- 1107 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“SAHTE” YAYIN KOLEKTİFİ
“SAHTE” YAYIN KOLEKTİFİ
Yayın Kolektifi Üyelerinin ve Kamuoyunun Dikkatine:
Tanıtım bildirisini okuduğumda heyecanlandığım, tüccar yayıncılığa, yayın tekeline alternatif olacağını umduğum “Yayın Kolektifi”nin daha baştan “kolektif” kavramına aykırı olarak “elit oligarşisine saplanması”; tüccar yayıncılığın ve edebiyat erk odaklarının elebaşı olan, Nazım’ın deyişiyle “sanatı okkayla satan” Enver Ercan’ın, şairlerinden para alarak kitaplarını bastığı Komşu Yayınları’nın şairi, bir başka edebiyat erk odağı şair Sina Akyol’un kolektifte bulunmasının kendisiyle çelişkide olduğu ve varlığının kolektifin ilkeli davranması tavrına gölge düşürdüğü yönündeki eleştirilerimin ve kendisinin kolektifi terk etmesi yönündeki önerimin, gene aynı tüccar yayınevinden şir kitabını bastıran ve edebiyat erk odağı Enver Ercan tarafından son birkaç yıl içinde, kendi dergisi Yasak Meyve’de palazlandırılmış, “piyasaya sürülmüş” Süreyyya Evren namlı şairin kolektife davet edilmesinin sakatlığına dair eleştirilerimin, kolektifteki kimi kişilerce ve özellikle kolektifin kendine “girişimciler” diyenlerinden biri olan Gün Zileli tarafından ateşli bir şekilde saldırı, suçlama ve hakaretlerle karşılık bulması, bu kolektifin daha baştan ölü doğduğunu, “kolektif” kavramına layık olmayan bir yöntemle hareket edip tüccar yayıncılarla yıllardır kol kola olan şairlerin ateşli savunusu ile ilkesizliğe bulandığını, tanıtım bildirisini hiçleyerek kolektif iradenin hiçlendiği, kişisel ilişkiler üzerinden klikler kurulmaya başlandığı, edebiyatın kirli erk odaklarıyla iç içe geçilmeye çalışıldığı, böylece bir yayın kolektifi değil, sadece alternatif bir başka yayın erk odağı oluşturulmaya hem de karşı olduklarını iddia ettikleri tüccar yayıncılarla ilinti halinde bunun örgütlendiği görülmektedir.
Şu andan itibaren, tanıtım bildirisindeki ilkeler doğrultusunda katılım iradesi gösterdiğim "sahte" yayın kolektifi ile her türlü bağımı kopartıyorum. Bu e-posta adresim, yani [email protected] ile birlikte, e-posta yolladığınız [email protected] adresimi de e-posta gruplarınızdan çıkarmanızı istiyorum.
Başta, benim önerimle bu sahte yayın kolektifine katılan Erdoğan Kul, Hüseyin Kaplan, Turgay Usanmaz olmak üzere, buraya katılmış tüm ilkeli, dürüst bireyleri, “kolektif” kavramını kirleten ve kendi kişisel çıkarları için kullanmaya kalkanların elebaşı olduğu bu oluşumdan ayrılmaya ve tüm diğer edebiyat erk odakları gibi, bu “sahte” kolektif yayıncılığı ile de mücadeleye davet ediyorum.
Heyecan ve samimiyetle bu sahte kolektife katılanlara önerim ise, bırakın matbu bir kitabınız hiç olmasın, bu sahte kolektife alet olup matbu kitap sahibi olmaktan çok daha onurludur bu tavır. Kaldı ki internetin geniş olanakları sayesinde bütün matbu yayın tekelleri sarsılmaya başladı zaten. Yakın gelecekte matbu kitap/gazete/dergi kalmayacak. Bugün gözünü internete açan çocuklar, yarın matbu hiçbir şey okumayacak. Bugünden yarına yazmak hedefinde olan samimi yazarlara/şairlere önerim, e-yayınevleri kurmak yönünde örgütlenmeleridir.
