- 2195 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Ben, doğruyum. Ben, haklıyım.
Toplumları oluşturan küçük birimler vardır. Aile, toplumun en küçük birimidir. Bizler; bu sitenin üyeleri olarak da bir birimiz. Çeşitliyiz. Düşüncelerimizle ve görüşlerimizle çeşitliyiz. Bizler, her ne kadar, birbirimize saygılıyız desek de özümüzde değiliz. Çünkü bizler, insan olmanın en doğal yönünü yansıtıyoruz: Ben doğruyum, haklıyım.
Ben, doğruyum. Ben, haklıyım.
Toplumları parçalanmaya, bölünmeye götüren en temel insan düşüncesi de bu değil midir?
Ben, doğruyum. Ben, haklıyım.
Her zaman dürüstlükten yana oldum. Sizin / senin de öyle olduğunuzu çok iyi biliyorum. Ama ne var ki bir şeyler bizi yolumuzdan saptırıyor: Ben, doğruyum. Ben, haklıyım.
Sen, evet sana sesliyorum; şu an bu yazıyı okumakta olan arkadaşım, dostum, sitedaşım; Kendini bildiğinden bu yana hayatında bir şeyler değişmedi mi? Ben, yardımcı olayım. Eskiden benim yazılarımı okurdun. Çok da beğenirdin. Şimdilerde okumaz oldun. Neden? Çünkü ben sana ters düştüm. Senin görüşlerine, düşüncelerine ters görüş ve düşünce bildirdim. Haklıydım ya da haksızdım. Sorun burada değil. Sorun; sana ve senin görüşlerine ters düşmem olmadı mı?
Hep mi böyleydin sen? Sen, ben, o; hep mi böyleydik? Hayır, elbette hayır. Değildik. Hayatlarımız, hayatı yaşama şeklimiz, kadına, erkeğe bakışımız… Hepsi farklıydı.
Allah, Adem’i yarattığında, ona üç emir verdi: Çalış, Üret, Koru.
Ve insanlar, çalışmaları, üretimler, karılarını ve çocuklarını ne kadar korudukları ile ölçülür oldular.
Eskiden, kadınlar kocalarını; Fatih, Tedarikçi ve Kahraman olarak görürlerdi.
Zaman içinde bu, değişti. Ve kadınlar, kendileri kahraman olmaya başladılar.
Neden?
Belki erkekler, kahraman olmayı unuttukları için.
Belki kadınlar, artık korunmayı istemedikleri için.
Belki kadınlar, acı çektikleri için; kendi kahramanları kendileri oldular.
Ama bir nedenden ötürü, bütün dünya, erkeğin erkek olma hayallerini elinden aldılar.
Ona, artık önemli olmadığını söylediler.
Ve bütün dünya, alt üst oldu.
Her şey alt üst olurken, insanlar çaresiz ve çözümsüz kaldılar.
İnsan, çaresiz ve çözümsüz kaldığında; en iyi bildiği şeye sığınır:
Dinine.
Vatanına.
Liderine.
Kahramanına.
Elinin becerisine.
Sıfatlarına: Anne, baba, koca, karı…
Hatta belki müziğine.
Ama şunu fark eder; müzik bittiğinde o, yine aynı o‘dur. Etrafı değişmediği sürece; değişmesi mümkün değildir. Değiştirmesi de.
İnançları ve düşünceleri arasında sıkışır kalır.
Maddi ve manevi kişiliği arasında sıkışır.
Çünkü bilir ki inandığı, her türlü kötülük ve incitmeye karşıdır. Çünkü inandığı, insanı insan etmeye gayret ediyordur. Hakiki insaniyet mertebesine ulaştırıyordur. Bu nedenle inandığı, İnsanı her türlü kamalat ( İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu.) ve güzelliğe ulaştıracak emirleri verdiği gibi, her türlü rezillikten ve çirkinlikten uzaklaştıracak fiilleri de yasaklamıştır.
Ama o, ben, sen, biz; insan olmanın en doğal düşüncesi ile bağlanmışızdır:
Ben, doğruyum. Ben, haklıyım.
