- 1146 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALARA VE SARI KARANLIK (8.BÖLÜM)
Koşuyordum...
Yağmur yağıyordu,hava çok soğuk olmalıydı ki taş yolun çukurlarında birikmiş suyun üstünün buz tutmuş olduğunu gördüm.Saat şafak vaktine doğru ilerliyordu,sokaklarda hiç kimse yoktu.Nefes alış ve ayak seslerimden başka hiçbir ses duymuyordum.Nereden geldiğimi ve neden koştuğumu bilmiyordum veya unutmuş olmalıydım.Bir an dinlenmek için durduğumda önümdeki evin bahçesindeki duvarın kenarında birini gördüm,sırtı dönüktü,hemen oradan uzaklaştı.Vakit kaybetmeyip onu gördüğüm yere doğru koştum.Önümde evin demir parmaklıkları vardı,duvarda epeyce yüksekti.Elimin uzanması yeterliydi sadece. Zıpladım,tutamadım.Bu sefer birkaç metre uzaklaştım ve hızlıca koşup atladım.Bu sefer tutunabilmiştim.Hızlıca çıkıp parmaklıklardan atladım.Üzerinde çiy birikmiş çimenlerin üzerinden geçip onun arkasından geçtiği duvara doğru ilerledim.Etrafta hiç kimse yoktu.Şafak vakti bitiyordu...
Tam önümde düz,çamurlu bir arsa vardı,sonunda ise ilerisinde ne olduğunu göstermeyecek kadar birbirlerine yakın sıralı ağaçlar vardı.Oraya ilerlemeye devam ettim.
Hava tuz kokuyordu.Muhtemelen denize yakındım.Kafamın içinden gelen ses dümdüz gitmemi söyledi.Ben ise onu dinlemedim çünkü ona güvenmiyordum.Bir an yerde kapağı açılmış bir tünel gördüm,aşağıya doğru inen merdivenler vardı.Ve yine o sesi duydum ’ileriden gidersen ağaçları geçtiğinde deniz olduğunu göreceksin,tünelden gitme çünkü ilerisindeki çıkış kapalı’ dedi.Bu büyük ve bomboş çamurlu arsanın tam ortasındaydım o an.Onu gördüğüm eve tekrar geri dönmeye karar verdim,tam o esnada şimşek çaktı.Öylesine görkemli ve korkutucu ses ti ki bu.Gök gürlemeye devam etti,ben ise olduğum yerde duruyordum.İç organlarımın titrediğini hissediyordum gök gürültüsünün basıyla.
Eve doğru koşmaya başladım,artık yorulmuştum.Yağmur daha şiddetti yağmaya başlıyordu..Evin camını kırıp içeri girdim.Kimse olmadığına emindim.Kafamın içinde yankılanan sesler bir kesilip bir başlıyordu.Bir kadının bağırışını duyuyordum.O her bağırdığında gözümün önüne kalınca ve siyah çizikler geliyordu ve sonra hızlıca siliniyordu.Beni boğmak istercesine hırslıydı bu çizikler,sanki kadın bana duyduğu nefretten olsa gerek,iğrenç ve simsiyah tırnaklarıyla yüzümü çizdiğini hayal ediyor olmalıydı.Onun bu denli isteyerek hayal etmesi simsiyah tırnaklarını bana gösterebilecek kadar güçlüydü!
Anlamadığım dilde bağırarak küfrediyor olmalıydı bana.
Sanki bir yerden kaçmış gibiydim,yıllarca zorla tutulduğum bir yerden..
Pencereye bakıyordum.bir şeyler yakıp ısınmak istedim ama sonra vazgeçtim.
Evin bütün odalarını gezmiştim,terk edilmiş gibiydi.
Yada başka bir kabusa girmiş olmalıydım...
(0.20.NAKRES)