- 751 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnkarın Karanlığı mı İmanın Nuru mu?
Ölüm, dünya hayatına hırsla bağlanan tüm insanların gerçekliğini bildikleri halde sürekli olarak kaçmaya çalıştıkları önemli bir olaydır. Her insan bir gün kesinlikle onunla yüzleşecektir. Yaşamını dünya hayatı üzerine kuran kişinin, yaşamı süresince sahip olmak için emek verdiği her şeyi bir anda silip yok edecek, anlamsızlaştıracaktır. Dünyanın en varlıklı, en tanınmış insanı da olsa, maddi manevi tüm değerlerini yitirecektir.
Allah’tan yüz çevirerek yaşamış insanlar için hırs ve tutkuyla bağlanılan her şey ölümle birlikte sonlanacak, pişmanlıklar ve zorluklar başlayacaktır. Sonsuza kadar sürecek azaptan önce, "... bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" ... (En’am Suresi, 93) ayetindeki gibi, ölüm anlarında da büyük bir azap yaşayacaklardır.
Bu kişiler, ölümle karşılaştıklarında, dünya hayatında vicdanlarında sürekli olarak bastırmaya çalıştıkları ölümün gerçekliğini görürler. "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." (Fecr Suresi, 24) diyerek pişmanlıklarını dile getirseler de artık faydasızdır. Çünkü Allah onlara doğru yolunu göstermiş, ’bir ömür süresi’ de vakit vermiştir.
Kendilerine verilen süreyi gereği gibi kullanmayan ve ölüm geldiği an hissettikleri endişe, pişmanlık ve korku nedeniyle tevbe eden kimselerin, bu istekleri kabul edilmeyecektir. Bu yüzden her insan geri dönüşü olmayan o anı yaşamadan önce Rabb’ine yönelip dönmelidir.
Gerçek mutluluk yalnızca insanın kalbinin tatminiyle mümkündür; nimetlerden zevk almak da ancak imanla yaşanabilir. Bunun yolu ise çoğu kişinin zannettiği gibi dünya nimetlerine kavuşmak, toplumda saygı ve sevgi görmek, takdir ve övgü almaktan geçmez. Mutluluğun sırrı Kuran’da, "…Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır)." (Ra’d Suresi, 28-29) ayetiyle haber verildiği üzere Yüce Allah’ı anmak ve güzel işler yapmaktır.
Dünya hayatının zevklerinden yararlanmayı amaç edinmek insana kısa süreli, geçici ve sonlu mutluluklar yaşatır. İnkarın getirdiği, dünya hayatında mutsuzluk, ölüm anında pişmanlık, ahirette ise azaptan başka bir şey değildir. İmanın insana kazandırdığı, dünya hayatındaki tüm zevkleri doruğunda yaşayacak ruh derinliğidir. Ahiretteki zevkler ise sonsuzdur.
Birbirinden kesin çizgilerle ayrılan ne kadar farklı iki yaşam. Aradaki apaçık farkı görmek ve inkar karanlığından iman nuruna teslim olmak en doğru olandır kuşkusuz. Samimi iman muhteşem bir güçtür. İnsan gecekonduda hatta toprağın altında yaşıyor bile olsa, iman ve Kur’an’la yaşıyorsa bulunduğu yer cennete döner. İnsanın yaşamını aydınlatan, Kur’an’ın güçlü İlahi ışığı ve imanın nurudur.
Allah, iman edenlerin Velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)
Fuat Türker, Sütun Haber