- 1780 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
RİCA EDERİM ÖL ARTIK RUŞEN ABİ
RİCA EDERİM ÖL ARTIK RUŞEN ABİ
“İzmit” ve “Şiir” sözcükleri yan yana geldiğinde, akla ilk Ruşen Hakkı gelir uzun yıllardır, her ne kadar kendisi doğma büyüme İzmitli olmasa da. Gençlik yıllarında, işi gereği İzmit’e tayin olmuş ve o dönem İzmit’te kendisinden başka, ülke çapında bilinen şair olmadığı için İzmit Şiir Erki’nin başına geçmiş ve hâlihazırda bu erkin başındaki şairdir. Nasıl bir şairdir dersek, bence Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın son dönemi kadar kötü, Fazıl Hüsnü kadar iyidir. Varın siz bu iki çelişik gibi duran yargıdan istediğinizi seçin, ister övgü ister yergi sayarak.
Ruşen Hakkı ile tanıştığımızdan bu yana, yani on iki sene içinde, kişisel hiçbir sorunumuz olmamıştır ve bilirim ki hiç yüzüme karşı söylememiş olsa da sever beni, ben de O’nu. Yıllardır görüşmüyor olsak da geçen sene tesadüfen yolda karşılaştığımızda, içtenlikle tokalaşmıştık kısaca hal hatır sorarak birbirimize. Yüzüme sımsıcak, içten bir sevgiyle ve saygıyla bakarak tebessüm etmişti. Şiire daha yeni yeni kulaç atmaya başladığım yılların başında, kendisine götürdüğüm acemi, kötü şiirlerimi okumaya katlanmış ve hiç üşenmeden her biri için kısa notlar düşerek, bu notları sanırım hâlâ kullanmakta ısrar ettiği emektar daktilosunda, toplu halde yazıp bana vermişti. Şimdi ben de O’ndan edindiğim şiir terbiyesi ile bana acemi, kötü şiirlerini getirip yorum isteyen gençlerin yolladıklarını, aynı sabır ve özenle okuyup, kalplerini ve heveslerini kırmadan, bilgimi paylaşmaya çalışıyorum.
Bugüne kadar Ruşen Hakkı’nın hiç kimseyi kırdığına da şahit olmadım zaten. Hep babacan, içtiğinde neşeli ve tatlı küfürbaz, rakıyı güzel içmesiyle ünlü…
Ruşen Hakkı, iyi kötü, Türkçe Şiir’de kendine bir yer edinmiştir hiç şüphesiz, yarım asrı çoktan aşan şiir maratonuyla. Şiire verdiği elli küsur yıllık emeğin ve yeteneğinin sonucu olarak da İzmit Şiir Erki’nin tartışmasız lideri konumundadır. Ne var ki bir de Ruşen Hakkı’ya yamanan ve O’nun ününden nemalanarak, aslında amatör küme şiir oyuncusu olmalarına rağmen, büyük şair edalarıyla gezinen birkaç kişi vardır. Bunlar, Ruşen Hakkı’nın dostluğunu sömürerek, üfürükten şair sıfatı kazanmış, kendi ceplerinden para vererek yayımladıkları uyduruk şiir kitaplarıyla da yalancı pehlivan gibi dolanmaktadırlar ortada, uzun yıllardır. Hâlbuki hiçbiri ne şiir yıllıklarına girebilmiştir henüz, şiirleri ya da poetik yazılarıyla ne de kendilerinin bizzat yayın kurulunda bulunduğu ya da başında arkadaşlarının bulunduğu bir iki dergi dışında doğru dürüst şiirleri yayımlanabilmiştir edebiyat dergilerinde. Bu amatör küme şiir oyuncularından bir tanesi, bu sayede, yerel gazetelerde köşe kapmaktan tutun da yerel tv’lerde program yapmaya kadar epey nemalanmaktadır, üfürükten şair sıfatına sığınarak. İki tanesi ise İhsan Topçu’dan sonra hiç de layık olmadıkları şekilde, Kocaeli Şiir Etkinlikleri Birimi’nin başına geçmişlerdir. Üniversitedeki bu iki amatör küme şiir oyuncusundan birinin üfürükten şiir kitaplarını, İzmit’teki tek kitapevinin önündeki sepette, ucuzluk reyonunda görmüştüm “tanesi 50 kuruş” yazılı bir etiketle. Bunun üzerine içeri girip bu kitapları kilo hesabıyla ile alıp alamayacağımı sormuştum ben de.
