığı insanın önünde secde etmesini istemiş. O mahluku siz yönetmen olarak secmişseniz suç kimin
alpa niro
ama saymaya başlarsam iççekişlereme boğulurum
iyi veya kötü olmak elimizde olsa
herkes iyi olurdu bence
şartlar, gözümüzü açtığımız yer,
sahip olduğumuz aile, şeytanların karşısındaki zayıflığımız...
bunların hepsi iyi veya kötü olmamızı etkiliyen gerçeklerdir
omuzlarımızdaki melekler sadece yazıyorlar
oysa kanımızda dolaşanların çekim gücüne
hayatımızın başından sonuna kadar yenik düşüyoruz
akıl irade diyorsunuz iyiye veya kötüye yönelmemiz bence
hem irademizin dışında olan bir şeydir
hemde irademize yüklenen bir şeydir
bütün hayatımın suçlusu oysa
ne tanrının yönetmen olduğuna inanırım ne de doğanın
yönetmen derken mecaz olarak bir şeyler anlatmaya çalışıyorum
insanoğlunun yasağa,günaha daha eğilimli olmasını
kastetmeye çalışıyorum yoksa lanetlenmiş bir varlığın
değil yönetmen olarak fügran olarak bile kabul edemem
Tanrı'nın yazdığı bu hayat oynun içinde
yoksa