En azından e-kitaplarınızı, matbu kitap fetişizmine kapılmadan, tüccar yayınevleriyle birlikte bu sahte yayın kolektifine alet olmadan,
scribd.com ve issuu.com gibi e-kitap sitelerinde yayımlayın.
Kimse bu “sahte mehdilere/mesihlere” kanmasın, burası bir başka edebiyat erk odağı olmaya soyunmuş bir şer odağıdır ancak. Gerçekten samimiyetle "kolektif" kavramının hakkını verecekler varsa, kendileri örgütlenip kursun "gerçek" yayın kolektifini matbu yayın düzleminde, ama ben kendi payıma yeterince hayal kırıklığı yaşadım, içinizde olamayacağım kurulabilecek yeni ve gerçek anlamda "kolektif" kavramının hakkını verecek bir yayın örgütlenmesinde.
Nokta
SERKAN ENGİN
23 Ocak 2011
******************************
BU DA KOLEKTİFE İLK SUNDUĞUM VE HAKARETLE KARŞILIK VERİLEN ÖNERİ VE ELEŞTİRİ METNİDİR:
Kolektif Olabilmeye Dair Öneriler
Önce, teknik bir sıkıntıyı dile getireyim. Gün Zileli’den gelen çağrı metni üzerine hemen yayın kolektifi e-posta adresine ve tek tek girişimcilerin e-posta adreslerine, katıldığım ilkeler doğrultusunda kolektifi katılım iradesi gösterdiğimi bildirdim. Ne var ki o günden sonra epey gelişmeler olmuş ve ben habersiz bırakılmışım kolektifin bir parçası olarak. Mesela google grubu hatta grupları açılmış ve bunların bana ulaşması için -sanırım Gün Zileli tarafından şahsi olarak eskiden bildiği atıl bir eposta adresim kullanılmış ne yazık ki. Birkaç günlük yazışma ve gelişmeleri tesadüfen fark ettim. Yani kolektife katılım irademi belirttiğim e-posta adresime hiçbir ileti gelmedi. Örneğin çevirmenler ve editörler grubunun belirlendiğini okudum bir iletide. Kimse bana kolektifin bir parçası olarak bu ekiplere katılmak isteyip istemediğini sormadı. Dahası kolektiften gelen toplu iletilerde de böyle bir çağrı görmedim.
Gelişmelere göz attım, her iki google grubuna da dâhil olarak. “Kolektif” mantığının dışına düşülmeye başlandığını gördüm ne yazık ki daha en başından. Benimkiler de dâhil olmak üzere gelen dosyalara dair bir-iki kişinin değerlendirmesiyle oluşan raporların genel katılımcılar toplantısına sunulacağını gördüm. Bu kadar dar kadronun seçimi ister istemez öznel estetik-politik ve poetik algıların dosya seçimlerde ağır basmasına, daha kötüsü ise “seçici” erk odağı bir elit oluşmasına yol açar kolektif içinde, kolektif mantığına aykırı olarak. Bu da kolektifin daha baştan ölü doğmasına yol açar. Bir-iki kişinin önerdiği ya da reddettiği dosyaları genel katılımcıların oylamasına sunmak ise, parti genel başkanlarının delegelere, işaret ettikleri yönde oylama yaptırmasına benzer. Benim önerim, yayımlanma önerisiyle kolektifimize ulaştırılan tüm dosyaların, tüm kolektif üyelerine incelenmek üzere yollanması, bundan sonra görüşlerin üyelerce saklı kalması ve genel katılımcılar toplantısında oylamaya sunulmasıdır. Aksi takdirde kolektife değil bir “polit-büro” oligarşisine döner bu kalkışma, daha en başından. Bu bağlamda, yolladığım dosyalara dair bir-iki kişilik ekibin oluşturduğu olumlu ya da olumsuz raporlarının genel katılımcılar toplantısına sunulmasını reddediyor ve kendiminkiler dâhil olmak üzeretüm dosyaların, tüm kolektif üyelerine yollanmasını, görüşleri kendilerinde saklı kalmak şartıyla değerlendirmelerini ve genel katılımcılar toplantısında oylamaya sunulmasını talep ediyorum. Ayrıca, kolektif için profesyonel editör ve çevirmen kadrosuna dâhil olmanın bir-iki kişinin iradesine bırakılmamasını, bu kadrolardan yer almak isteyenlerin başvuru iletileri ile birlikte özgeçmişlerini kolektife yollamalarını ve bunların tüm üyelere ulaştırılıp, her üye tarafından görüşleri saklı kalmak şartıyla değerlendirilmesini ve kadro seçiminin genel katılımcılar toplantısında, tüm kolektif üyelerinin oylamasına sunulması öneriyorum.
