- 1955 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
YENİDEN BAŞLAMAK
Dünyaya merhaba deriz doğumumuzla. Bebek masumiyetiyle tertemiz. Hiçbir şeyin farkında değilizdir. Bizim için gerekli olan anne sütü, anne şefkati, korunma içgüdüsüyle… Zamanla, yürümeyi, konuşmayı, hakkımızı savunmayı öğreniriz doğaçlama.
Büyürüz. Büyüdükçe, merak ederiz çevremizi, çevremizdeki insanları, doğayı, eşyaları, hayata dair ne varsa biz de içindeyizdir.
Güvenmeyi öğreniriz, öğrenmeye çalışırız. Kendimizi toplum içinde kabullendirmeye, “ Ben de varım, ben de içinizdeyim “ Demektir bu aynı zamanda.
Dostlar ediniriz, düşman kazanırız. Her ikisinin arası olan adını koyamadığımız insanlar girer yaşamımıza… Onlar işyerindedir, sosyal yaşamımızdadır, komşumuzdur. Saygı duyarız onlara, karşılık beklemeden. Onlar saygı isterler fakat saygı duymazlar, duyamazlar. Görmemek için polyanna rolünü oynarız. Hak etmediklerini bildiğimiz halde. Almadan bir şeyler veririz durmaksızın. Her defasında, kendimizi telkin ederiz. İyi yönlerini bulmaya çalışırız. Bulamayacağımızı bildiğimiz halde, kendimizi kandırmaya çalışırız.
Onlar için yaşamın amacı alış- veriştir. Bizim için hep veriştir. Kabul gören Menfaattir, çıkardır, iltifattır.Oyunu kuralına göre oynayamayanların işi yoktur o sahnede.Alışkın olmadığınız için rolünüzü oynayamazsanız, silinir gidersiniz o sahneden. Değerler paramparça olmuştur. Karakterinizden ödün veremezsiniz. Yabancı hissedersiniz. Mutsuzsunuzdur. Bir süre sonra pişmanlıklara dönüşür, insanlara güveni azaltır. Hayattan soğutur. Uçurumun ucundaymış gibi hissettirir. Tehlikelidir.
Oysa, hayat devam etmektedir. Güneş her zamanki gibi doğar, zamanı gelince de batar gider. Çözüm, belki de mekan değişikliğidir. Gereklidir. Rahatlatır. Geriye dönüp baktığınızda ise emekleriniz ve fedakarlıklarınız size gülümseyerek bakar. Değerini bilenler olmasa da güzeldir emek harcamak, fedakarlık yapmak.
Yeniden, yeniye, yeni bir umutla başlamak güzeldir. Karşınıza çıkacakları bilmemenin gizemidir belki de çekici kılan. Yaşadıklarımızdan ders alarak, yeni bir yaşama merhaba demek…
Nermin Kaçar
27.01.2011 BOLU
YORUMLAR
Nermin... Kızınız(kızımız) geldi gözün aydın...Nasıl yürekten sarılmışındır kendimden biliyorum. Çünki benimde kızım geldi yanına torunlarımıda alarak...
Nermin bacı neyi merak ediyorum biliyormusun?... İşe gidiyorsun. Geliyor evinin işiyle ilgileniyorsun. Sonra kızınız yanında onunla özlem gideriyorsun. Bu arada yazı yazmayıda ihmal etmiyorsun. pes valla bu ne enerji...
Ben yazılanları okumaya yetişemiyorum çok kere... Hiç bir işim olmadığı halde...
Tebrik ve selamlarımla bacım....
Nermin Kaçar
Yazını okuyunca yorum yazmaktansa bir arayayım dedim ama.... :))
Bazen hak etmeyenlere hak ettiklerinden fazla değer veriyoruz. Bu belki o an için acı veriyor ve gücümüzü tüketiyor ama emin ol sonunda kazanan yine biz oluyoruz.
Seni her kim kırdı ve üzdüyse boş ver, üzülmeye ve canını sıkmaya değmez inan.
Seni sevenler sana yeter... Mesela ben :))
Sevgilerimle...
bebekler masumdur..... görgü asalet realite ailede aktarımla başlar yetişkinlik yaşında artık kendiside bazı aktarımları uydurur....ekonomik şartlarla iyi bir eğitim eksiklikleri tamamlar....zor oyunu bozar misali şartlar değişkenlikler doğurabilir,,,,iyi kardeşim var deme miras bölüşmeyince iyi dostlarım var deme başına bir bela gelmeyince....yine bir güzellik tebrikler kardeşim.....saygılar
Zaman zaman ineriz. En dibe. Sorgularız herşeyi. Hayatı, dostlarımızı, seviyorum dediklerimiz, seviyorum diyenleri... Ama hayat, her seferinde devam eder, kaldığı yerden. Döngü böyle...Bu döngü iöinde ayakta kalabilmek, herşeye rağmen...
Kendi adıma tam yerinde bir sorgulamaydı...Teşekkür ediyorum arkadaşım. Sevgilerimle...
Nerminciğim sanki benim duygularımı kaleme almışsın canım...Evet İncidal hanımın dediği gibi birşeyler verirken asla karşılık beklenmez. Ama zor zamanında vermiş olduğun insanları yanında göremeyince üzülüyorsun. "Bu mu?" diyorsun, "insanlık bu mu? Ben bunlar için mi bu kadar verici oldum?" O anda kendini aptal, sömürülmüş gibi hissediyorsun...
Rahmetli eşimin sağlığında haftanın dört akşamı masamızdan misafir eksik olmazdı. Eşimin memleketi Sakarya'ya yarım saatti, özellikle memleketinden herkes soframda yiyip içmiş, hizmetlerinde kusur etmememişimdir. Hastaneye gelen bendeydi, alışverişe gelen bendeydi tam 9 yıl böyle sürdü canım. Sonra malum depremi biliyorsun, eşim vefat etti hadi ben el kızıyım diyelim, arkadaşlarının kızını (kızımı) dahi arayıp sormadılar, ne yapar ne eder diye.
Şimdi geçen 9 yılıma yanıyorum. Onlar için harcadığım emeklerime yanıyorum. Hiç birine değmezmiş...
Bir düşmeye gör, o zaman anlıyorsun gerçek dostların kimler.
Yüreğine sağlık canım. Duygularıma tercuman olmuşsun. Sevgilerimle...
Sevgi Salman tarafından 1/27/2011 8:57:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Nermin, karakterler küçükken oturuyor bunu biliyoruz; fakat bazı karakterler gün geçtikçe değişiyor mu acaba?
Hani bir politikacımız vardı; dün dündür, diyordu hatırlıyor musun. İşte öyle...
Bazı karakterler güne göre mi ayak uyduruyor acaba demeden de edemiyorum hani.
sevgimle...
Kişilik yapımız genellikle 0-6 yaş dönemimizde oluşur.Bu dönemde ne kadar sağlam karakterli insanlarla bulunursak o kadar sağlam temellerimiz oluşur.Yaşarken beklentilerimiz ne kadar az ise o kadar çok mutlu oluruz.Birşeyler verdiğimizde o kişiden bir beklentiye girdiğimizde vermiş olmamızın bir anlamı olmaz.En basit örnek sitede bazen yazılar veya şiirler okuduğumda yorum yazmak istiyorum.içimden geldiği için . Bir süre sonra o kişinin bir yorum yazdığını görüyorum.Zorunluluk hissi bu..Oysa yaşantımızı zorunluluklar değil mutluluklar üzerine kurmalıyız.pardon ya ben aldım başımı gidiyorum,neyse silmeyim.Güzel bir konu işlemişsiniz.selam ve sevgilerimle