Ve yanlışa doğru gideriz…
İnandığımızın aksine…
Adım adım…
Gittiğimiz nokta aynıdır. Hemfikir olsak da olmasak da. Buluştuğumuz yerde bir tek düşünce vardır:
Ben, doğruyum. Ben, haklıyım…
Eser Akpınar
29.01.2011
İzmir
YORUMLAR
Eser hanım... Bu günlerde öğretici makaleler revaşta.... Çokta iyi oluyor.... Bilmediklerimizi öğreniyor, bilipte unuttuklarımızı hatırlıyoruz.... Bu güzel yazıda onlardan biri... Yazanda yazdıklarıyla kendini okutturuyorsa, kaymaklı ekmek kadayıfı oluyor haliyle....
Selam ve saygıyla....
Bu değerli fikirlerden örülmüş yazıyı okumaya oldukça geç kalmışım.
Doğrular o kadar yalın bir dille anlatılmış ki ! Ne yazabilirim bu konuda diye bir an düşünüyorum.
Ego bir yerde, hep kendini haklı görme ile tecelli eder, doğru olan tarafsız gözle bakabilmektir.
Ama bunu kaçımız başarabiliriz, tartışılır.
Elimizi vicdanımıza koyup, mantıklı düşündüğümüzde karşımızdakine de haklılık payı verebilmeliyiz.
Beni düşündüren bir yazıydı, tebrikler Eser kardeşim, sevgilerimle.
Latince bir kelime olan Ego, ben, benlik, kendilik demektir. Ego, egoizm, bencillik, id ve superego kelimeleriyle ilişkilidir. Egonun, bireyi diğerlerinden ayırt eden göreceli, soyut bir varlığı vardır. Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir
egonu ....süper egoyla kontrol altında tutarsan güzellik ve zarafeti
egonu ....süper egoyla kontrol altında tutamazsan çirkinlik ve felaketi.....getirirsin....
sen kalemini eline al boş sayfayı karala....her satırda doğru olan menzil.....her cümlende....alınacak dersler veriyorsun.....saygılar
Ne kadar doğru düşlünceler, ne kadar haklısın bu konuda, yazının altına ben de imzamı atıyorum tasdik edervesine imzamı izninle Eser. Ne kadar fatklı da düşünsek, karşımızdaki insanların duygularına, düşüncelerine saygı duymak zorundayız. Ben öyle düşünüyorum. Tebrikler arkadaşım. Sevgilerimle
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılar.
Sevgili usta kalem,bu gün,zaten ne çekiyorsak nefsimizin esiri olduğumuz için çekiyoruz.Hepimizin kendisine göre doğruları var maalesef,günümüzde özellikle maddi ve manevi menfaatler yarış halinde.Manevi menfaatler dedim çünkü manevi duyguları aracı yaparak maddiyata uzanma çabasıda göz ardı edilmemeli bence.Özeleştiri kültürünün yerleşmediği bir toplumda yaşamaktayız,en çok bağıran kazanıyor ve tatmin oluyor.
Çok ustaca en güncel konuyu en güzel şekilde işlediğiniz için size çok teşekkür ediyorum.
Eser Akpınar
Çok teşekkür ediyorum. Değer kattınız. Saygılarımla.
Sevgili Eser, ben doğruyum ben haklıyım dedikçe hiç bir yere varamayız. Ama ben doğruyum demekten de bir türlü vazgeçmiyoruz. Biz doğru bildiğimizi yazalım isteyen okusun, istemeyen okumasın.
sevgimle arkadaşım.
Eser Akpınar
Sevgiler arkadaşım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Eser Akpınar
Diyorum ki; "İnsanım ,hatalara her zaman yatkınım"
"Ben" egomuzu bir yenebilsek var ya işte o zaman "biz" olacağız.Sosyalleşeceğiz ve mutlu olacağız.Ben olduğumuz için klan toplumu olmaya devam ediyoruz,ne yazık ki.
Bence faydalı bir özeleştiri yapmışsınız.Alan alır almayan almaz.Zaten elli yaşına kadar eğilmeyeni siz nasıl eğeceksiniz Eser hanım.
Buz gibi Ankara'dan ılıman İzmir'e selamlar.
Eser Akpınar
Estağfurullah, eğmek ne haddime. Kendim tam eğilememişken...
Ah! İzmir'de fırtınalar kopuyor. Hava da ayaz mı ayaz..Ama yine de güzel sevdalım şehrim...:-)))
Selamlar Ankara...:-)