Bir diğer genel itirazım ise yayın tekellerine karşı durmak şiarıyla yola çıkarken, yayın tekelleriyle, tüccar yayıncılarla kol kola olmaktan rahatsız olmamış, para vererek kitaplarını yayımlamaktan hiç çekinmemiş şairlerin aramızdaki varlığını görmek doğrultusunda. Hem de bu şahısların, bilinçli ya da bilinç dışı kurulmaya başlandığı görülen “elit oligarşisinde” yer almaları. Şiir dosyamı Sina Akyol’un okuyup değerlendirmesini öneren bir ileti okudum mesela. Sina Akyol gibi politik-poetik ve ilkesel düzlemde hiç örtüşmediğimiz birinin dosyamı “değerlendirme tekeline” almasını, birinin bunu “sunmaya” kalkmasını kesinlikle reddediyorum. Ancak diğer tüm kolektif üyeleri gibi ve herhangi bir üye kadar değerlendirmede bulunma hakkı olabilir, kolektifte kalmaya devam ederse.
Sina Akyol’un ve okuduğum iletilerin birinde, birileri tarafından kolektife gelmesi umulan Süreyya Evren’in bu kolektifte yer almaları, kendileriyle çelişki içinde olmaları ve kolektifimizin ilkesel durumuna terstir, çünkü bu arkadaşlar şiir kitaplarını hiç çekinmeden, yazarından-şairinden para alarak kitap basan Komşu Yayınları’ndan çıkartmaktadırlar. Şimdi hiç sıkılmadan, tüccar yayıncılığa itiraz için kurmaya çalıştığımız kolektife dâhil olmaları, kendilerini gülünç duruma düşürmektedir. Kolektifimiz “piyasa yayıncılığına” karşı dururken, para ile kitap çıkartarak bu yayınevlerini besleyen, çarkın işlerliğine katkıda bulunan yazar-şairlerden uzak durması ilkeli duruş gereğidir. Her irade gösterinin kolektife katılma hakkı ilkesiyle bağdaşır olsa da, yıllarca tüccar yayıncılığa hiç itiraz etmemiş, tüccar yayınevinden şiir kitabını çıkartmış birinin aramızda olması kendisiyle çelişmesidir, ilkesiz bir tavırdır ve kolektifimizin ilkeli yola çıkışına, daha baştan sekte vurmaktadır. Kendisine aramızdan ayrılması ve gene yıllardır kol kola olduğu piyasa yayıncılarıyla yoluna devam etmesini öneriyorum. Ayrıca bir diğer örnek olan Süreyyya Evren’i aramıza davet eden, şu an adını anımsayamadığım arkadaşa, önerisini bu çerçevede tekrar düşünmesini önerip Süreyyya Evren ve benzerlerine asla bu kolektife katılmaya kalkmamalarını olanca zerafetimle öneriyorum. Daha ötesi, şu an kolektif üyeleri arasında, daha önce para vererek bir yayınevinden kitap çıkartmış ya da yazarından/şairinden para alan bir yayınevinden ücretsiz olarak kitap çıkartmış birileri varsa, kendileriyle çelişmemeleri açısından ve kolektifimizin temel tavrına sekte vuran, yakışmayan durumlarından ötürü, kolektifi terk etmelerini öneriyorum.
Bundan sonra, kolektiften bana gelecek/gelmesi gereken tüm iletilerin aktif olarak kullandığım [email protected] adresime yollanmasını rica ederim.
Selamlar, incelikler
Serkan Engin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.