Yıllar önce bir etkinlikte şöyle demişti Ruşen Hakkı: “Gençken, içimizden ‘yeter artık yazmayın ya’ derdik ustalar için, ama öyle olmuyormuş, bu yaşa gelince de şiir yazmak bırakılamıyormuş.” Doğrudur evet, şair adam son gününe kadar yazmadan duramaz. Ancak ölerek şiirden kopabilir bir şair. Ben de yaşlandığımda, o zamanın genç şairleri benim için, içlerinden ya da aleni “Yeter be Serkan Engin, öl artık” diyecekler, kendilerince haklı olarak. Hatta şairler arasında en kolay bana diyecekler şu yazımı da dayanak gösterip. O zaman ben de tıpkı Ruşen Hakkı’nın bu yazıyı okurkenki hali gibi, tatlı, babacan bir tebessümle karşılayacağım o genç şairleri.
Ruşen Hakkı, etrafına çöreklenen ve kendi ününden nemalanarak üfürükten şair sıfatı elde eden ve bu sıfata sığınarak, kendisi ile birlikte “mevlüthanlar” gibi şiir dinletilerinde toplaşan, akabinde bunun hatrına rakılı mezeli ziyafetlere konan, kitap fuarlarında küçük şiir dağlarının tanrısı gibi boy gösteren, gazetelerde köşe kapan, bu köşe kapmacı şahısları, bu saatten sonra hayatının dışında tutmaya niyetli olmadığına göre ve Ruşen Hakkı’nın şiir ortamlarından, sosyal hayattan tamamen elini eteğini çekip inzivaya çekilmek gibi bir planı olmadığı da göz önüne alınırsa, tek bir yol kalıyor geriye, Ruşen Hakkı’dan nemalanan sahte şiir peygamberlerinin ucuz erkinin yıkılması için, o da ölmesi Ruşen Hakkı Abimizin.
Bu yüzden senden Şiir aşkına rica ediyorum, öl artık Ruşen Abi.
SERKAN ENGİN
KASIM 2010
YORUMLAR
Rumuzunuza bakınca şöyle bir takılıp kalıyor insan, ve bir yerlerde imge, bir yerlerde şiir, bir yerlerde sosyalist bir duruş bekliyor ister istemez...
Ama bir bakıyorum ki yine iç dökmüşsünüz, ne şiir var ne imge.Şair var bol bol...Öyle kişisel ki yazdıklarınız mecburen okuyucunun değerlendirmesi de kişiselleşip sizin üzerinize odaklanıyor.Yazının edebi yönünden çok psikolojisini çözümlemeye çalışırken buluyorsunuz kendinizi, istemeden...
Hemen her yazınızda birilerini asıyorsunuz, o şair değil şaircik bu yıllığa giremedi yok onun şiiri yayınlanmadı yok benim kaç yüzbinmilyon şiirim yayınlandı yok bilmem ne...
şairin işi mi bunlar?
sonra kitaplardan bahsetmişsiniz. Yok elli kuruşa satılmış yok bedava dağıtılmış.Şairin şairliğinin ölçütü müdür bu ?
ki böyle bir ülkede böyle bir sistemde...Bakınız pek değerli eserler Elif Şafak- aşk- gibi, ofurtmalar sonucu milyonlar satıyor.
ne diyeceksiniz bu işe???
ya da Canan Tan şiirleri... ekmek peynir gibi kapışılıyor ,ne ???
Ha rumuzunuz imgeci sosyalist şiir olmasa bunca alakadar olmazdım ama bakış açınız, duruşunuz ne şiir ne imge ne sosyalist...
bu yüzden vazife edinip düşündüklerimi söyleme hakkı verdim kendime...
Yukarıda da söylediğim gibi, yazdıklarınızın psikolojisini çözümlemeye çalışıyoruz istemeden.İçinde kocaman -BEN-ler olan yazılarınızın.Öyle bir ben var ki, bu alanda artık tek otorite sizsiniz.İlmini yaptınız, eleğinizi astınız duvara.Şimdi şiirden anlamayan, ama sizin birikimlerinize muhtaç olan genç nesile hayır işleme modundasınız...
vay...
Yani demem o ki, ( ki sizin gibi bir otoriteye öneride bulunmak abes olacak lakin, bende de kocaman ben-ler var işte)
biraz kurtulun derim kendinizden,bakın kendinizden kurtulduğunuzda eminim üstünüzde taşıdığınız sizi öfkelendiren, hırslandıran, şiirden sanattan uzaklaştıran faktörlerden de kurtulacaksınız.
Siz şiiri konuşmuyorsunuz,şairi de konuşmuyorsunuz siz sanatın içinde değil, dışına çıkıp dedikodusunu yapıyorsunuz...
yolunuz açık olsun, sizi şiirlerde görebilmek umuduyla...