GÜNEŞ GÖZLÜKLÜ KIZA MEKTUPLAR (2)
Mustafa Kılavuz 12 Ocak, 15:28
Oysa size mesaj attığım o mavi akşamdan hemen sonraki ulvi günde, tesadüfün o füsun gücüyle ırak ama yeterince berrak bir mesafe aralığıyla gözlerimizin görüş alanına girmiştik.
yüreğimi şişiren duygularımı şimdi size nasıl anlatacağımı düşünüyorum.
Bazen yüreğim ne ile doluysa dudakalrımdan da o dökülüyor ansızın...
içimdeki söz seli akıp bir yerlere gitmezse boğulacak gibi oluyorum...
biliyorsunuz ki bütün geçişler bir anlık...
Ama şuan yazıyorken,
parmaklarımın sayfalara dökülen sözlerimle olan ahenkli ritmini durduramayacam...
Size doğru çekildiğim için beni suçlamayın n’olur...
Eminim ki sizde başkalarına doğru çekiliyor ya da çekilmişsinizdir...
Biliyorsunuz ki bu, hayatın insanı birilerine ya da bir yerlere doğru çekme veya itme gücüyle alakalı bir şeydir...
Yani hem irademizin dışında olan bir şeydir hem de irademize yüklenen bir şeydir...
Yazışmanın prensibinize aykırı bir şey olduğunu söylemişsiniz ya
bense yazınsız bir hayatı düşünebiyorum bile, ne yazık!..
İstemesemde prensip olarak burda yollarımız ayrılıyor artık..
ve sanırım ressamsınız-nedense hep yollarımız ayrılıyor- kavşaklarda çarpışmak dileği ile-burda da yetenek olarak birbirimizden ayrılıyoruz;çünkü siz fırça vuruşlarıyla ve kaleminizin ucuyla sayfalara bir şeyleri resmediyorsunuz,bense bir şeyleri sözcüklerimle resmetmeyi yeğliyorum.
Bu arada bir gün sayfalarını çevirdiğiniz bir kitapta şuan okuduğunuz bu yazımı okursanız sakın şaşırmayın...
(Gerçi şaşırmak iyidir;insanı kendine getirir..)
Yazımı sonlandırırken size neden bunları yazdığımı açıklamamak yerine açıklamayı tercih ediyorum: Ben, kendilerini bakışlarının arkasına saklayan insanların yüreğine su gibi serpilmek ve yaşam sayfalarına su gibi sızmak ardından da herhangi bir kitabın içindeki o sonsuz hayatta öldükten sonra bile yaşamayı arzu ediyorum.
Artı okurken yarı kapalı gözlerinizin önüne, kendiliğinden çizilecek olan bir an’ımın tablosu olan bir şiirimi yollayacam size. Kim bilir belki sizde bu anı kaleminizin ucuyla da olsa, fırçanızın sizi katıksız bir hazza boğan o efsun dokunuşlarıyla da olsa ölümsüzleştirirsiniz...
Yazı yazmak kadar insancıl ve tanrısal bir şeyin size ters gelebilme itimalini düşünemediğim için çok üzgünüm. Bu yüzdende yeni bir sayfaya yapışacak olan sözlerinizi görmediğim müddetçe gözünüzün değdiği hiç bir sayfaya tek bir sözümün düşmeyeceğine dair size söz veriyorum. Evet prensibinize, işgal altındaki kulaklarınıza sözlerimin saldırabilme itimali için kaldırdığı kalkanını artık indirebileceği müjdesini vermenizi belirterek size en içten saygılarımı sunuyor ve her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.
Kim bilir belki de birgün yolda karşılaşmak yerine, şarkıların ve kahkahaların uçuştuğu bir kafede oturarak iki arkadaş gibi karşılıklı konuşuruz.
Prensiblerinizde sizinle tanışmak isteyen biriyle konuşmamak gibi bir şey yoksa tabi...
YORUMLAR
ne güzel ve ne içten yazılmış bir mektup.umarım güneş gözlüklü kız da bu mektubu okuyabşlmiştir.sonsuz selam ve sevgi ile..
alpa niro
yani burnu çok havalı bir kızdı arkadaşımın aşkıydı
onla iletişime girerek arkadaşımla onun arasında bir köprü olmak istemiştim
ama olmadı ben köprü inşa ederken o aramıza kalın uzun bir duvar inşa etti